Taeyong
Şuan sırada uyukluyordum. Ders çoktan başlamış hoca birşeyler anlatıyordu. Tenefüs zilinin çalması ile uyuklamayı bırakıp sıraya komple yayıldım. 10 dakika daha uyusam birşey olmazdı herhalde. Arkamda hissettiğim el ile kafamı kaldırdım ve Kun'a döndüm. "Taeyong." Sinirle ona baktığımda konuştu. "Ne var lan." Yanımdaki boş sırayı işaret etmişti. "Bu ders yanında ben oturayım. Jaehyun rahatsız ediyo." Jaehyun duyduğu gibi Kun'a defterle vurmuştu. "Yo. Yiyin birbirinizi." Zil çaldığında sınıf sessizdi. Birkaç dakika sonra hocanın sesini duymam ile kafamı kaldırdım. Gözüm kapıdan yeni giren çantalı oğlana takıldı. Beynim uyuştuğu için anlamıyordum.
"Sınıfa yeni biri geldi. İyi anlaşın." Hoca kafasını yanındaki çocuğa çevirdi. "Adım ne demiştin?" Çocuk derin bir nefes aldı. "Ten." Hoca anlamış gibi kafasını sallamış kendini tanıtmasını istemişti. "Ten. Taylandlıyım. Bu kadar." Hoca kafa salladığında sınıftaki boş yerlerden biri olan benim yanımı işaret etti. "Taeyong'un yanına geçebilirsin." İşte o an göz göze geldik. Ani bir hareketle yanımdaki çantayı almış onun oturması için yer vermiştim. Çantayı nasıl fırlattıysam artık garip ses çıkmıştı.
Yanıma geldiğinde kısa bir bakış atıp arkasını döndü. Kun ile fısıldaşıyorlardı. "Bana nakil çıkmadı demiştin."
"Sürpriz yaptım işte it."
"ÜSTÜNE ATLAMAMAK İÇİN ZOR DURUYORUM." Ten öne doğru kendini çekti. "Saçmalama dersteyiz amk." O sırada hoca sınıfa birşeyler anlatıyordu. "Çocuklar aşağı iniyorum sakin durun." Hoca sınıftan çıktığında Kun'un, Ten'in üstüne atlaması bir olmuştu. "İmdat adam öldürüyorlar!" Sınıfın odağı Ten ve Kundu şuan.
"ŞEREFSİZ YA AYNI SINIFA DUSMESEYDİK?" Ten flörtöz bir şekilde konuştu. "Hocadan özel olarak rica ettim." Kun yüzünü buruşturup konuştu. "Aman neyse. 2 ders sonra yemek yemeye ineceğiz. Okulu gezdiririz." O sıra gözü bana kaydı Kun'un. "Bak Taeyong senin ufaklık gelmiş." Ten sinirle nefes alırken Kun kendini garantiye almış arkasına yaslanmıştı.
Açıkça konuşacak olursak gözümü önümdeki bedenden alamıyordum. Garip bir şekilde çekiciliği vardı. Ona baktığımı farketmiş olmalı ki bakışlarımı çevirdim. "Ee Chittaphon Leechaiyapornkul yeni okulundan memnun musun?" Konuşmam ile 4 kişinin bana dönmesi bir olmuştu. Ten şaşkın şaşkın bakarken konuştu. "Adımı mı ezberledin?" Gülümsediğimde bakışları gülümsememe kaymıştı.
Hoop kendine gel Yong sakin ol. Gözlerini dudaklarımdan çektiğinde konuştu. "Adımı ezberleyen kişi çok yok. Kun bile aylar sonra ezberledi sen ise..." Lafını kestim. "1 günde." Elim ile bir işareti yapıp gülümsediğimde bakışları yüzümü inceliyordu. "Neyse seni adımı ezberlediğin icin affediyorum." Elimi birleştirip eğilir gibi yaptım. "Teşekkür ederim sayın Chittaphon Leechaiyapornkul." Elini kafama koyup pat patladı. "Tam adımı kullanma sikmim."
"ANYONG YOROB- OHA TEN!" Sınıfa geç kaldığı için geç gelen Lucas... Ten'i görünce bağırması ile herkesin odak noktası Yine Ten oldu. "Oha Lucas." Lucas önümüzdeki yerini alırken arkasını döndü. "Niye haber vermedin it." Ten omuz silkmişti. Karşımdaki feminen takılan oğlandan gözlerimi alamıyordum. Sikecem ha.
"Taeyong evin yanıyor koçum." Derin bir nefes alıp bakışlarımı Tenin üstünden çektim ve Kun'a döndüm. "Yansın." Kun kaş göz yapıyordu. Jaehyun kafasına vurduğu gibi Kun çığlığı basmıştı. Yanımızda bir kız belirene kadar herkes sakindi.
