Hayat cok boş değil mi? Yemek ye yükümlü olduğun şeyleri yap ve uyu. Eğlenmeye bile vakit olmuyor bazen. Aşırı boş yani. Ayaklarımı kıyıdan uzatmış sallıyordum. Ten ne yapıyordu acaba?
Bir şeyler yapmak için çok korkak ve çaresizim. İstesem her şeyi yoluna sokabilirim ama korkağım. Kendimi beceriksiz hissediyorum bazen.
Hiçbir şey yapamadığım için, korkak olduğum için, sessiz olduğum için beceriksiz ve gayesiz hissediyorum.
"Ne düşünüyorsun?" Yanıma saçları hafif açık bir çocuk geldi. "Hayatımı." Gülümsedi. "Oturabilir miyim?" Kafa salladım sakince. Yanıma oturduğunda elini uzattı. "Lee Dong Hyuck. Haechan diyebilirsin kısaca." Uzattığı eli kavradım. "Lee Taeyong." Kısaca süzdü beni. "Hyung demem gerekiyor sanırım."
"Kaç yaşındasın ki?"
"Lise 3 oldum."
"Lise son oldum."
Gülümsedi. "Ee Hyung, mutsuz görünüyorsun derdin mi var?" Kafamı eh işte dercesine salladım. "Anlatmak istersen anlatabilirsin." Kafa salladım. Bir kere gorecektim sonuçta. Sanırım.
"Aşık olduğum kişi ile arkadaşça devam etmek zorundayız. Aramızda bir etkileşim vardı ama o yok etti bunu. Dün konuştuk uzun zamandan sonra. Kötü hissediyorum kısaca." Haechan kafa salladı. "Anladım, eskisi gibi olmak icin konuşmayı denedin mi?" Olumsuz anlamda kafa salladım. "Öyle birşey yapmak istemiyorum."
Kaşlarını çattı. "Neden?" Omuz silktim ve önümde yukardan izlediğim dalgalara baktım. "Bu tür şeyler için çok korkağım. Kendime güvenim yok. Herkese destek, güven, özgüven veririm ama kendime gelince hiçbirsey yapamam. Korkağım, çaresizim, öz güvenim yok, kendime saygım bile yok."
Haechan yüzünü düşürdü. "Sevdiğin kişi ne hissediyor konuştun mu?" Kafa salladım. "Aramızdakinin cinsel çekim olduğunu düşünüyor." Haechan kaşlarını kaldırdı. "Anlamıyorum insanları, gerçekten..."
Gülümsedim. "Senin derdin var mı?" Omuz silkti. "Kimin derdi yok ki?" Kafa salladım. "Anlat hadi dinlemek istiyorum." Kafa salladı. "Annem beni sevmiyor, abim koruyup kolluyor ama annem için aynı değil durum. Annem benden utanıyor, sevemiyor sanırım. Beni gördüğünde sinirlenir laf söyler. Ama çok iyi bir evlat olduğumu düşünüyorum."
Eline minik bir taş aldı ve dalgalanan denize fırlattı. "Ama aksine o, bilirsin. Kötü evlat muamelesi yapıyor. Adam öldürmüşüm gibi, suç işlemişim gibi, kötü bir şey yapmışım gibi..."
"Ona karşı iyi bir evladım ama o anneliği sadece yedirmek ve büyütmek sanıyor. Bir kere dizinin dibine oturtup 'oğlum derdin var mı? Bir ihtiyacın var mı' demedi. Sürekli fikirlerimi küçümser. Özgüvenim düşük bu yüzden." Kafa salladim. "Peki ya annenle bu konu hakkında konuştun mu?"
Kafa salladı. "Kaç kere kavga ettik saymadım bile. Her seferinde zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyor, laf edince de sen bana cevap veremezsin diyor." Göz devirdi.
"Anladım, bir an önce üniversite okuman o evden kaçman gerek. O zamana kadar da takma kafana. Üzülme bile. Elbet bie gün hatasını anlar değil mi?" Kafa salladı Haechan. "Doğru." Gülümsedi. "Kendin olmak istiyorsan kendin ol. Ne yapmak istiyorsan onu yap. Saç rengini değiştir mesela. Turuncu çok yakışmış Hyung."
Gülümsedim. "Sağol. Son ay boyatirim sanırım." Kafa salladı. Telefon sesi geldiğinde gülümsedi. "Telefonun çalıyor Hyung." Telefonumu çıkartıp arayan kişiye göz attım. "Taeil hyung. Sen açsana öldü de. Bitkisel hayatta de." Gülümsedi ve uzattığim telefonu aldı. Açmış hoparlöre almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby Don't Stop - Taeten
Humor"Sen kucağıma düşen şerefsiz değil misin?" "Ben anlamamak seni." Fic eski bir fic cringe sahneler için özür dileriz :(