Ellerim tir tir titriyordu. Kendimi deli sanmaya başlamıştım ama hayır gördüklerim tamamıyla gerçekti. Titreyen ellerimle telefonuma yapıştım. Hemen annemi aradım:
— A-an-anneciğim anne iyisin değil mi?
— İyiyim bitanem de bu saatte ne bu endişe? Sen iyi misin?
— Yok bir şey anne şey olağandışı bir şey olmadığınından emin misin?
— Evet kızım 'olağanüstü' bir şey yok. Neler olduğunu söyleyecek misin?
— Gerçekten bir şey yok yani var da neyse anne benim acilen Lucy' i aramam gerek, kendine dikkat et!
— Tamam hoş-
Derken direk kapattım. Anneme hiçbir şey olmamıştı. Ya Lucy'e ? Beklemeden Lucy'i de aradım Lucy' nin tekrardan Ezgi yardım et! diye bağırmasından korkuyordum. Lucy telefonu açtı:
— Lucy! İyi misin? Orda her şey yolunda mı? İlginç bir şey yok değil mi?
— Ezgi, naber? Daha selam vermeden, ne bu endişe?
— Yok bir şey ya şey soruma cevap versene.
— Gayet iyiyim. Cidden her şey harika. Yani şu çocuklar dışında ilginç bir şey yok ahahahahahah!
— Emin misin? Bak ben ciddiyim.
— Ezgi iyi misin? Ben iyiyim bir şeyim yok.
— Oh be! Tamam bitanem sonra görüşürüz eğlenmene bak.
— Ezgi bence sen iyi değilsin. Ciddiyim yarın oraya geliyorum.
— Hayır gelmene gerek yok ben cidden iyiyim sadece seni merak ettim.
— Yarın geliyorum.
Son sözünü der demez kapattı telefonu Lucy. İyi olduklarına sevindim ama endişemden de kurtulamıyordum. Yani gördüklerim gerçek değil miydi? Ama ama ben gördüm. Dokundum. Nasıl olur? Hâlâ korkuyordum. Salona doğru gittim. Koltuğa oturdum ve dizlerimi bükerek bedenimle birleştirdim. Her şeyi unutmaya çalışıyordum ama olmuyordu beynimden tek bir şey çıkmıyordu
Başka şeyler düşünmeye çalışsam yine bir şekilde aklıma geliyordu. Sinirlerim bozulmuştu. Olanlara karşı hiçbir şey yapmamak beni deli ediyordu. Lucy'i düşündüm, annemi... Lucy benim ev arkadaşım bunu dışında biz Lucy' yle bebeklik arkadaşıyız. Çocukluktan beri ilk ve tek arkadaşım o hatta. Hiç ayrılmadık biz. Lucy' nin annesi Maria Teyze ve annem arkadaşlardı. Bu yüzden annem Lucy' i de kızı gibi görür. Küçükken Lucy siyah tenli diye onu dışlıyorlardı ama ben Lucy' i çok seviyordum. Her şeyimiz beraberdi. Hep aynı okullara gittik. O benim tek ve gerçek dostum. Annem ise bana çok benziyor. O da aynı benim gibi. Sadece huylar değil dış görünüşümüzde aynı. Onun da aynı benimki gibi masmavi gözleri var. Siyah saçları. Ben daha çok anneme benzemişim sanırım.
Onlarla olan anılarımızı canlandırıyordum gözümde. Ama birden bugünkü olaylar istila ediyordu beynimi. Bunları hatırladıkça beynimi ezesim geliyordu! Televizyon izlemeye karar verdim. Başka türlü vakit geçmek bilmiyordu. Saate baktım sabahın 5'i. Hâlâ uyuyamamıştım. Ama gözlerim yorulmaya başlamıştı. Gözlerimi kapattım. Her şey yolunda dedim kendime...
Gözlerimi "Hey Ezgi! Canımmm ben geldim!" sesleriyle açtım. Bu şirin ses Lucy'ye aitti. Hemen yanına doğru koştum. Sırtında çantası elinde valiz kapıdan içeri girmeye çalışıyordu. Yardım ettim. İçeri girer girmez ona sımsıkı sarıldım. Çok özlemiştim onu. Sonunda "Ezgi bebeğim, sanırım ölüyorum. " dedi. Ve bıraktım. Hemen salona doğru gittik. Karşısına oturdum. " Ezgi? Dün neler oldu sana öyle?" dedi. Çok endişeli gözüküyordu. Biraz öksürdükten sonra bazı şeyleri anlattım. Ağzı açık beni dinliyordu. " Ezgi, bana hiçbir şey olmadı ki? Sen iyi değilsin." dedi. "Bak gerçekleri söylüyorum hepsi oldu. İnanman güç olabilir ama inan bana!"di ye çıkıştım. "Ama. Neyse tamam sana inanıyorum." dedi ama gerçekçi değildi bana inanmıyordu hatta belki beni delirdi sanıyordu. Sonra " Ezgi, Masal Teyzeyle konuştuk. Birlikte kahvaltı yapacağız hem belki anlattıklarını annene de anlatırsın." dedi. Hemen "Olur! Haydi gidelim! " dedim. Oyalanmadan altıma kot bir şort ve üstüme de bir t-shirt geçirdim. Hemen çıktık ve buluşacağımız yere gittik. Annem bizi sevecen bir şekilde karşıladı. Ona da sımsıkı sarıldım ve Lucy' e anlattıklarımın hepsini teker teker anneme de anlattım. Tepkisi farksızdı "Sen iyi değilsin, bana öyle bir şey olmadı. ". Benim hakkımda hiç iyi bir şey düşünmüyorlardı. Bunu biliyordum. Lavaboya gideceğimi söyledim ama lavaboya gitmedim, onları duyabileceğim ama onların beni göremeyeceği bir yerlere gizlendim ve onları dinlemeye başladım. Annem: "Lucy, Ezgi sence de anormal bir şekilde konuşmuyor mu ?"
Lucy: "Evet Masal Teyzeciğim. Neler dediğini anlayamıyorum."
Annem: " Belki de psikolojik sorunlar yaşıyordur hah ne dersin bir psikiyatriste görünse mi ki? "
Lucy : " Bence harika fikir gelince söyleyelim bunu. Anlattıkları hiç gerçekçi değil çok ürkütücü! "
Dayanamayıp içeri daldım. "Hey bakın, ben deli falan değilim. Bana neden inanmıyorsınız gördüm ya gördüm her şeyi!!!" Lucy lafımı kesti "Tatlım biz kötü bir şey demiyoruz ki. Senin için-" derken annem araya girdi "Evet Ezgi, kızım senin için diyoruz belki bir faydası dokunur ısrar etme! " dedi. Anneme bu yaşıma kadar hiç karşı çıkmamıştım buna da karşı çıkamazdım. Hem belki gerçekten faydası dokunurdu. "Tamam, peki, olur. " dedim. Annem de Lucy de gülümsedi "Senin iyiliğin için!" dediler aynı anda. Annem hemen telefondan bir numara çevirdi ve konuşmaya başladı sonra "Tamam 2 gün sonra bizim için uygun. "deyip kapattı. Görüşmem 2 gün sonra olacaktı...Devamı yakında gelicek yorum ve voteleri unutmayın! :) :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kobay
Mystery / ThrillerBiraz korku, biraz aşk, belki dram, hastahaneler, bilinmeyen bir yer ve deneyler... Bunları gören, yaşayan, sabırlı ve zeki bir kız... Ezgi'nin yaşadıklarına hazır mısınız?