on altı

1.9K 230 39
                                    




Kafamı birazcık yana çevirince gözlerim bana gülerek bakan Felix'e kaydı. Onun burada ve San'la ne işi olduğunu çözmeye çalışırken Changbin hyung koşarak bize doğru geliyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken Beomgyu birden San'la benim arama geçmişti. 

Kavga ettiğimizi bildiği için olmalıydı bu hareketi. Hayır kavga değildi, dayak yemiştim. Neyse şuan yediğim dayakları düşünmek için uygun bir zaman değildi.

"Hangi sebepten buraya geldin Choi San?"

Adını söylerken oldukça bastırarak söylemişti.

"Bir şey kaçırdım mı?" diye sorarken çoktan Changbin hyung yanımıza ulaşmıştı.

Hala neden burada olduğunu çözmeye çalıştığım Felix kolunu Changbin'in omzuna atmış "Hayır." diyerek onu yanıtlamıştı.

Ben mal gibi karşımda ki üçlüyü izlerken San konuşmaya karar vermiş ama o kadar hızlı konuştuğu için arada sadece bir kaç kere özür dilediğini anlamıştım. Felix Beomgyu'yu biraz itip yanıma oturduğunda "Özlemedin mi beni?" diyerek kollarını bana sarmıştı.

"Özledim ama tahmin edeceğin üzere kafam oldukça karışık." dedim.

Bu üçünün nasıl bir araya geldiğini düşünürken tek ortak noktanın Wooyoung olduğunu fark ettim.

"Wooyoung söylemedi demek sana, iki hafta önce geldim, buradayım şimdilik."

Bakışlarımı Changbin hyunga çevirdiğimde omuz silkip "Sonra anlatırım şuan konumuz ben yada biz değiliz." deyip Felix'e bakmıştı.

Şüpheli gözlerle onları süzerken  gözlerim San dışında kimseyi tanımayan Beomgyu'ya takılmıştı. Daha sonrasında Beomgyu San'la benim aramdan çekilmiş hemen yanıma oturmuştu. Bir yanımda Felix diğer yanımda Beom oturuyordu.

Karşımızda ise Changbin hyung ve San. San da benden büyük olmasına rağmen hyung demek içimden gelmiyordu. Belki dövdüğü içindir. Neyse bunu düşünmeyecektim.

İki saatte yakın oturmuştuk ve bunun ilk bir saati San'ın özür dilemesiyle geçmişti. İlk başta çok uzatmamak için özrünü kabul etmiş olsam da sonradan gerçekten gözlerinde ki pişmanlığı görebilmiştim.

Çardakta oturup sohbet ederken Felix bu üçlünün nasıl bir araya geldiğini anlatmış ve merakımı dindirmişti.

Felix ve Wooyoung çocukluk arkadaşlarıydı ama uzun zaman önce Felix ailesinin işinden dolayı Avustralya'ya taşınmıştı ama arkadaşlıkları hiçbir zaman son bulmamıştı, sürekli iletişim halindeydiler. Her yaz buraya gelip yaz tatilinin büyük bir kısmını burada geçirirdi. Biz de o zamanlarda arkadaş olmuştuk.

Changbin hyung ise Wooyoung'la lisenin başında tanışıp arkadaş olmuşlardı ama Felix'le karşılaşmaları neredeyse imkansızdı çünkü bildiğim kadarıyla Changbin hyung ve ailesi yaz başından sonuna kadar tatilde oluyordu.

Felix'le Changbin hyung ise Wooyoung'ın artık onları tanıştırmak istemesi üzerine kurduğu grupta tanışmışlardı. Sonra ise bu tanışıklık arkadaşlığın ötesine geçmişti ve Wooyoung'ın da biraz yardımlarıyla birbirlerine açılıp uzaktan yürütmek üzerine bir ilişkiye başlamışlar ve Felix'lerin tekrar buraya taşınmaları üzerine ilişkileri sanal ve mesafe ilişkisi olmaktan çıkmıştı.

Ve yine az önce öğrendiğim bilgilere göre Changbin hyung ve San komşulardı ve onların da eskiye dayanan bir arkadaşlığı vardı. Tahmin ettiğim kadarıyla da Wooyoung'ı da öyle tanımış ve sevmeye başlamıştı.

Beni dövdüğünü ve sonradan pişman olduğu gibi şeyleri  Changbin hyunga  anlatınca da Changbin hyung Felix'i ve San'ı alıp buraya getirmişti.

