Arkadaşlar bu bölümü birazcık geç yayınladım ama sürekli bölüm yazmaya çalışıyorum. Bölümleri elimden geldikçe hızlı yayınlamaya çalışacağım. Daha üçüncü bölüm ve olaylar yavaş ilerliyor ama beşinci bölümden sonra bölümler daha uzun ve olaylar daha hızlı olacaktır. Bu arada karakter listesini yaptım.
Mısra Mina Güven: İga Wyscko
Kerem Saygın: Doğukan Tarancı
Mete Iraz : Doğanay Odabaş
Karakterlerden Wattpad hesabı kullananlar:
dogukan_taranci : Doğukan Tarancı(Kerem saygın)
Diğer karakterlerin isimlerini bölümlerde yer aldıkça yazacağım.
Emeğe saygı vote ve yorumu unutmayalım: :D Bölüm kısa çünkü. çünküsü yok. :( Bir dahaki bölümü uzun yazıp telafi edeceğim. :d:d
Çocuğa resmen bakakalmıştım. Eğer bu gerçekten uçakta haksız yere fırçaladığım çocuksa ben kesinlikle rezilliğime doğru adım atmaya başlamıştım. Bu kadar yakışıklı olmasına rağmen ukala biri değil ve yine aynı çocuk bana kibar davranacakken ben benimle dalga geçeceğini sandığım için ona saydırmıştım.
Bunları geçtim. Bu çocuk bana oturmam için yanını mı gösteriyordu? Kesinlikle beni tanımamıştı. Bunu nerden mi çıkardım? Eğer beni tanımış olsaydı değil oturmam için yanına çağırmak bir de benimle dalga geçerdi. Onun gibiler kibar olamaz. Hani diyelim bu farklı bir tür çıktı. Kibarlık yaptı ama bunu da yapmaz yani. Ona o kadar bağırmama rağmen beni yanına oturmam için çağırmaz.
Hem bu kadar yakışıklı bir çocuğun oturduğu sıranın yanı neden boş olur ki?
"Kimseyi yanına oturtturmamıştır bence." diyen iç ses düşüncelerimle benim arama girdi.
"Saçmalama iç ses. Tabii beni beklemiş(!) . Mısra gelse de yanıma otursa diye."
İç sesimle atışmayı bırakarak beni yanına çağıran çocuğa doğru ilerlemeye başladım. O yanına oturmam için bana seslendiğinden bu yana tüm sınıfın dikkati üzerimizdeydi.Özelliklede kızların bana bakışları beni burada öldürmek istediklerinin kanıtıydı. Neden böyle baktıklarını anlasaydım daha iyi olurdu ama şu an başımın fena dertte olduğu gerçeği aklıma geldiğinde bunun önemsiz olduğunu düşündüm. Bir yandan sınıfa bakmamaya çalışırken diğer yandan da içimden bildiğim tüm sureleri okudum beni tanımamıştır İnşallah diye. Eğer beni tanıdıysa rezil olmam an meselesiydi çünkü. Çocuğa uçakta yolcuların arasında bağırıp çağırmıştım. Kesin şimdide o beni rezil etmek amacıyla intikam için yanına çağırıyordu.
Yanına gittiğimde oturmam için sırayı gösterdi. Çantamı koyarak oturdum. Yüzünü bana çevirdiğinde etkileyici bir görüntüye sahip olduğunu farkettim. Evet bunu yeni farkettim. Hem zaten daha önce nerde farkedeceksem, Uçakta fırçalarken yüzüne dikkat etmediğim için beni anlayışla karşılamak gerekir. Sınıftaki kızların onu yiyecekmiş gibi bakmalarının sebebinide böylece çözmüş oldum. Gözleri kahverenginin en muhteşem tonundan alınmış bir parça gibi duruyordu. Kaşları, dudakları ve burnu sanki kalemle çizilmiş gibi harikaydı. Saçları diğer erkeklere bakarak biraz daha uzundu ve bu onu daha da etkileyici kılıyordu.Bana güldüğünü gördüğümde onun yüzünü incelediğimin yeni farkına vararak hemen kafamı önüme eğdim. Bu hareketime güldüğünü duyabilyordum. Kahretsin yine rezil oldum. Kesinlikle kızarmıştım.
Pardon ben ne dedim? O gülüyor muydu? O zaman beni tanımamıştı. Yani tanısa neden gülsün ki? Ne olur beni tanımasın. Ne olur tanımasın. Tanımasın.Kalp atışlarım korkudan depar atmıştı. Eğer beni tanırsa gerçekten durumum vahimdi. İlk günden kendime güçlü bir düşman edinmek hiç iyi bir fikir gibi durmuyordu.
"Yenisin." dedi birden sessizliği bozarak. Aha beni tanımadı. Şu an sevinçten zafer dansı yapabilecek durumdayım.
"E-evet." dedim kekeleyerek. Ya ben niye kekeledim. Allah'ım aklıma mukayet ol.
Birden "Seni hatırladım." dediğinde ayvayı yediğimi hissettim. Beni hatırlamıştı. Şimdi rezil olma sahnem part bir başlıyordu. Ya ne zaman hatırladı bu çocuk beni? Hem niye şimdiye kadar söylemedi? Yani daha yeni oturdum buraya ama en azından şimdiye kadar alay etmesi falan gerekmiyor muydu? Kesinlikle benim korkudan kıvranan halimi görmek için beni hatırladığını söylememişti.
"Neyi hatırladın?" dedim bilmemezlikten gelmeye çalışarak. Sesimin kısık ve ürkmüş şekilde çıkan tınısı bana gayet iyi yardımcı olmuştu(!).
"Neyi hatırladığımı gayet iyi biliyorsun." dediğinde oturduğum yerden kalkacaktım ki kolumdan tuttu.
"Sana kızmayacağım." dedim ve kolumu bıraktı.Gözleriyle oturmamı işaret etti. Bu işin fazla büyümemesi için kalkmaya çalıştığım yere oturdum. Hem ben yanlış duymamıştım değil mi? Bana "Sana kızmayacağım." demişti. Haksız yere o kadar bağırmama rağmen bana kızmazsa ya da dalga geçmezse kesinlikle insan dışı yeni bir tür keşfettiğimin resmiyetidir.
Onun konuşmasına izin vermeden hızlıca konuşmaya başladım.
"Uçaktayken çok sinirliydim. Ağladığım sırada birden yanımda oturduğunu gördüm. Bana bir şey söyleyeceğini yani herkesin yaptığı gibi kilolarım yüzünden benimle dalga geçeceğini sandım. Zaten benimle dalga geçen kişiler yüzünden bugün burdayım. Kendimle yine dalga geçtirmemek için sana bağırdım." dedim yine kelimesinin üzerine basarak.
Bir anda söylüyvermiştim her şeyi. Kendimi ona karşı bir açıklama yapmak zorundaymışım gibi hissetiğim için bu sefer konuşmak o kadar zor gelmemişti. Gerçi neden açıklama yapmak zorunda gibi hissettiysem.
"Nasıl neden? Çocuğa bir küfür etmediğin kaldı." diyen iç ses yine geldi.
"İç ses şu an hayatımda kendimi açıklama yapmak zorunda gibi hissettiğim nadir anlardan olduğu için çeneni kapatırsan sevinirim."
Karşımdaki çocuk söylediklerimden sonra tek kaşını kaldırarak bana bakmaya başladı. Beni baştan aşağı süzdükten sonra bakışlarını yüzümde durdurdu. Kesinlikle yine kızardım.
"Başkalarının düşüncesi kendi düşüncelerinden daha önemli olmamalı. Bir daha düşünmeden konuşma. Üstelik senden bir açıklama yapmanı istediğimi hatırlamıyorum. " dediğinde haklı olduğunu düşünmedim değil ama bu yine de onun bana ders vermesi gerektiği gibi davrandığını değiştirmezdi.
"Bana akıl vermene gerçekten ihtiyacım yok. Söylediğim gibi sinirliydim ve senide diğerleri gibi sandım."
"Nasıl istersen öyle anla. Sana seninle dalga geçmeyeceğimi söyledim. İnsan dediğin bir başkasını dış görüntüsüyle yargılamaz. Beni diğerleriyle karıştırma." diyerek oturduğu yerden kalktı.
Sınıfta herkes ona bakıyordu. O ise arkasına bile bakmadan sınıf kapısından çıktı. Kendimi kötü hissettim. Oturduğum yerde öylece kalakalmıştım. Ben, Mısra Mina Güven ilk defa bir erkek tarafından kapak edilmişti. Hem de alaylı diliyle değil imalı sözleriyle.
---
Bir daha ki bölüm görüşmek üzere. :p
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Eski Beni Özledim...
Literatura FemininaAslında konu zayıf ya da fazla kilolu olmak değil. Asıl konu çevrendeki insanların seni dış görünüşünle yargılamaları. Zayıfsan seviliyorsun, arkadaşın çok. Kiloluysan derdin çok, arkadaşın yok. Bu basit iki cümle benim hayatımın özeti gibi. Yakalan...