Bu duygu ve acı dolu anı telefon zıngırtısı bozdu!..
Bulut sakince yerinden ayrıldı ve telefonu eline aldı. Ekrandaki yazıyı görmesiyle telefonu yere fırlatması bir oldu. Evet arayan anlaşıldığı üzere "patron" du. Bulut bu adamdan nefret ediyordu. Neden açmadığını sormak istemedim o an. Çok sinirli ve çaresiz gibi gözüküyordu. "Seni kurtaracağım. " dedi yüzüme bakmadan, kesik bir sesle... İnanıyor muydu başarabileceğine? Sanmıyorum. Kendini çok suçlu hissediyordu, biliyorum. Beni o seçmişti salak saçma bir deney için. Ama olayların gidişatını bilemezdi ya... "Hazırım! " dedim emin bir sesle, ne olacağını bilir gibi. Evet, sürtük patron arayarak beni çağırıyordu. Deney başlayacaktı. Hazırdım, olsun bitsin. Yaşama şansım kalmasada bu deneyle,umudum bitmiş değildi. Son bir umutla atılacaktım bu lanete!.. Sevdiklerimi görmek istiyordum artık. Annemi, Lucy'i... Sımsıkı sarmak istiyordum onları kollarımla. Minik kardeşim Rüya ve kahraman babamın topraklarını koklamak, yanlarına uzanıp ağlamak istiyordum artık. Gerçek dünyama gitmek ve her şeyi geride bırakmak istiyordum. "Haydi götür beni! " dedim bir anda. Bulut bana kederli kederli baktıktan sonra "Peki... " diyebildi sadece. Telefonunu yerden üzgün ve fazlasıyla sinirli bir şekilde aldı. Karşı tarafı duyamasamda Bulut şöyle diyordu:
- "Nerede?"
- "..."
- "Şimdi mi!?! "
- "..."
- " Lanet olsun! !@/'+@'"Ve kapattı. Belimi sardı, kocaman ve sımsıkı sarıldı. "Kurtaracağım söz veriyorum. "
Bir şey diyemedim. Sadece ümit edebilirdim. Ne zaman iyi düşünmeye çalıştığımda, gerçekler yüzüme vursa da ümit edecektim. Zor da olsa " İnanıyorum. " dedim, "Birlikte kurtulacağız! ". Gülümsedi ve içini ferah tutmaya çabaladı. Gülmeye çabaladı.Zilin çalmasıyla ayrılmamız bir oldu. Gidip kapıyı açtım. Gelen Rüzgâr'dı. "Merhaba" dedi yüzünden eksik olmayan saf gülümsemesiyle. "İçeri geçsene? " dedim kapıyı daha da açarak. Bulut belimi sardı ve " Ooo Rüzgâr! N'ber?". Rüzgâr önce geriler gibi oldu. Eee tabii alışık değildi Bulut'tan bu samimiyete. "İyidir, sen-sizden? " dedi yine de. Bulut gülümsedi. Doğru ya artık sevgiyi hissediyordu. Onun canlanan bir zombiye benzetiyordum. "Sıcak Kalpler" filmindeki canlanan zombiye...
"Ben niye gelmiştim ya? He şey... Imm... Neydiii? " dedi Rüzgâr. Biraz bekledikten sonra "Hee hatırladım. Deney, deney, deney için sizi çağırıyolar. " dedi ortam yine molotonlaşmıştı. Bulut koca bir of çekti. Aslında bu kadar karamsar olması hoşuma gitmiyordu. Beni teselli etmesi gerekti oysa... Rüzgâr yine gülümsüyor ve saf bir şekilde bana şans diliyordu. Bulut elini uzattı. İkimizde gülümsüyorduk sanki gizliyebilirmişiz gibi içimizdeki korkuyu(!). Önce artık 3. evim olan revire gidecektik. Yine o yılanlarla dolu sudan -hemşirelerle dolu koridordan- geçmek zorundaydık yani...
Havada "HAH? " sesleri yükseldi ardından da sessiz olmayan fısıltılar. El ele tutuşuyor, sarılarak yürüyorduk ya!.. Ama Bulut ne birini bayılttı ne de öldürdü. Revire yaklaştığımızda ellerimizin sırılsıklam olduğunu hissettim. Ve o beyaz odaya girdik.
Revir yatağına oturdum. Başlıyordu... Doktorum eskisi gibi neşeli değildi. Koluma yaptığı iğneyle minik bir acı hissettim. Önce etrafımı bulanık gördüm ardından da her yer karardı.
Evet ilk iğnem vurulmuştu... Başlıyordu!..
Merhaba arkadaşlar! Bölüm erken gelemedi çünkü tatile gitmiştim ve bugün döndüm. Boş vakidim ancak oldu özür dilerim. Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir. Ayrıca artık bölüm oyları çok az nedenini anlayamadım. Lütfen okumaya devam edin! Sizleri seviyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kobay
Mystery / ThrillerBiraz korku, biraz aşk, belki dram, hastahaneler, bilinmeyen bir yer ve deneyler... Bunları gören, yaşayan, sabırlı ve zeki bir kız... Ezgi'nin yaşadıklarına hazır mısınız?