Öğlen saatleri, güneşin altında sahile vuran deniz dalgaları. Atlas'ın en sevdiği saatlerdi. Hafif soğuk esen rüzgarlar Atlas'ın burnunu kızartmaya yetmişti. Buna rağmen içeri girmemekte diretiyordu. Telefonuna göz attı. Hatırlatıcısı hariç bildirim yoktu. Bugün psikoloğuyla ilk randevusu vardı. Hissettiği boşluk duygusu içini kemirmeden psikoloğa gitmek istiyordu. Günlerinin çoğunu oturarak, hayaller kurarak geçiriyordu. Daha sonra ise boşluğa düşüyor ve kendini aç bırakıyordu. Sabah telefonundaki uygulamadan randevu aldığı doktoru araştırıyordu. Genel olarak yorumları iyiydi ama bir yorum onun aklına takılmıştı. Yorumda doktorun hastasının durumunu kullandığı yazıyordu. Uygulamadan yoruma tekrar bakmak için girmişti ki yorumun silindiğini gördü. Büyük ihtimalle yalan olduğu için silindirildiğini düşündü. Uygulamayı kapattı ve telefonunu montunun cebine koydu. Montunun önünü kapattı. Kulübesinden arabasının anahtarını ve bel çantasını aldı. Arabasına atladı ve ilk seansı için yola koyuldu. Yolda yorum aklına takılmış olacaktı ki az kalsın direğe çarpacaktı. Direksiyonu hafifçe kırdı ve yola tekrar girdi. Daha sonra biraz dinlenmek için arabasını sevdiği bir kahve dükkanının önüne park etti. İçeriye girdi ve sıcak filtre kahve aldı. Kahvesini aldıktan sonra dükkandan ayrıldı ve arabasına bindi. Polikliniğe giderken yolda kahvesini içti ve şarkılar dinledi. Navigasyonuna baktı ve rotasının bittiğini gördü. Kafasını kaldırdı ve etrafa bakındı. Poliklinik çok güzel ve göz alıcı duruyordu. Arabasını park etti ve bel çantasını taktı. Polikliniğe girmek için giriş kapısına doğru yöneldi. Girişteki hemşireye Dr. Alev Ötüken ile randevusu olduğunu söyledi. Hemşire randevu saatini ve hastanın kimliğini kontrol ettikten sonra koridorun sonundaki kapıyı işaret ederek :
-Koridorun sonundaki sağdaki kapı. dedi.
Atlas, hemşireye teşekkür etti ve koridorun sonuna doğru yürüdü. Sağdaki kapıyı tıkladı ve içeriden doktorun ''Gel!'' sesi duyuldu. Odaya girdi. Doktoru sandalyeyi göstererek:
-Buyrun, oturun lütfen. dedi.
Atlas sandalyeyi çekti ve oturdu. Doktoruna dönerek:
-Merhabalar, ben Atlas Aydın. dedi
Doktoru:
-Merhabalar Atlas Bey, ben de Alev Ötüken. Tanıştığımıza memnun oldum. dedi.
Atlas:
-Ben de memnun oldum. dedi.
Doktoru Atlas'tan günlük hayatı ve şikayetinden biraz bahsetmesini rica etti. Atlas günlük hayatından bahsetmeye başladı:
-Sabahları genelde erken kalkarım. Ufak bir şeyler atıştırırım. Sonra biraz su kaynatır kendime kahve hazırlarım. Kulübemin dışına sandalyemi koyar yaptığım kahveden yudumlarken dalgaların kıyıya vuruşunu izlerim. Öğlen saatlerinde ise tekneme atlar birkaç saat balık avlamaya koyulurum. Genelde çevremdeki insanlar iyi bir balıkçı olduğumu söylerler. Akşam ise topladığım balıkları satmak için işyerime giderim. İnsanlar akşamları taze balık ekmek yemeyi ve denizi izlemeye bayılırlar. Gece ise işyerimi toplayıp temizledikten sonra kulübeme döner birkaç saat boş boş hiçbir şey yapmadan otururum. Daha sonrasında sabah erken kalkmak için yatağıma girer ve uyurum ama son iki haftadır uyuyamıyorum. Kendimi güçsüz, zayıf ve boşlukta hissediyorum. dedi.
Doktoru bir süre düşündü ve nasıl farkına vardığını sordu. Atlas ise:
-Günler artık hızlı bitiyor anlayamıyorum zamanın nasıl geçtiğini. Sürekli aç hissediyorum, en ufak bir olay bile beni öfkeden deliye döndürmeye yetiyor. dedi.
Doktoru bu olayları biraz daha incelemesini rica etti. Ona bir defter verdi ve günlük tutmasını istedi. Atlas defterini aldı ve bel çantasını açıp içine koydu. Doktoruna dönüp ilk randevusu için teşekkür etti ve odadan dışarı çıktı. Polikliniğe son bir kez göz attı ve arabasına bindi. Arabanın camında ufak bir kağıt gördü. Camını açtı, elini uzatarak kağıdı aldı. Kağıttaki yazıyı okumak için kağıdı açtı ve notla karşı karşıya kaldı:
''Arkana bak!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Batan Umutlar
Mystery / ThrillerSahil kasabasında yaşayan Atlas, başına gelen bir dizi olay sonrası zamanla kırılma noktasına ulaşır.