5

328 30 36
                                    

""

5; kibrit, yemin, kül

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

5; kibrit, yemin, kül


Şımarık birisi oldum, babamı kaybedene dek. El üstünde tutulmayı sever, avuç içime hapsetmekten hoşnut olurdum. İnsanların gözü üzerimde olsun diye de, dansın en iştah kabartıcı türünü tercih etmiştim. Eğitim alırken bedenimin dansa elverişi sebebiyle zorlanmamıştım lâkin direğin üstünde -kimi zaman- direğe tutunmadan dans etmek sıkıntılı bir eylemdi. Vücudunuzdaki tüm yük bacaklarınıza biner, uzun bir süre direkte kasılan kaslarınız gün sonunda bunu ağrılarla acı bir şekilde öderdi.

İşimi seviyordum, fakat şimdi danstan uzaklaşmış, gördüğümde en fazla 'ilişkiye gireceğimizi' öne sürdüğüm adamla savrulmaya başlamıştım. Henüz karşıdaki kişilerin ciddiyetini görmesem dahi, beni koruyacağını söyleyen bu adama karşı güven besliyordum. Babamın sözünün bu adam üzerinden geçişinin de sebebi vardı elbet.

Ancak, Taehyung çok farklı biriydi. Onu çözmeyi başardığımı sandığım sırada beni mat etmeyi başarıyordu. Onunla bir masaya otursak, beni tek hamlesiyle şaha itecek gücü vardı, parası ve daha fazlası. Kim Taehyung, buydu. Ve onun hakkında bilebileceğim en iyi şey, fena ateşli bir adam olduğuydu. Bu fena ateşli adamı delicesine istediğim doğruydu. Eninde sonunda elde edeceğimse su götürmez bir gerçekti.

Yoongi adındaki bir adamla olan telefon konuşmasının ardından eve girmiştik. Sinirlenince gözü dönen birisi olduğunu tahmin etmem yetmemiş, bunu tamamiyle yaşamıştım, çünkü eve girdiği gibi koridorun boş oluşuna aldırmadan duvardan bir tablo almış ve yere süratle fırlatmıştı. Parçaların birkaçı bedenime değecek kadar sıçrarken dehşetle Taehyung'un öfkesini izliyordum. Asla sesini çıkarmıyor ve içinde biriken hırsı onun esmer tenini dahi kırmızıya boyuyordu.

"Taehyung," diye seslendim, duvara baskı yapan eline karşılık. Beni duydu ya da duymadı, ancak bir tepki vermedi. Elim onun koluna sarıldı ve onu sarsmaya çalıştım. "Kes şunu, kendine gel!"

Zor olsa da kendime çevirdiğim bedenini duvara yaslayıp, göğsümü onun göğsüyle birleştirdim. Yapacak hamlesi kalmadığından ısrarla başını oynatmaya devam etti. Sıkıntı yaşıyordu öfkesini kontrol etmekte. Belki bunun üzerine bir hastalığı bile olabilirdi. Yanaklarına tutunan elim başının oynayışına engel olamadığında, saçlarına tutunup tutamları elim arasında sıkıştırdım. Düşündüğüm gibi hissettiği acı başını sabit tutmasına sebep olmuştu.

Bir adım atsa kurtulabileceği bedenime rağmen, sağlıklı düşünemediğinden, olduğu yerde dudaklarımı zamanında 'kafamı uçurabilecek tek şey' olarak adlandırdığım dudaklarının üzerine bırakıverdim. Sabit durmayan başı sebebiyle dudağının kenarını öpmemle başlayan bu ani hareketim, başımı bir santim çevirip gözlerimin kestirdiği dudaklarını bulmamla işin seyrini değiştirmişti.

23+29 | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin