6

519 59 30
                                    

Hava kararmak üzereydi. Parkın ışıkları açılmıştı. Ben ise Kun ile balkonda sigara içiyordum. Bir yandan Taeyong ile mesajlaşıyordum.

Taeyong - Ten

İn aşağı öğreteyim kaykay

Yav istemiyorum amk

Korkma yarrak in aşa

Aşağı inersem sikerim götünü

Olur
Ne zaman

Şimdi

Olur bekliyorum

Siktir git ruh hastası

Kalbim kırıldı
En azından yalnız bırakma beni
Yanıma gel :')

Of Taeyong
Bekle geliyorum

Kral

Kun'a aşağı Taeyong'un yanına ineceğimi söylemiştim. Söylediğimde yüzüne oluşan gülümseme... Of insanlar beni çok yoruyor. Ayakkabımı giyip aşağı indiğimde üstümde siyah bir eşofman bol siyah bir t-shirt vardı. Okuldaki halimden çok farklıydım. Okulda feminen takılıyordum. aslında sadece okul değildi. İstediğim zaman feminen giyiniyordum.

Taeyong'a karşı bir çekim hissediyordum aslında, ama duygularımın farkına varamayacak kadar aptal, duygularımı ve hissettiklerimi bastıracak kadar kör ve korkaktım. Taeyong benim için çok farklıydı. Güvenmiştim. Dengesizlik yapıyordum. 

Karanlıktan ışığa doğru yürürken Taeyong geldiğimi fark etmiş olmalı ki yanıma sürdü kaykayını. Durduğumda kaykayla etrafımda yuvarlak çizmiş belimden tutarak yuvarlak çizmeye devam ediyordu. En sonunda belimden elini çektiğinde karşımda bütün güzelliği ile duruyordu.

"Hoşgeldin." Gülümsediğinde gülümsedim. Gülümsemesi garip bir şekilde bulaşıyordu insana. "Hoşbuldum." Şuan gecenin bir vakti koca parkta Taeyong ile beraberdim. "Evine neden gitmedin gece iki?" Kaykayından indiğinde elini kafama koydu. "Seni bekledim." Gülümsedim. O da gülümsedi. "Gelmeseydim?" Düşünür gibi yapmıştı. "Gelmeseydin biraz daha bekler giderdim." Şapşal.

"Evet. Şimdi gidiyorum sen de evine git." Tam arkamı döndüğümde elimden tutmuştu. "Hop aslanım nereye, kaykay süreceğiz." Kendinden emin şekilde konuşurken kaşlarımı kaldırdım. "Süreceğiz?" Elindeki elimi benim göğsüme koyup sonra kendi göğsüne koydu. "Sen ve ben." Evet açıkça konuşacak olursak bu hareketi içimi bir hoş etmiş, etkilemişti. 

"Pekâlâ, ben sürmem." Elimi bırakmıştı. "Sürersin." Derin bir nefes verdim. "Taeyong daha üstünde duramıyorum acı bana." Kaykayı kaptığı gibi düz bir yere çıktı. Bileğimden tuttuğunda kaykayı yere bırakmıştı. Bileğimden hafif çekiştirerek yanına gelmemi sağladı. "Bin." İstemiyorum işte korkuyorum ya. Taeyong'a muhtaç bir şekilde baktığımda uzun bir süre yüzümü inceledi.

Azıcık ajitasyon yaptığımda gülümsedi ve elini yanağıma koydu. "Çok tatlısın." Bu söylediği ile içimde, derinlerde bir yerlerde sevgi uyanıyordu. "Ama korkularının üzerine gitmelisin. Korkularını yenmek için." Omuz silktim. "İstemiyorum." Ofladığında belimden tutup havaya kaldırmış kaynayın üstüne koymuştu. Kaykay ayağımın altında hareket edecek gibi olduğunda belimdeki elleri tuttum.

"Yavşak niye birden koyuyorsun?" Sinirle tıslayarak konuştuğumda eğleniyor gibi hali vardı. Ellerini belimden çekmeden önüme geldiğinde yüz yüzeydik. "Bırakayım mı?" Kafamı salladığımda yavaşça çekmeye başladı ellerini belimden. "Yavaşça tek ayağından destek al ve kendini ileri it. Ondan sonra iki ayağını da kaykaya koy." Yüzüne mal mal bakarken konuştu. "Anladın değil mi?" Hafif bir ses tonu ile konuştum. "Aman be anladık mal mı var karşında."

Baby Don't Stop - TaetenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin