11.Bölüm

176 34 0
                                    

Yorum

Keyifli Okumalar

Elimde ki kadehi sağ sola çevrirken gözlerim donukça etrafta geziniyordu.

Okul da bir havuz partisi düzenlenmişti ve ben her ne kadar hiç havamda olmasam bile Dera sayesinde gelmiş bulunmaktaydım. Ve giydiğim bu dar elbise beni sopa yutmuşçasına dik durmama sebep olduğu için canım ayrı sıkkındı. 

"Artık biraz düzelir misin Yujin? Cenazeye gelmiş gibisin."

Dera'ya uyuşukça başımı çevirdim. Benim aksime yüzü parlak ve enerjikti. Omuz silkerek kadehimi fondipledim. Sarhoş olmak istiyordum ama aklım 4.kadehimi bitirmeme rağmen açıktı.

Belki biraz çakır keyif olmuştum o kadar. 

Seokjin benimle konuşmayı red etmesinin üzerinden 3 gün geçmişti ve ben itiraf zorundaydım ki geçirdiğimiz zamanları özlemeye başlamıştım. Zarif ve naif biriydi Seokjin, narsistliğine rağmen. Biraz daha sabırlı davransaydım onu kaybetme gibi bir durumun söz konusu olmayacaktı. Belki biz sevgili olacaktık ve ben ona güvenmeyi seçebildiğim için mutlu olacaktım.

Her şeyi mahvetmiştim. 

Ayrıca  onu bu kadar çok kırdığımı kesinlikle şimdi anlıyordum. Karşımda gene yakışıklılığın kitabını yazmak istercesine duran heybetli ve şık gömlek-pantalon ikilisiyle sarılmış bedeninin aksine, yorgun bakan gözlerini izlerken pişmanlığımı görüp benim yanıma gelmesini istiyordum.

Gene onun sana gelmesini istiyorsun.. dedi iç sesim bıkkınca.

İç sesim haklıydı ama onun yanına gidersem ve beni kovarsa kalbimin seslice kırılmasından korkuyordum. Ağlamaktan korkuyordum. Ya da konuşmamıza izin verip daha sonra artık tamamen bağları koparmamıza sebep olmaktan korkuyordum. Hoş, Seokjin'in de dediği gibi; Ortada bir bağ bırakmamıştım ki ben?

"Bu kadar yıkıldığını gösterirsen seni affeder Yujin." dedi Dera birden kolumu sarsıp. "Git ve özür dilerim de, ne bileyim korktum beni yargılamandan de! Bizi dinlemenden sonra kapana sıkışmış hissettim de! Ama bir şey de!" 

Dera ilk başta benimle dalga geçiyordu fakat durumun ciddiyetini yemeyi ve içmeyi şu bir kaç günde kesmemden anlamış olmalıydı. Ve benim durumun ciddiyetini fark etmem ise Seokjin'e karşı basit bir düşüme/hoşlanma yaşamadığımı kabullenmemdi. Yanına gidemeyecek kadar aciz olmam ise çoktan bu hikayenin kaybedeni olduğumu açıklıyordu...

"Ben eve gidiyorum." dedim Dera'nın dediklerine cevap vermeyi es geçip, çantamı kenardan alırken.  Daha fazla burada durup acizliğime acizlik katmayacaktım. Seokjin şu partiye geldiğim zamandan beri bir kez olsun benimle göz göze gelmemişti. Sadece arkadaşlarına odaklıydı. Bu demek oluyordu ki ben daha yeni onu beynime ve kalbime işlemişken o beni kendinden söküp atmıştı.

"Yujin çakır keyifsin. Bu halde nereye?" diye arkamdan seslenen arkadaşıma sadece umursamazca elimi havaya doğru salladım ve hafif hafif denge kayıpları yaşayarak büyük havuzun bulunduğu spor salonundan çıktım.

Dışarıda ilk bahar olmasına rağmen soğuk rüzgar yüzüme çarparken tutamadığım gözyaşlarım teker teker gözümden akmaya başlamıştı. Regl olduğum için belki bu kadar duygusal yaklaşıyordum ve belki Seokjin'i unutmak için çaba göstermem gerekiyordu, ancak yapamıyordum bunu.

Onu geri istiyordum-

"Güzelim bu halde eve tek başına gidebileceğine emin misin?"

Arkamdan gelen sarhoş sesle kısa bir an nefesim kesildiğinde  yavaşça arkamı dönmüştüm. Bana geçen yıl aşık olduğunu söyleyen Min Joon'du. Rahatlayarak gözlerimi devirdim. 

𝐖𝐖𝐇 𝐯𝐞 𝐖𝐖𝐁 ✔✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin