•1•

619 51 115
                                    

İyi Okumalar🐾
.

Marc~

Mavi gözlerini üzerime dikip memnuniyetsizce süzmeye başladı. Bakışları karşısında eğirip bükülürken gözleri tişörtümde takılı kaldı. Rahatsızca kırmızı hırkamı önüme çekip gökkuşağı desenli tişörtümü gizledim.

Bakışlarımı maviliklerden çekip etraftaki tuvallerde, panolara asılıp yarım bırakılmış çizimlerde gezdirdim gözlerimi. Henüz birkaç dakikadır buradaydık ve ilk defa sanat kulübüne girmiştim. Daha önce birkaç kere denemeye yeltensemde adımlarım hep tersi yönünde ilerliyordu. En sonunda ise Marinette'e yakalanmıştım.

Yazılarımın çok güzel olduğu hakkında onlarca övgüde bulunup buraya katılmam konusunda ısrar etmişti. Israrları dur nedir bilmezken en sonunda kabul etmiş ve beni sürüklemesine izin vermiştim.

Şimdi de Nathaniel'ı ikna edip ortak bir çizgi roman çıkarma konusunda tartışıyorduk... daha doğrusu tartışıyorlardı. Geldiğimden beri tek bir kelime ağzımdan çıkmamış sessiz bir şekilde ikiliyi izliyordum.

Gözlerini hırkamla kapadığım tişörtümden çekip suratıma dikince, hafifçe başını iki yana sallayıp bakışlarını Marinette'e çevirdi.

"Pekala yeter artık. Marinette, daha öncede söylemiştim grup çalışmaları dışında yalnız takılıcaktım. Kimse ile ortak olmak istemiyorum."

İşte ağzından dökülen o kelimeler kalbimi altüst etmeye yetmişti. Üzülmüştüm. Hemde çok fazla. Aklıma bakışları gelmişti. Rahatsız gibiydi, yanında olmamdan rahatsız gibiydi... Bu yüzden kabul etmemiş olabilir miydi?

Marinette'e baktığımda kaşları çatık bir şekilde Nathaniel'a bakıyordu. Bir şeyler diyorlardı ama duymuyordum. Başım öne eğik, tişörtümün etekleriyle oynar vaziyette bulunduğum durumu düşünüyordum.

Zavallıydım.

Eski okulumdan buraya transfer olalı neredeyse 1 sene geçmişti. Başlarda her şey güzeldi. Yalnız takılır yoluma öyle devam ederdim. Kimse benimle arkadaş olmaya yeltenmeyince bende kendimi herkesten geri çektim. Böyle daha iyiydi. En azından kimse ile konuşmak zorunda kalmıyordum. Sessiz ve yalnızdım. Taa ki Marinette'in geçen hafta kaybolan günlüğümü bulmasına kadar.

Tamam, Marinette ile daha öncede konuşuyorduk. Bana okul hakkında sayamayacağım kadar yardımda bulunmuştu ama sanki bu günlük arkadaşlığımızın ilerlemesine zemin oluşturmuş gibiydi.

Günlüğümü bulmuştu ve bana geri getirmişti fakat ona kızgındım. İzinsiz bir şekilde yazılarımı okumuştu. Eğer onları okumasaydı bu kulüpte olmayabilirdim. Bundan şikayetçi değilim. Bu kulüpte olmak gerçekten hoşuma gitmişti. Şikayetçi olduğum konu yazılarımı izinsiz bir şekilde okumasıydı.

Bana dediğine göre günlüğümün hepsini okumamıştı. Okusaydı eğer utancımdan önümdeki maviliklere bir daha bakabilir miydim bilmiyorum...

Nathaniel... onu seviyordum. Günlüğümün her bir köşesinde onun için yazdıklarım... eğer Marinette onları okusaydı ne yapardım bilmiyorum.

