herkese selam
keyifli okumalar
satır arası yorum yapmayı ve yıldıza dokunmayı unutmayın:)
düzenlendi
.........
Asrında bir çok hikaye anlatılırdı, bunlar yatmadan önce bize anlatılan masallardı ,bu hikayeler mum ışığında dillendirilen efsanelerdi.En çok bilineni de göz yaşı ustası masalıydı, kimsenin ağlayamadığı bir dünyada geçiyordu.İnsanlar duygulardan yoksun, içi boş kabuklar gibi yaşarlarmış ama bu dünyada yanlızlıkla sarılmış bir göz yaşı ustası varmış
karanlığa gömülmüş,solgun görünen,kambur duran ve cam gibi berrak gözleriyle kristal gözyaşlarıdöken biriymiş insanlar bir zerre duygu hissedebilmek için ona gidip ağlamasını isterlermiş, ve gözyaşı ustası da gözyaşlarını o insanlara verirmiş.Böylece insanlar ağlarmış
çağresiz kalınca,acı ve ızdrap içinde,alev alev tutkularla dolu acı hayal kırıklıkları ve gözyaşlarıyla birlikte...
böyle bir yerin var olabileceğini düşünmemiştim. Ailemi annemi bu kadar özleyeceğimi düşünmemiştim .Ama hepsinden önemlisi o hikayeyi kendim yaşayacağımı düşünmemiştim.Benimki sadece bir masal olmayacaktı
çünkü ben asrında gözyaşı ustası ile tanışacaktım
ağlamak kaybettiklerimi geri getirmez miydİ?
Yıllarca her günümü biri beni alır ümidiyle bekledim,gözlerimin içine bakıp diğer çocukların arasından beni seçsinler istedim.Özel olmasam bile beni ben olduğum için isterler ümidiyle ama kimse beni seçmedi
beni kimse fark etmedi ,beni kimse istemedi..
ben her zaman görünmez oldum.
zihnimde yankılanan melodi ,sessizlik çınladı kulaklarımda gözümün önünde canlalan o eller,dizilmiş rotaların üzerinde duyguyla kaynayan o pürüzsüz,beyaz eller işte asrın'ın gururu ve neşesi o bir altın çocuktu
herkesin istediği çocuk
ben hariç herkese kibar ve nazikti
çocukluğumdan geriye kalan pürüzlü anılar zaman zaman zihnimi meşgul ediyordu. Vlad Biran bir yanım ona o kadar çok alışmıştı ki dilediği o kökten kopuşu hissedememiştim.Biz talihsiz bir zamanda tanışmıştık yine olduğu gibi her şey için savaştım,savaşacağım.
elimde kaçıncı olduğunu bilmediğim ok ve yayı yerine bıkrakıp tahta kavaldan çıkan yumşak müziğe kulak verdim.burada zaman hep böyleydi , görevlerini yerine getir ve gerekmedikçe başını belaya sokma.
her ne kadar bu sahneleri rüyamda da yaşamış olsam da
saniyeler dakikaları kovalayarak nerdeyse aradan bir saat geçtiğinde boynumu ovalayarak başımı geriye attım, omzuma değen el ile ilkilerek arkamı döndüm
"sakin ol"
o kadar dalmıştım ki sesiz adımlarla yanıma gelen wiiliam'ı bile duymamıştım,rahat bir nefes vererek yüzüne bakmaya devam ettim
"gelirken birkaç hindi gördüm,sanki orda değilmişim geçip gittiler."
"ne kadar da kabalarmış "
"haftanın altı gününü ormanda odun kesmek ile uğraşırsan böyle olur işte"
"aptal kuşlar kendilerini buranın sahibi sanıyorlar" kıkırdayarak arkamı döndüm yarım kalan yayı elime alıp üzerinde kalan son talaşları de temizleyerek wiiliama uzattım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON KAN
FantasyAcımasızca baktı ve güldü İlk defa gözlerinde pişmanlık sezmek istedim .ama duygudan yoksun gözleri bir duvar örmüştü "Neden " dedim düşmeye hazırlanan oku sıkıca tutarak tam kalbinin ortasına hizalayıp elimdeki oku iyice gerdim "Dünya! küçük k...