"Merhaba!" Ten gelen ses ile arkasını dönmüştü. "Merhaba." Kız şirin bir kızdı. Sınıfta kimseyle arası kötü değildi. Ama erkek çevresi fazlaydı. "Yenisin değil mi?" Elini uzatmıştı. "Ben Ae-Ri." Ten kızın uzattığı eli kavrayıp "Ten." Dedi. Sonra konuşmaya başladılar.
Tenin tarzı çok feminendi. Ama cafede ve otobüste nedense öyle değildi. İlk görüşte aşk var mıydı? Kesinlikle vardı. Jaehyun bana yaklaştığında fısıldamaya başladı. "Gözünü biraz daha Tenden çekmezsen etkilendiğini düşüneceğim." Jaehyuna döndüğümde konuştum. "Ne alakası var."
🛹
Öğle arası için aşağı indiğimizde Tenin sırtına atlayan bedene baktım. "Oİİ TEENN!" Mark.. "YAVAŞ OL AMINA KOYAYIM SIRTIM ÇIKTI GALİBA AAA." Ten ani atlama ile yere yapışıp bağırmaya başladığında istemsizce gülümsedim. Mark çekildiğinde Ten de doğruldu oturduğu yerde. Elimi uzattığımda elimi tutmuş kendime çekmiştim. Kun pıskırdığında Jaehyun ile fısıldaşıyorlardı. Ten üstünü düzeltirken çoğu kişinin odağı Tendi. Özellikle erkekler...
Çünkü Ten feminendi ve şey... Sanki kediye benziyordu biraz. Aşağı indiğimizde dolu kantine girmiştik. Yine herkesin odağı Tendi. 1 hafta sürerdi artık. Kızların çoğu fısıldamasını net duyuyordum. "Bu kim?" Veya "Tanrım! Çok yakışıklı." Oğlanlar ise şey diyordu. "Bu kim?" Ya da "Fiziği çok güzel." Bunu duymam ile önümdeki bedeni süzmeye başladım.
Gerçekten fiziği bir erkeğe göre mükemmeldi. Enseme yediğim şaplak ile gözüm sağ taraftaki elin sahibine döndü. "Bu kim?" Taeil hyung. "Kun'ın ev arkadaşı Ten." Anlamış gibi kafasını sallamıştı. "Biraz şey takılıyor sanki." Yüzünü buruşturup demeye çalıştığı yabancı kelimeyi hatırlamaya çalıştı. "Feminen." Konuştuğumda elini bana doğru tuttu. "Heh evet feminen."
Herkes yemeğini aldıktan sonra bir masa bulmuş oturmuştuk. Masa mülteci kampına döndü. "Ee Ten okul nasıl beğendin mi?" Ten kafasını sallamıştı. "Bir de yabani gibi bakmasalar iyi." Kun gülmüştü. "Artık beraber gideceğiz okula off çok duygusal." Baş ve işaret parmağını gözünün önüne koymuştu.
Herkes Ten'e soru soruyordu. Her şey hakkında. Bir ara annesi aramış tayca konuşmuşlardı. Cidden mükemmel... Yani mükemmel derken Ten değil canım. Dil bilmesi falan. (Ayn knk ayn)
Biri daha aramıştı. Ama o kadar çok samimi konuşuyordu ki sevgilisi olduğunu düşündüm. Kun kim olduğunu sorduğunda "dodo" dedi. Aman neyse banane ki.
İnanabiliyor musunuz bütün günüm önümdeki bedeni izlemek ile geçiyordu. Gözümü ayırsam sanki birşey olacak gibi. Derse girdiğimizde bütün hocalar soru soruyordu. "Adın ne?" Veya "Nerelisin" vesaire. Sınıf listesinde Ten yazmıyor olmalı ki hocalar yeni gelen kim diye soruyordu.
Şuan yanımda sakince önündeki kitaba bakıyordu. Kafamı geriye doğru atıp esnedim ve sıraya yayıldım. Yüzüm Ten'e doğru dönüktü. Uyuyacak olmam Ten'in ilgisini çekmiş olmalı ki bıkkınlıkla konuştu. "Bana soru sormasalar da bende uyusam." Kaşımı kaldırıp konuştum. "Yer değiştirelim. Bu tarafta belli olmazsın." Oturduğum yer duvar kenarı olduğu için bazen görünmüyordum uyurken. Ten kafa salladığında ayağa kalkmıştı. Bende ayağa kalktığımda sürtünerek arkamdan geçmiş oturmuştu yerime.
Sürtünerek geçmesi afallatmış olsa da hemen yerime geçmiştim. Kollarını mutlu bir şekilde uzatıp gözlerini kapattı. "Saol." Önüme dönmüş ben de kafamı koymuştum. "Önemli değil."
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby Don't Stop - Taeten
Mizah"Sen kucağıma düşen şerefsiz değil misin?" "Ben anlamamak seni." Fic eski bir fic cringe sahneler için özür dileriz :(