Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Soğuktu, apartmanımızın tam önünde, siyah saçları ve üzerindeki siyah hoodiesiyle sokağın köşesinden dönüp bana doğru gelen Chanhee'ye baktım.
Üzerimde siyah, ince ve kısa kollu olan tişörtüm, altında da beyaz üzerinde siyah puantiyeli pijamam vardı. Aşağı in diyince heyecandan üzerime bir şey almayı unutmuştum, salak gibi.
Karşıma gelip durmak yerine, kolumdan tuttu ve apartmandan uzaklaştı. "Nereye gidiyoruz?" dememle bana baktı, "En yakındaki parka," diyerek karşıdaki bankı gösterdi.
Oturduğumuzda ikimizde sessizdik, üzerindeki hoodinin eteklerinden tutup hızlıca çıkarmasıyla nereye bakacağımı şaşırdım, ama içindeki açık mavi tişörtü görmemle rahatladım.
"Ne diye üstüne bir şey almadan çıktın ki?" diyerek hoodiesini kollarımdan geçirdi ve saçlarımı düzeltti.
"Sıcacık." dedim gülümseyerek.
Arkasına yaslanırken hala bana bakmaya devam ediyordu. Saçımın ucuna parmakları ile hafifçe dokundu.
"Benim oldu?" dedim üzerimdeki hoodieyi işaret ederek, başını salladı.
"Sumi," dedi ve elini yavaşça elimin üzerine koydu. "Benimle çıkar mısın?"
Kollarımı boynuna sardım, onun da üşüdüğünü biliyordum. "Evet," dediğimde sarılışıma karşılık vermişti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
