otuz iki

947 101 26
                                    

"Hyunjin düşeceksin yavaş ol." diye bağırıyordum ardından ne kadar telaşlandıysa artık asansör olduğunu bile unutup merdivenlerden koşmaya başlamıştı. Tabi bende arkasından koşuyordum. Ayakkabılarımı giyerken taksi çağırmıştım, bir arka sokaktan geleceği için biz inene kadar gelmiş olurdu büyük ihtimalle.

Ne olduğunu bile öğrenememiştim ama Hyunjin'i yalnız bırakmak istemiyordum. Sorduğumda önce Minho sonra aman Jisung yolda anlatırım işte demişti.  İkisiyle de çok samimi olmasam da kötü bir şey olmamasını diliyordum içimden.

Jisung'la aynı okulda olduğumuz için arada konuşurduk ama yakın arkadaş olduğumuz söylenemezdi. Gerçi beni sevdiğini düşünüyorum, ben de onu seviyordum. Oldukça neşeli biriydi ve girdiği ortamı da neşelendirirdi ama bunlara rağmen Hyunjin olmadan pek konuştuğumuz söylenemezdi.

Minho ile iki üç kere dışında karşılaştığımızı bile hatırlamıyorum. Hyunjin'le de zaten neredeyse sadece dans pratiklerin de görüşüyorlardı çünkü Hyunjin dans ve okul dışında hep benimle oluyordu.

Ayrıca Minho ve Jisung neden bir aradaydı ki? Nasıl tanışmışlardı.

Taksiye bir hastane adı söylediğinde gözlerimi kocaman açıp ona baktım. Kötü bir şey olduğunu anlamıştım ama hastanelik bir durum beklemiyordum. Gözlerimi ona dikip bir şey söylemesini bekledim.

Beni kendine çekip göğüsüne yasladıktan sonra "Ne olduğunu ben de bilmiyorum Jeongin, umarım kötü bir şey değildir." deyip saçımı öpmüştü.

Bu söylediğine karşılık sadece "Umarım." diyebildim. Bir süre sonra hastaneye geldiğimizde Hyunjin koşarak taksiden inip hastanenin girişine doğru koşmaya başlamıştı. Ben de hızlıca ücreti ödeyip arkasından koştum.

Hyunjin Minho'yu arayıp hangi oda olduğunu öğrenmeye çalışıyordu ama öğrenemediği oldukça açıktı. Ben ise 'danışma'  yazısının oraya ilerlemiştim. Minho'nun soyadını bilmediğimden öncelikle Jisung'u sormuştum. Duymayı en son istediğim şeyi duymuştum. Ameliyathane de olduğunu öğrenmiştim.

Hyunjin'in kolundan tutup asansörlere götürürken Jisung'un ameliyatta olduğunu ve trafik kazası sonucu geldiğini söylediğimde şok geçirmiş bir ifadeyle bana bakıyordu. Destek alırcasına elini omzuma koymuştu.

Az öncekinin aksine oldukça yavaş adımlarla 18 numaralı ameliyathanenin olduğu yöne doğru ilerliyorduk. Sol koridora döndüğümüzde yere çökmüş ağlayan kişinin Minho olduğunu anlamak çok zor olmadı.

Bir anda Hyunjin kolumdan çıkıp Minho'nun yanına koşup karşısına dizlerinin üzerine oturdu. Hızlı adımlarla yanına gittiğimde Hyunjin "İyi olduğunu söyle Minho." diyordu ama sesi çok kısık çıkıyordu. Minho ise ağlamaktan konuşamıyordu bile.

Ben de yanlarına dizlerimin üzerine oturdum. Minho sakinleşmeden konuşamayacaktı belliydi. Hyunjin'e yardım etmesini işaret ettikten sonra birlikte Minho'yu ayağa kaldırdık. Minho'nun kolunu tutup omzuma attıktan sonra Hyunjin'e "Sen burada kal, doktor çıkabilir. Biz lavaboya gidip gelelim." dedim ve kafasını salladığını görüp önüme döndüm.

Lavaboya geldiğimizde Minho elinin tersiyle göz yaşlarını silmeye çalışıyordu ama o sildikçe yenileri yerini alıyordu. Gözleri o kadar kırmızılaşmıştı ki ne kadardır ağladığını düşünmeden edemedim. Biraz zor da olsa yüzünü yıkattım.

Ağlaması durmasına rağmen hıçkırıkları devam ediyordu. Lavabodan çıktığımızda önünden geçtiğimiz otomattan iki tane su aldım. Biraz zor olsa da bir kaç yudum su içirebilmiştim. Daha iyi gözüktüğünü söyleyemem ama kesinlikle daha da sakin görünüyordu.