Herkes sohbete dalmışken telefonumu elime alıp Hyunjin'e mesaj atmaya karar vermiştim. Saat oldukça geç olmasına rağmen odasının ışığı yanmıyordu ve bu saate kadar çoktan gelmiş olması gerekiyordu.

Jeongin

hyunjin

nerdesin?

Hyunjin

eve geliyorum

bir şey mi oldu

Jeongin

giderken pek iyi değildin merak ettim

Hyunjin

iyiyim merak etme

Jeongin

istersen bize gelebilirsin biliyorsun dimi?

Hyunjin

ister misin?

Jeongin

evet

Hyunjin

anneme haber verip gelirim

Jeongin

olur görüşürüz

Telefonu cebime koyduktan sonra Beomgyu'un 'ben sanırım her şeyi anladım' demesi gelmişti. Hyunjin bize gelmeden konuşmamız çok iyi olurdu ama şuan bu ortamda konuşabileceğimizi hiç sanmıyordum.

Changbin hyungun telefonunun çalmasıyla acil işi olduğunu söyleyip gitmişti. Beomgyu da gitmesi gerektiğini söyleyip durmuştu ama ben onu sürekli oyalayarak engellemiştim. En sonunda Felix ve San'da gitmeye karar verince onlarla birlikte sitenin çıkışına doğru ilerlemiştik.

Felix yanaklarımı sıkıp sarılırken Hyunjin'i görüp el sallamaya çalışmıştım ama San'ın fotoğrafımızı çektiğini görünce "San yapma şunu." deyip ellerimle yüzümü kapatmıştım. Ellerimi yüzümden çektiğimde Hyunjin tam karşımda dikiliyordu.

Felix onu tanımadığı için kim olduğunu anlamaya çalışıyordu ve benim yanımda durup elimi tutmaya çalışıyordu. Çünkü Hyunjin yanımıza geldiğinden beri çatılmış kaşlarıyla hepimizi süzmüştü.

En sonunda gözleri tekrar San'la buluştuğunda "Ne işi var burada senin şerefsiz?" diyerek üstüne yürümüştü ama Felix kendini araya atarak "Kimsin bilmiyorum ama onlar aralarında ki sorunu halletti, karışma." diye sertçe çıkışmıştı.

Bu sefer Hyunjin'in sinirli gözleri beni bulurken "Konuşuruz gece." demiştim. Burada herkesin içinde konuşmak istemiyordum. "Evet evet her şeyi konuşacağız, duş alıp geliyorum size." demiş ve ne zaman yere attığını fark etmediğim çantasını alıp kendi binalarının girişine yönelmişti.

Felix "Kimdi bu?" diye sorduğunda "Hyunjin. Hwang Hyunjin." demiş ve daha fazla soru sormalarına izin vermeden onları göndermiştim.

Bir kaç dakika sakin kalıp derin nefesler aldıktan sonra Beomgyu'ya dönüp "Ne anladın anlat çabuk." demiş elimle de hızlı olması için işaret etmiştim.

Bu sefer çalan telefonuyla sözü yarım kalınca ufak bir küfür mırıldanıp ellerimi saçlarımın arasından geçirmiştim. Tahmini beş dakika süren telefon konuşması bana saatler gibi gelirken telefonu kapattığı an gözlerimi üzerine dikip konuşmasını bekledim.

O sırada bize doğru hızlı adımlarla gelen Hyunjin'i görünce Beomgyu "Hyunjin'in seviyorum dediği o kişi sensin amınakoyim, başka açıklaması yok. Sana aşık bu. Bence artık açılmalısın, hatta bu gece olsa fena olmaz." demiş ve adım seslerinin yaklaşmasıyla susmuştu.

Hyunjin yanımıza geldiğinde yapmacık bir gülümsemeyle Beomgyu'ya bakıp "Sen de gidiyordun sanırım, hiç tutmayalım seni." demiş elini omzuma atıp beni bizim apartmanın girişine sürüklemişti.

Ben ise sadece Beomgyu'nun bana az önce söylediklerini düşünüyordum. Böyle bir şey olabilir miydi?

Gözlerim Hyunjin'i bulduğunda kaşlarının çok fazla çatık olduğunu fark ettim. Sanırım San'la barıştığım içindi bu öfkesi..

Bana böyle öfkeliyken iyi geceler öpücüğü alabilir miydim acaba ya da daha fazlasını mı istemeliydim?

the elysian fields | hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin