herkese selam
birinci bölüm düzenlemiş hali ile yayımda
keyifli okumalar
destek için satır arası yorum ve yıldıza basmayı unutmayın
sevgiyle kalın:)
İnsanoğlu herzaman bir çaba içindeydi .Ama bu gece bu ıssızlığın içine kaderin iz bırakmayan adımları düşmüştü.Gecenin ters çevrilen bir kum saatindeki taneler gibi gündüzün üzerine akmaya başladığı saatler bana Araf gibi geliyordu. Bu araftan kurtulmanın tek yönü intikamdı.Güçlükle tutunmaya çalıştığım hayatın içinde içim dışım intikam ateşiyle dolup taşmıştı , bir kafesteydim saki daha önce bu kafasten çoğu kez çıkmaya çalışmış başarılı olduğuda pek sayılazdı
harmanlanmış gözlerimi kırpıştırdım yerde oluşan ayak izlerimi takip ettim sesizlik çınladı kulaklarımda hiçsiz bir zaman kıvrak bir yılan misali geçip gidiyordu herzaman ki gibi insanlar bir çok kişi hariç birleriyle uyum ve ahenk içinde yaşayıp gidiyorlardı
"AURORA!!!?" sesin geldiği yöne doğru çevirdim bakışlarımı bir eli belindeki kılıcı sıkıca tutarken diğer eli yüzüne düşen saçları geriye doğru tarayarak olduğum yöne doğru koşan astiride kaşlarımı çatarak baktım
"Ne oluyor neyin var!!?" yerimden hızla kalarak önünde durdum soluklanmak istercesini elini kalbine götürdü telaşla koludan tuttum
"iyimisin" başını evet dercesine sallyarak bir adım geriledi
"Görmen gereken birşey var" onu bu kadar telaşlandıran durum neydi acaba şüphesiiz ki etrafımda çok kişiye iltimat eden biri olmamıştım
" astrid bana ne olduğunu sakince anlat " dedim soluklanmasını beklerken astrid benim burdaki en iyi arkadaşlarımından biriydi bana yeri geldiğinde çoğu kez aplalık yapmış başımı çok kez dertten kurtarmıştı
" avcılar ormanda baygın bir kız bulmuşlar, ve ne yapacaklarını bilmedikleri için buraya getirmişler" orman herkes için tehlike barındıran gitmesi yasaklanan bölge sınrla kaplıydı orman her bölgenin kendisine çektiği bir sınırdan bahsediyorduk burda hiç bilmeyen biri için daha da tehlikeliydi çünkü orman hissederdi duygunu hisseder seninle oyunlar oynar seni yanıltırdı
söylediklerine sıkkın bir nefesle yönümü çadırların olduğu tarfa çevirdim rahatsızlıkla omuzlarıma sanki ağrlık çökmüş gibi yukarıya doğru gerilerek omuz silktim
" ama bu nasıl olur kuralı nasıl çiğnerler astrid " tedirginlikle saçlarımı allerimi arasına alıp çekiştirerek geri bıraktım tüm yaşantımız boyunca korkuyla görünmez bir şekilde yaşarken en önemli kuralı nasıl çiğnerler aklım almıyordu
" herkes çok kormuş durumda kimseyi dinleyeceklerini sanmıyorum " oldukça ürkütücü gözüküyordu karşımda benim kadar bir o kadar korkan astridin yanından geçerek sağlık çadırına doğru ilerlemeye başladım çaresizlik mücadeleyi doğurur, mücadele başka bir savaşın kapısını aralar .bu bir senfoniydi ve her attım adım ritimle birlikte öncekinden daha fazla ağırlık salıyordu üzerime gökyüzündeki mavi ve beyazların ağırlıklı olduğu güneşin saçtığı sarı günışığı sarıyordu etrafı çadırlarla çevrili olan meydan yeşil çimenlerin üzerindeki topraklarla harmanlanmış yerdeki sancaklar yere kadar inmiş,kılıçlar etrafa düşmüştü .kalabalığın arasından dikkatlice geçerek çadırın yanında sağlıkçıyla konuşan usta fuya baktım,kimseyi dinlemeden birşeyler konuşuyorlardı halinden belli oluyordu ne yapacağını bilemiyor gibi elini uzamış beyazlamış sakalına götürerek sıvazladı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON KAN
FantasyAcımasızca baktı ve güldü İlk defa gözlerinde pişmanlık sezmek istedim .ama duygudan yoksun gözleri bir duvar örmüştü "Neden " dedim düşmeye hazırlanan oku sıkıca tutarak tam kalbinin ortasına hizalayıp elimdeki oku iyice gerdim "Dünya! küçük k...