Fazlasıyla kısık bir sesle teşekkür ettiğini duymuştum. Önemli olmadığını söyleyip sol koridora döndüğümüz de Hyunjin'i doktorla  konuşurken görmüştük. Az önce ayakta zor duran Minho resmen koşarak yanlarına gitmişti.

"..şimdilik bir şey söylemem imkansız maalesef. Kendinizi her ihtimale hazırlamanız gerek."  dediğini duymuştum. Doktor geçip giderken Minho onu kolundan tutup durdurmuştu.

"Onu görebilir miyim?"

Doktor Minho'nun yalvarır gibi söylediği şey karşısında "Şuan yoğum bakıma alacağız ama bir saat sonra en fazla beş dakika olmak üzere görebilirsin. Bunun dışında lütfen zorluk çıkarmayın, hastanın iyiliği için." demiş ve gitmişti.

Hyunjin gelip Minho'nun koluna girdiği sırada ameliyathaneden Jisung'u çıkarmışlar götürüyorlardı. Minho ona dokunmak için elini uzattığında geçen hemşirelerden ya da doktorlardan biri eline vurup geri çekmesini sağlamıştı.

Minho tekrar ağlamaya başladığında az öncekine göre daha sakin olan Hyunjin "Dışarı çıkalım." deyip Minho'yu kolundan tutup tam anlamıyla sürükleyerek asansörlere götürmüştü.

Dışarıya çıktığımızda neredeyse yarım saat Minho'nun sakinleşmesini bekledik. En sonunda biraz olsun sakinleştiğinde zar zor konuşmaya başlamıştı. Hyunjin'le ben pür dikkat onu dinliyorduk.

"Biz..buluştuk..bugün." demiş derin bir nefes almıştı. Yanımızda ki şişelerden birin uzattığımda bir kaç yudum almış daha rahat konuşmaya başlamıştı. "Biz bir süredir konuşuyorduk ve ben ondan hoşlandığımı anlamıştım. Bugün ise tüm cesaretimi toplayıp açıldım. O da benden hoşlanıyormuş. Her şey çok güzeldi. İkimiz de çok mutluyduk.  Oturduğumuz kafeden çıktık. Jisung karşı duraktan otobüse bineceğini söyledi. Motorla bırakmayı teklif ettim ama kabul etmedi. Bende salak gibi ısrar etmedim. Keşke etseydim."

Bir kaç derin nefes almıştı. Sanırım olayın olduğu kısma gelmiştik ve her şey Minho'nun gözünde tekrar canlanıyor olmalıydı.

"Karşıya geçerken ben motorun orada bekliyordum. Otobüse binene kadar da öyle beklemeyi düşünmüştüm.  Ama Jisung karşıya geçerken benim gideceğimi düşünmüş olmalı ki dönüp bana el salladı. Dur diye bağırmaya kalmadan yoldan geçen .."

Göz yaşları tekrar akmaya başlamıştı.

"... araba çarptı."

Tekrar ağlamaya başlamıştı. Bu sefer Hyunjin de ağlıyordu. Ben ise ikisine de bakıp en azından ben sakin kalmalıyım diye düşünüp kendimi tutuyordum. Bir süre daha geçtikten sonra Minho birden ayaklanmıştı.

"Bir saat olmuştur artık, Jisung'u görmek istiyorum."

Arkasından yürümeye başladık biz de. Bir süre sonra yoğun bakımların olduğu kata gelmiştik. Bir hemşire Minho'yu hazırlamak için içeri almıştı. Biz ise dışarıda bekliyorduk. Hyunjin oturup beni de kolumdan tutarak yanına oturmamamı sağlamıştı.

Kafamı göğüsüne koymuş öylece Minho'nun içeriden çıkmasını ve bize güzel şeyler söylemesini bekliyorduk. Bir kaç dakika geçmeden iki tane doktor koşarak önümüzden geçip Jisung'un olduğu yoğun bakıma girmişti.

Kötü bir şey olmaması için dua ederken ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk. Hyunjin kapıya yaklaşmış sanki duyabilecekmiş gibi dinlemeye çalışırken bende hemşirelere soruyordum fakat bir şey bilmediklerini söylüyorlardı.

Elimi Hyunjin'in omzuna attığımda ikimizde adımızı duymamızla kafamızı koridorun başına çevirmiştik.

"Jeongin."

"Hyunjin."

the elysian fields | hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin