•2•

356 41 156
                                    

İyi Okumalar🐾

Marc~

Sabah alarm sesiyle uyandığımda yorgunlukla, zorlada olsa yatağımdan çıktım. Ağır adımlarım banyoyu bulurken birkaç kez yüzüme su serptim. Yüzümü kurulayıp bakışlarımı aynaya çevirdim.

Dün çok fazla ağlamıştım ve göz altlarım mosmordu...

Hem fiziksel hem de ruhsal anlamda çökmüştüm. Küçücük bir şeyde bile bu kadar üzülmem, kalbimin, duygularımın bu kadar hassas olması beni bi' denli sinirlendiriyordu.

Bakışlarımı çökmüş suratımdan çekip anne ve babamın odasına adımladım. Evde olmadıklarını bildiğimden dolayı kapıyı çalma gereksinimi duymadan odaya girdim. Annemin makyaj masasına yöneldim. Bir iki çekmeceyi karıştırıp annemin kapatıcısını aldığımda adımlarım tekrar banyoya yönelmişti. Göz altlarıma kapatıcıyı sürüp doğal bir görüntü oluşturmaya çalıştım. Sonunda başarılı olduğuna karar verip kapatıcıyı eski yerine bırakıp ardından okul için hazırlandım.

Kahvaltı yapma gereği duymadan evden çıkıp otobüs durağına ilerledim. Havanın sıcak olmasına rağmen giydiğim hırkam yüzünden terlemeye başlayınca hırkamı çıkartıp kolumun altına aldım. Bir süre sonra binmem gereken otobüs gelince ona binip boş bir koltuğa oturdum.

Otobüs, okulun oradaki durağa vardığı zaman oturduğum koltuktan kalkıp, ezilmeden çıkmaya çalıştım. İnerken birkaç kişi omzuma çarpsada ses etmeden okula adımladım. Okulun merdivenlerinden ağır ağır adımlayıp içeriye girdiğimde birkaç kişinin gözü üzerime takılmıştı. Üzerime dikilen bakışları ve arkamdaki fısıldaşmaları umursamamaya çalışarak sınıfıma doğru ilerledim.

Sınıfıma girip tek başıma oturduğum yerime geçtiğimde birkaç sınıf arkadaşımda gözlerini kısarak beni süzmeye başlamışlardı.

Neler oluyordu?

Sonunda ders zili çaldığında fısıldaşan herkes sessizleşmiş ve kimya öğretmenini beklemeye başlamıştık.

***

Kimya dersinin ardından fısıldaşmalar azalsada şu an durum pekte iyi görünmüyordu.

Bilerek omuz atanlar, iğrenti dolu bakışlarla üzerimi süzenler ve fısıldamalarına rağmen duyduğum 'İğrenç!', 'Nasıl böyle yaşayabiliyor?', 'Onun yerinde olsam intihar ederdim!' gibi sözler korkuyla kasılmamı sağlıyordu.

Cidden neler oluyordu!

Gözlerim yanmaya başladığında hızlıca erkeklerin soyunma odasına adımladım. Öğle arası olduğundan orda pek kişi olmazdı. Oradaki lavaboları kullanabilirdim.

Tahmin ettiğim gibi tek tük birkaç kişi vardı ve onların bakışlarıda diğer herkesinki gibiydi.

Lavaboya girdiğimde kabinlerden birine girip hızlıca üzerime kilitledim. Bacaklarıma giren kramp yüzünden klozete oturup biraz soluklanmaya başladım.

Çıldırmak üzereydim. Neden insanlar birden bire böyle davranmaya başlamıştı ki? Yoksa sırrımı mı öğrenmişlerdi? Bu düşünceler içimi korkuyla kaplarken kapı açılma ve kapanma sesi duydum. Ne ara aktığını bilmediğim gözyaşlarımı silip kendimi toparladım. İnsan içinde durmak artık beni bunaltıyordu.

O bakışlardan, o sözlerden nefret etmiştim!

Kilidi çevirip kabinden çıktığımda lavaboların orda ellerini yıkayan Adrien ve Ninoyu farkettim. Demek içeri girenler onlardı.

Adrien elini kurulayıp bakışlarını bana döndürdüğünde kaşları çatışmıştı.

"Marc? Sen iyi misin? Tenin solmuş gibi"

Mucize | Marcaniel/Lukadrien | FanficHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin