Gecenin bu saatinde parkta ne mi yapıyorum? Tabii ki Taeyongu izliyorum. Beni birden çağırmıştı. Bu olayların üstünden yaklaşık 10 gün rahat geçmiştir. Şuan aşırı şekilde samimiydik. İlk geldiğimdeki halimizden daha fazla haşır neşirdik.
"Sürmek ister misin?"
"Seni mi?"
"Ne diyorsun amk? Kaykayı."
"Ha olur, denerim"
Ayağa kalkıp Taeyong'un yanına adımlamaya başladım. En son bu parkta kaykay sürdüğümüzde öpmüştüm onu. Junior Ten öp dedi napim?
Yanına geldiğimde kaykayı ile tekrar etrafımda yuvarlak çizmeye başladı. O günkü gibi.
"Dur başımı döndürüyorsun." Gülümseyip önümde durdu. Kaykayın üstünden bana baktığı için biraz daha uzundu. Kafamı hafifçe kaldırdım yüzüne bakmak için. Elini çeneme koyup dudaklarıma yaklaştı.
"Ne tesadüf. Sen de benim başımı döndürüyorsun." Gülümsedi ve bir öpücük bıraktı dudaklarıma. Geri çekildiğinde domates gibi olduğuma emindim.
Kaykaydan inip kaykaya binmem için kafa salladı. "Dene hadi." Binmek istemiyordum aslında ama yanımda Taeyong vardı. Binebilirdim. Yani umarım...
Kaykaya bir adım attığımda ayağımın altında sallanmıştı. Geri inmek istercesine anlık Taeyong ile göz göze geldim. "Hayır, inemezsin." Yüzümü düşürdüğümde kafasını sağa çevirdi. "Hayır o bakışları yemem." Oflayarak konuştum. "Tamam be tamam."
Kaykayı yavaşça sürmem için biraz benden uzaklaştı. Çok zordu benim için. Küçükken çok fena düşmüş bir daha sürmemiştim.
"Çok iyi gidiyorsun devam!" Biraz ileride beni izleyen Taeyong, bana anneymiş gibi davranıyordu.
Kaykayı normal sürmeye başladığımda cidden keyif almıştım. Kaykay ile biraz oyalanmış Taeyong'un önüne sürmüştüm.
"Nasıldım?" Taeyong'un parlayan gözlerine şahit oldum. "Çok iyi." Gülümsedi ve dudağıma minik bir öpücük bıraktı. Taeyong cebinden minik bir çakı çıkarttı. "Wow." Konuştuğumda gülümsedi.
"Geçen gün gördüm ve sipariş ettim. Koleksiyonuna bakılırsa bu tür bir çakı yoktu." Kafa salladım ve dudaklarımı araladım. "Haklısın. Bakabilir miyim?"
"Tabii ki, sana aldım zaten." Gülümsedi ve elimin arasına sıkıştırdı. Avucumun içindeki bıçağı incelemeye başladığımda cidden çok güzel olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdim.
Siyah rengin hakim olduğu ama kenarlarında kırmızı ile alev işaretleri olan bir bıçaktı. "Bir şartla senin olabilir." Kafamı kaldırdım ve yüzüne baktım. "Neymiş o şart?"
"İmza bırakmama izin vereceksin."
Yüzümde oluşan koca gülümsemeyi saklamaya çalışırken becerememiş olmalıyım ki o da gülümsedi. "Kabul."
Çakıyı eline bırakırken gülümsedi. "Umarım ölmezsin." Göz devirdim. "Çıktık bir salakla yola hadi bakalım umarım öldürmezsin."
Taeyong gülümsedi. "Saçmalama Ayten." Göz devirip ben de gülümsedim. "Burada yaparsan hapse girme ihtimalin oldukça yüksek." Kaşlarını çattı. "Sebep?"
Ciddi misin dercesine bakışlarımı gözlerine sabitledim. "Halka açık bir yerdeyiz?" Taeyong'un jeton yeni düşmüştü. "Senden katil olmaz." Gülümsedi. "Olmak istediğimi nereden çıkarttın?" Omuz silktim. "Bilmem, serseri stilin ve bana yazdığın garip mesajlar?"
Kafa salladı ve elimi kavradı. Ben de peşinden giderken kaykayı almayı unutmadım. Kaykay önemli. İki bina arasındaki bir boşluğa beni çekmiş duvara yaslamıştı. "Vay," Minik mırıltıma gülümseyerek karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby Don't Stop - Taeten
Humor"Sen kucağıma düşen şerefsiz değil misin?" "Ben anlamamak seni." Fic eski bir fic cringe sahneler için özür dileriz :(