iyi okumalarr genshinden gotumu kaldirip yazmaya calistim bisiler ehe
Aynı gün akşam vakitleri
Nath<3: Selam umarım rahatsız etmiyorumdur.
Bende bir şeyini unutmuşsun.
*fotograf*
görüldü
Tamı tamına 10 dakikadır Marc telefonda, ona hayatının aşkı tarafından gönderilen fotoğrafa bakıyordu ve mesajın görüldü olduğunun hiçte farkında değildi.
Öğlen yaşanan olaylardan sonra Nathaniel hatasını az da olsa telafi edebilmek ve Marctan özür dilemek için onu kahve içmeye çağırmıştı. Marc bunu seve seve kabul edince ikili Paris kulesine çokta uzak olmayan sevimli bir kafede oturup konuşmuşlardı.
Nathaniel kendisini samimi bir şekilde ifade edip Marc'ın onu affetmesi için her şeyi yapabileceğini söylemişti. Kırmızı saçlı, yeşil gözler karşısında heyecanlanınca saçmalaması çokta kaçınılmaz değildi. Kendini rezil ede ede birazda Marc'ın sakarlıkları ile -Nathaniel'in üzerine kahvesini dökmesi- günü bitirmişlerdi.
Marc bugün olanları düşünürken çoktan hayal alemine dalmış bir şekilde telefon ekranındaki kırmızı saçlı çocuğu, suratında ki gülümsemeyle izlemeye devam etti. Nathaniel, elinde sevimli peluş bir kalemle ekrana bakarak çekmiş olduğu fotoğrafı Marca yollamıştı. Şapşal Marc bugünün heyecanından kalemini Nathaniel da unuttuğunun farkına bu mesaj sayesinde varmıştı.
Hâlâ fotoğrafa bakarken ekrana düşen yeni bir bildirim ve onunda görüldü olmasıyla Marc aceleyle parmaklarını telefon ekranında gezdirmeye başladı.
Nath<3: Hey, orada mısın?
görüldü
Marc: Ah,
Evet, evet buradayım.
Kusura bakma lütfen küçük bir işim çıkmıştı.
Nath<3: Haha, sorun değil.
Yarın okula geliyor musun?
Kalemini geri vereyim.
Marc: Evet, geliyorum.
Sabah haberleşiriz.
görüldü
Bu arada,
Daha iyi misin?
Kahve çok sıcaktı...
Nath<3: Evet, evet.
İyiyim ve zaten sorun olmadığını söylemiştim Marc.
Beni düşündüğün için teşekkür ederim :)
Marc: Tabii, evet.
Ben seni hep düşünürüm.
Yani, iyiliğini düşünürüm.
İyi olman benim için de iyi.
Off neler diyorum (silindi)
Yani demek istediğim, rica ederim.
Nath<3: Haha, anladım.
Yarın görüşürüz :)
Marc: Görüşürüz (≧▽≦)
görüldü
Ertesi gün
Sabah okul için hazırlanan Marc ağır adımlarla okula doğru yürüyordu. Dün yaşanan olaylardan sonra okula gitmek onun için hayli zordu. Hâlâ insanların bakışlarından korkuyordu. Bu sebeptir ki başı yerde, tek eli omuz çantasının zincirini tuta tuta yürümesi. Çantasını o kadar sıkı tutuyordu ki on metre uzaklıktan gören biri bile elindeki eklem yerinin beyazladığını fark ederdi.
Hâlâ bu şekilde yürürken kafasını bir omuza çarpınca durmak zorunda kaldı. Kafasını kaldırınca görüş açısına giren kırmızı saçlarla ne yapacağını şaşıran Marc birkaç adım geriledi. Sonunda gözlerini kızıl saçlı çocuktan çekince yanındaki arkadaşlarını gördü.
Rose, Juleka ve Alix. Dün ona yardım eden kızlar şimdide yüzlerinde samimi bir gülümseme ile ona bakıyorlardı. En azından herkes aynı değil diye düşündü Marc.
Bu lafı Nathaniel veya Marinetteye karşı değildi. Dün olanlar hakkında bolca düşünmüş ve Marinette'nin onun iyiliği için böyle bir şey yaptığının farkında vardı. En kısa zamanda Marinette ile de konuşup, aralarındaki karmaşayı çözmeyi aklına not etti. Günlüğü'nün sadece bir günlük değilde yazı defteri olduğunu düşünen kızın çok üstüne gittiğini düşünüyordu. Tabii hâlâ hatalıydı fakat bu küçücük olay yüzünden arkadaşından olmak istemiyordu Marc.
Nathaniel onunla konuşmaya başlayınca Marc düşüncelerini bir kenara bırakıp önündeki maviliklere kilitlendi.
"Kalemini verecektim fakat çantam sınıfta şu an.""Sorun değil, teneffüs arasında sınıfına gelip alırım."
Dört genç avlunun bir köşesinde sohbet ederken Marc arkadaş edinmenin içinde yarattığı tatlı sızıyı dinginlemeye çalışıyordu. Çok geçmeden ders saati yaklaşınca ayrılan dörtlü öğlen molasında tekrar buluşmak için planlaştılar.
***
Öğlen molası gelince hep beraber yemek yemiş ve aralarına Adrien, Nino, Marinette ve Ayla da katılmıştı. Kocaman bir grup halinde bahçede otururup sohbete dalmışlarken, arkadan gelen bir çocuğun Marc'ın beline sarılmasıyla tüm grubun dikkati o yöne çekilmişti.
Marc'ın ani gelen dokunuşla korksada ona sarılan kişiyi görünce içi rahatladı. Gelen kişi ise Lukadan başkası değildi. Luka gözlerini tek tek herkeste gezdirip Adrien'in üzerinde durdu. Onun geldiğini ta en başında fark eden sarışın şaşkın bir şekilde onu izliyordu. Kısa bakışmanın ardından Luka konuşmaya başlayınca, Nathaniel kaşlarını çatıp gözlerini mavili gence dikti.
"Sohbetinizi bölüyorum ama Marc'ı çok ufak kaçırmalıyım," diyip 32 diş sırıttı.
Bunun ardından ikili gruptan uzaklaşırken Nathaniel arkalarından sinirli, Adrien ise kalbi kırık bir şekilde baka kalmıştı.
•••
gecen bolumdeki sarilmalari 🥺😵
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize | Marcaniel/Lukadrien | Fanfic
FanfictionMarcaniel işte Lukadrien de var öyle işte bisiler daha var oyleli iste