Onu seviyordum. Onu o kadar çok seviyordum ki, bakışları içimi yakar, tek bir dokunuşu bedenimde depremler yaratırdı. Onu o kadar çok seviyordum ki, iliklerime kadar kahrediyordu bu sevgi beni. Karşılıksız seviyordum. Bilmiyordu, onu sevdiğimi, bakışları karşısında eridiğimi... bilse be yapardı kim bilir? Yüzüme bakmaz, tükürür geçer miydi? Küfür eder, bağırır mıydı? Kalbimi en çok ne kırardı? Onun bakışlarındaki iğrenti... kalbimi paramparça etmeye yeterdi belkide.

Dalgınlığımı elimin tersiyle itip, düşüncelerimden sıyrılıp, hâlâ tartışmaya devam eden ikiliyi seyre daldım. Böyle devam edecek gibi değildi. Madem beni istemiyordu, onu zorlamanın da hiçbir manası yoktu.

Hafifçe Marinette'in omzunu dürtüp bakışlarını üzerime dikmesini sağladım. O susunca Nathanielda susup bakışlarını bir kez daha yüzüme çevirdi. Ben ona bakmaya bile kıyamazken onun böyle boş bakması üzüyordu. Bakışları karşısında yok olsamda utana sıkıla ne demem gerektiğini kafamda tarttım.

"M-marinette, eğer istemiyorsa çalışmak zorunda değiliz. O-onu daha fazla zorlamayalım."

Dediklerime karşı çattığı kaşlarını gevşetip anlayışla, "Peki, madem ki Bay İnatçı çalışmayı kabul etmiyor bizde başka bir şeyler düşünürüz." dedi.

Nathaniel, Bay İnatçı kısmına kaşlarını çatıp, hiçbir şey olmamış gibi sandalyesini çevirip, kafasını biz gelmeden önce yaptığı gibi çizimlerine gömüldü. Onun dönüşünün ardından Marinette Bay Frederic'in yanına gidip birkaç şey söyleyince geri geldi.

(Sanat kulübündeki öğretmenin adını bilmiyorum :d)

Sanat kulübünden ayrılırken Marinette, son defa Nathaniel'a kızgın bakışlarından atıp kapıyı kapattı.

İkimiz popüler yerim olan merdivenlerin altına geçince, ben bağdaş kurarken, Marinette dizlerinin üzerine oturmuştu.

Benim son dersim iptaldi. Marinette'in ise dersi çoktan bitmişti bu sayede derse girmek gibi bir sıkıntı yaşamadan uzun bir süre boyunca konuşmuştuk.

Marinette üzülmemem için farklı farklı fikirlerde bulunuyordu en sonunda ise okul'un sitesinde makaleler yazabileceğim fikrini öne sürünce kabul etmemiştim. Bu sorumluluk gerektiren ciddi bir işti bende bu sorumluluğu almak istememiştim.

Keşke Nathaniel ile çizgi romanı yapabilseydim diye geçirdim içimden.

Reddim sonucu üzgün çıkan ses tonuyla, "Keşke Nathaniel kabul etseydi." dedi. O an zihnimi okuyor sanıp bir süre şaşkınlıkla beyaz tenini izledim. Üzgünce omuzlarımı kaldırıp indirip susmayı tercih ettim.

Sonunda geç olduğuna karar verip evlerimize döndüğümüzde tek yapmak istediğim yorganımın altına girip ağlamaktı. Eve döndüğümde üzerimi değiştirme gereksinimi duymadan yorganımın altına girmiş, saatlerdir bastırdığım ağlama hissimi zayıf bırakmıştım.

Yarın okulda beni neyin beklediğini bilmeden yatağımda ağlayarak uyuya kaldım.

•••••

Marcaniel 🥺🤧

Normalde hiç best çiftim yoktur ama her şey bu bebişlerin ortaya çıkmasıyla değişti. Artık best çiftim Marcaniel. Çok çok çok çok çoooook güzeller

Bunu yazma amacıma gelirsek... Hiç Marcaniel kurgusu yok! Şaka gibi varsa da ben bulamadım o ayrı. Tamam birkaç tane var okeyde türkçe yok... PORTEKİZCE VAR YA BEN NERDEN BİLİM PORTEKİZCEYİ!

Neyse çok uzattım bölümden uzun oldu :d

Mucize | Marcaniel/Lukadrien | FanficHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin