Sıcak bir yaz gecesiydi. Salonda koltuğun üzerine uzanmış izlemek için bir kanal arıyordum. Saat gece yarısını biraz geçmiş, televizyon da da hiçbir şey yok. Uyusam iyi olacak. Evdeki tüm pencere ve ışıkları kapattım. Ve yatağıma, ince battaniyemin altına girdim. Bir süre sonra yatağımın kenarındaki masanın çekmecesinden bir ses geldi. Aldırmadım. Ama artık ses artmaya başladı. Sanki çekmece açılıp kapanıyordu. Gözlerimi açtım ama uyku sersemliğinden hiçbir şey göremiyordum. Hâlâ sesler geliyordu. Hemen yanı başımdaki gece lambasını açtım. Çekmece yarı açık halde duruyordu. Umursamadım, çekmeceyi kapatıp tekrar yatmaya devam ettim. Fakat kısa bir süre sonra aynı sesler tekrarlamaya başladı. Hiç oyalanmadan gece lambasını açtım. Çekmece tamamen açıktı. Korkmaya başladım. Yatağımdan kalkmaya korkuyordum. Siyah yastığımın altındaki telefonumu alıp saate bakacakken telefon ekranımda sadece küçük bir oyuncak bebek resmi gördüm. Bebeğin üstünde beyaz bir gelinlik vardı. Ama gelinlik kanlara ve çamura bulanmıştı. Telefonu elimden atıp çığlık atmaya başladım. Ben ekran resmimi asla böyle bir şey yapmamıştım. Birinin bana oyun oynadığını düşündüm hatta bundan emindim. Ama kimdi o? Yoksa, yoksa ev arkadaşım Lucy miydi ? Belki tatilinden erken dönmüştür. Bu ihtimal beni biraz rahatlatsa da yine de ölesiye korkuyordum. Bir anlık cesaretimi topladım o an. Yatağımdan kalkacaktım ve bana bu oyunu yapanı bulacaktım. Ne kadar korksam da yine de yatağımdan kalktım. Sağ ayağımı yere değdirdim ilk, yeri denetledim parmak uçlarımla tehlikeli bir şey olmadığını anlayınca ayağa kalktım ama ayağıma sivrice bir şey battı ardından da ince sesli bir kahkaha! Ayağımı hemen çekip yere tedirginlikle baktım. Ayağıma 5 yaşında aldığım küçük bir oyuncağım batmıştı. Kocaman bir oh çektim ama yine de korkuyordum. Ev arkadaşımın adını seslendim "Lucy, bana şaka yapmayı bırak! " cevap gelmedi. Tekrardan seslendim "Hadi ama Lucy bu kadar yeter, yeterince korktum sanırım! " ama yine cevap gelmedi. Sinirlenmiştim hiç böyle yapmazdı Lucy. Bir şaka yapmaya çalışsa güler ve şakanın sonu gelmeden her şeyi ortaya çıkarırdı. "Ah! Yeter ama Lucy! Çok abarttın! Neredeysen çık ortaya! ". Endişelenmiştim. Eğer bu Lucy değilse kimdi? "Lucy?". Birden elbise dolabımdan bir ses geldi. Acaba Lucy içinde miydi? Tedirginlikle açtım kapağını. İçi darmadağınıktı. Tekrar bağırdım "Lucy? Sen misin bu? Bak cidden korkmaya başladım ama! Lucy? " sesim artık daha az ve ürkekti "Lucy, Lucy, Lucy!? Neredesin?". Evden başka ses gelmiyordu sadece ben bağırıyordum. Çalışma masamın altındaki beyzbol sopasını alıp salona doğru gittim. Salonun kapısı kapalıydı ve içeriden " Salı günü havalar daha da ısınacak, şemsiye kullanmanızı tavsiye ederim. " sesi geldi. Bu ses televizyondan geliyordu, hava durumu açıktı sanırım. Ama, ama ben televizyonu kapatmıştım! Bunları yapan Lucy değildi. Lucy bu kadar uzun zaman bunları yapamaz. Evimde anlayamadığım ve anlayamayacağım şeyler oluyordu. Evimde bir şeyler vardı ya da biri bilemiyorum ama şunu biliyorum ki korkuma daha fazla karşı koyamıyorum!..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kobay
Mystery / ThrillerBiraz korku, biraz aşk, belki dram, hastahaneler, bilinmeyen bir yer ve deneyler... Bunları gören, yaşayan, sabırlı ve zeki bir kız... Ezgi'nin yaşadıklarına hazır mısınız?