otuz dört

768 98 56
                                    

"Lütfen artık mızmızlanma." diye yakındığımda Hyunjin sanki onu boğmaya çalışıyormuşum gibi davranıyordu. En sonunda bu kadar suda kalmasının yeterli olduğunu düşünüp  havluya sarıp çıkardım duştan.

"Jeongin donuyorum." derken banyodan çıkmıştık. Odaya girer girmez onu sardığım havluya daha sıkı sarılıp yatağın üzerine oturdu. Bende dolaptan kıyafetler çıkarıp Hyunjin'e giymesi için verdim. Kurutma makinesini alıp geldiğimde Hyunjin çoktan giyinmişti.

"Otur şuraya, saçını kurutayım."

Hasta olduğu için sesi bile çıkmıyordu. Yatakta önüme oturmuş sakince saçlarımı kurutmamı bekliyordu. Kurutma işlemi bitince saçlarını toplayıp tuhaf denilebilecek bir topuz yapmıştım.

"Sen uzan biraz, ben kahvaltı hazırlamıştım buraya getireyim."

Kurutma makinesini almış odadan çıkarken "Jeongin seninle masada kahvaltı yapabilirim, hem duş biraz iyi geldi." derken ses tonunun bile değiştiğini fark ettim ama yine de kafa sallayıp odadan çıktım.

Birlikte masaya geçip kahvaltımızı yaptık. Hyunjin hazırladığım kahvaltıya hem çok şaşırmış hem de beğenmişti.

Evde ateş düşürücü bir ilaç bulamayınca kahvaltıdan sonra eczaneden almaya gitmiştim. Aldığım iki kutu hapla eve geldiğim de Hyunjin salonda ki koltukta uzanıp beyzbol maçı izliyordu.

"Gerek yoktu Jeongin, bak iyiyim." derken gözlerini televizyondan ayırmamıştı bile. Haplar ve bir bardak suyla yanına oturduğum da gözlerini sonunda televizyondan çekebilmiş ve bana odaklamıştı.

"Bunları içersen daha da iyi olacaksın." dediğimde uzatmadan içmişti hapları.

Bardağı alıp kalktığımda bileğimden tutup "Nereye?" diye sordu.

"İşim var." deyip mutfağa geçmiştim. Ben giderken arkamdan dudaklarını büzdüğünü görmüştüm. Ben hasta olduğumda bana yaptığı çaylardan birini yapacaktım. Suyu ısıttıktan sonra internette yazıldığı gibi yapmıştım. Kendime de ice latte yapıp salona geçmiştim.

"Senin yaptıkların kadar güzel değildir eminim ama içmen gerek." dediğimde sırıtarak elimden çay fincanını almıştı.

"Teşekkür ederim ama o kadar kötü değilim, duş ve kahvaltı bile kendimi biraz toparlamama yardımcı oldu."

"Kolunu çek."

"Ne?"

"Hyunjin kolunu çeker misin?"

En sonunda kolunu çekmişti ve ben bu sıcağa rağmen ona sokulmuştum. Hyunjin hasta olduğu için klimayı da açmamıştık ve aşırı sıcaktı. Televizyonda hala beyzbol maçı açıktı. Biraz izledikten sonra Hyunjin "İstersen film izleyebiliriz ya da animey-" derken zil çalmıştı.

"Bir şey mi sipariş ettin ya da birini mi çağırdın?"

"Dersim vardı bugün Seungmin hyung gelmiştir."

"Hoca, öğretmen falan değil hyung yani o kadar samimi mi oldunuz?"

Koltuktan kalkarken Hyunjin'e gözlerimi devirip "Yapma ama Hyunjin konuştuk bunu." deyip kapıyı açtım.

Seungmin ayakkabılarını çıkarıp terlik giyerken Hyunjin ise salondan "Kim gelmiş sevgilim?" diye bağırıyordu.

Anan gelmiş Hyunjin anan.

"Seungmin hyung geldi sevgilim." dedim gülmemeye çalışarak. Seungmin'le birlikte salona geçtiğimizde Hyunjin oturduğu koltuktan kalkıp Seungmin'e "Jeongin'in sevgilisi Hyunjin, hoşgeldin." deyip gülümsedi.

the elysian fields | hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin