Derinlerde Sinmiş Semirmiş Bi' Sansar

1.2K 57 113
                                    

•Nakahara Chuuya/Edogowa Ranpo

  "Beni fena halde becermek istiyorsun, bu aptal görünmene sebep oluyor."

   Chuuya'nın gözleri kulağına, Silahlı Dedektif Ajansının güzide dedektifi tarafından fısıldanan cümlelerle bedenine santim santim işleyen bir şok dalgası eşliğinde ardına kadar açıldı.

   Kitaptan çıktığı gibi ilk işi Ranpo'nun ağzını yüzünü dağıtmak olmuş, genci harbi sağlam benzetmişti.

   Şimdi ise yine aynı dedektif yüzü gözü kan içinde, duvara göçmüş halde karşısında sırıtıyordu.

  "Haa?!" ise ağzından çıkan tek şey olabilmişti Chuuya'nın o an. Sesindeki şaşkınlık, kızgınlıktan ağır basıyordu.

Dedektif gözlerini yakmaya başlayan kendi kanını koluna sıyırıp tam anlamıyla pestili çıkmış halde göçtüğü duvardan zar zor doğruldu. Patlamış dudaklarında geniş bir sırıtış asılıydı.

   Hemen Chuuya'nın dibindeydi, başını eğmeden sadece gözleriyle aşağı, Chuuya'nın gözlerine bakıyordu.

  Yeşil gözleri vampir misali açlıkla parlayınca Chuuya bütün kanının damarlarında bir kez daha kaynadığını hissetti.

  Öfkeden değildi bu sefer, hayır.

  On dakika öncesiyle kıyaslanırsa şu an hissettiği öfke ilkinin onda birine denkti.

   Fakat kalan dokuzluk dilimi dolduran hissin ne olduğundan da hiç emin değildi, bu nedenle bir adım geriledi.

   "Siktir git."

   Ranpo keyifle yerinde kıpırdandı ve az önce yere, göçtüğü duvardan dökülen enkazın arasına, düşmüş şapkasını aldı. "Ben de onu diyorum ya işte."

  "Benimle kafa bulma dedektif." Chuuya gözlerini kıstı, eldivenlerine bile güvenemiyordu şu an ama sanki ayaklarının üstüne tonlarca beton dökülmüş gibiydi. Kıpırdayamıyor, çekip gidemiyordu.

   Ranpo uzun, sinsi bir kıkırtı kaçırdı dudaklarından. "Dazai seninle fazla uğraşmış belli ki. Ne alay, ne gerçek anlayamıyorsun."

  Ben delirmeyeyim de kim delirsin, diye geçirdi Chuuya içinden sinirle. Sanki herkes toplaşmış onun sinirlerini zorluyordu. Dazai'nin adını duymak bile Ranpo'yu bir tur daha dövmesine yeterdi.

   "Siz gerçekten iyi değilsiniz." Chuuya sonunda bacaklarının kontrolünü geri aldı ve  değmez diye düşünerek arkasına döndü.

   Dönemedi.

  Bileğini sıkıca kavrayan sıcak parmaklarla durdu. Bileğinin kırılacağını düşündü bir an, gerçekten düşündü.

   "Bekle," Ranpo'nun gözleri ardına kadar açılmıştı bu sefer. Zehirle dolup taşıyordu zümrüt yeşili hareleri. Chuuya havadaki ağır değişimi fark etmişti. "Ciddiydim."

   Kızıl saçlı genç bu sefer hiçbir alay belirtisi duymuyordu dedektifin derinleşip kısılmış sesinde. Hatta belki biraz tereddüt ve çekingenlik kırıntısı vardı.

  Chuuya'dan utandığından değil, kendi arzularından utandığından.

    "Sen-" kendi sözünü kesti Chuuya. Ne diyeceğine dair hiçbir fikri yoktu. Hala kendisiyle taşak geçtiğini düşünüyordu. "Ne sikim saçmalıyorsun?"

   Ranpo derin bir iç çekti ve sonunda eli altında hafiften hafiften gardını indirdiğini hissettiği kızılı az önce kendisinin göçtüğü duvara yasladı.

BSD One Shots Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin