Atlas, Kerim'e bakıyordu. Kerim adeta görünümü ile insanı büyülüyordu. Mariana da Kerim'in yanına bir o kadar yakışıyordu. Mariana, durgun ifadesiyle Atlas'ı baştan aşağı süzdü. Kerim, Mariana'nın Atlas'a olan hayran bakışlarını fark etti. Kerim kimseye çaktırmadan hızlı fakat acı verici bir şekilde Mariana'nın etini sıktı. Mariana bir anda kendine geldi. Acı içerisinde kafasını hızlıca başka yöne çevirdi. Kerim, Atlas'a döndü ve lafa girdi:
-Ee Atlas sen nerede oturuyorsun? Yakın mısın buraya? dedi.
Atlas, hâlâ ufak ufak titriyordu. Yavaş yavaş da olsa sakinleşmeye başlamıştı. Kerim'e çok geçmeden cevap verdi:
-Yakınım. Hemen yan tarafta oturuyorum. Gelirken kapının önündeki arabayı gördüm. Gelip bakmak istedim sorun var mı diye. Sonra da kapıyı açık görünce selam vereyim dedim. dedi.
Kerim:
- İyi düşünmüşsün. Araba benim. Geçen sene aldık. Biraz göz alıcı durduğunun farkındayım. dedi.
Atlas gülümsedi. Elini kendine doğru çevirdi. Saatine baktı. Saat 15:15'ti. Atlas, Kerim'e döndü ve:
-Tanıştığıma memnun oldum. Kusura bakmayın ama bugün biraz yoruldum. Eve gidip dinlenmem lazım. dedi.
Kerim, Atlas'ı hafif süzdü ve:
-Biz de memnun olduk. Ne demek lütfen gidin dinlenin dinlenmek önemli. dedi ve gülümsedi.
Atlas da hafifçe gülümsedi. Eve gitmeden önce son bir kez Mariana'ya dönüp baktı. Hafif hafif kızarıyordu. Hemen kendini topladı. Malzemeleri almak için arabasına doğru yürümeye başladı. Kerim, Atlas'ın bakışlarından rahatsız olmuştu. Atlas'ın saçlarını kafatası görünene kadar yolmak istiyordu. Damla, etrafa bakındı ve:
-Ben içerideyim bir şey olursa gelirsiniz. dedi ve atölyeye girdi.
Kerim, etrafı süzdü. Mariana'ya dönüp dehşet verici bir bakış attı. Kerim'in gözleri ok gibi Mariana'ya saplanmıştı. Mariana irkildi. Kerim yavaşça Mariana'nın kulağına eğilip:
-Sana bu bakışmalarının bedelini çok pis ödeteceğim sürtük. dedi.
Mariana, dehşete kapılmıştı. Gözleri yavaş yavaş doluyordu. Mariana tam Kerim'e karşılık verecekken Kerim işaret parmağını kendi ağzına götürüp:
-Sus! Tek kelime dahi etmeyeceksin! dedi.
Mariana'nın açılmış dudakları bir anda kapandı. Mariana akşam yaşanacakları sezmeye başlamıştı. Korkuyordu.
Atlas, arabasının kilidini açıp arabanın bagajını açtı. Malzemelerini arkadan çıkardı ve yanına aldı. Bagajın kapağını yavaşça kapattı. Arabasını kilitledi. Kapıları kilitlendi mi diye kontrol etti. Eve doğru yürümeye başladı. Aklı Mariana'da kalmıştı. Mariana'nın saçları, gözleri, bakışları zihnine kazınmıştı. Kalbi çarpıyordu. Aşık olmuştu. Hem de ilk görüşte. Tüm bunları düşünürken evinin kapısına gelmişti. Etrafa bakındı. Damla'nın atölyesinin solundaki evin önünde Mariana ve Kerim'i gördü. Kerim, Mariana'yı kolundan tutup eve soktu ve kapıyı kapattı. Atlas, hayretler içerisinde kalmıştı. Evinin kapısını açtı. Malzemeleri girişe bıraktı. İçeri girdi ve kapıyı kapattı. Mutfağa doğru giden ayak izleri gördü. Atlas, dehşete kapılmıştı ama sakinliğini korumaya çalıştı. Kapının yanındaki beyzbol sopasını eline aldı. Sopayı sıkıca kavradı ve temkinli adımlarla mutfağa doğru yürüdü. Mutfağa girdi. Mutfakta kimse yoktu. Cam sonuna kadar açıktı. İçeri her kim girdiyse oradan girmiş olmalıydı. Camın perdesini çekti. Camdan dışarı baktı. Görünürde kimse yoktu. Evine her kim girdiyse önceden de o girmiş olmalıydı. Camı kapattı. Perdesini çekti. Evinin kapısını hızlıca koşup kilitledi. Biraz sakinleştikten sonra tuvalete girdi. Aynaya baktı. Saçı başı dağılmıştı. Saçından tokasını çıkarıp saçını tekrar topladı. Saçını topladıktan sonra eline biraz sabun alıp avuçlarını ve parmaklarını özenle yıkadı. Yüzünü yıkadıktan sonra yanındaki raftan yüz temizleyicisini aldı. Yüz temizleyicisini eline sıktı. Daha sonra elinden temizleyicisini alıp yüzüne yavaş yavaş sürdü. Sürdükten sonra fırçasını alıp yüzünü köpürttü. Köpüklerini soğuk suyla duruladı. Duruladıktan sonra yüzünü güzelce kuruladı. Yanındaki rafa yüz temizleyicisini koyup nemlendiricisini aldı. Nemlendiricisinin kapağını açtı. Eline biraz aldı. Yüzüne ufak ufak noktalar halinde dağıttı. Elindeki nemlendiricisi bitince yüzündeki noktaları güzelce elleriyle yedirdi. Cildi harika gözüküyordu. Salona geçti. Üstünü değiştirmeyi unuttuğunu fark etti. Hemen üstünü değiştirdi. Şimdi rahatlayabilirim derken gözüne kapının oradaki malzemeler çarptı. Kapının önündeki malzemeleri aldı. Yerlerin tek tek yerleştirdi. İşi bitince salona döndü telefonunu aldı. Telefonunu açtı. Haberlere göz gezdirdi. Yeni bir şey yoktu. Telefonunu şarja taktı. Salondaki masanın üzerinde duran defteri eline aldı. Doktoru yazmasını istemişti ama o hiçbir sayfasını doldurmamıştı. Defteri doldurmaya karar verdi. İlk önce kendine gelmek için bir kahve içmesi gerekiyordu. Mutfağa girdi. Işığı açtı. Dolaptan aldığı sütü çıkardı. Sütün kapağını açtı. Kahve makinesinin haznesini açtı. Hazneye sütü ekledi. Daha sonra sürahisinden hazneye birazcık da su ekledi. Kahve kapsüllerini koyduğu kavanozu raftan aldı. Kavanozun kapağını açtı. Kapsüllerden rastgele bir tanesini aldı. Kapsülü, kapsül haznesine yerleştirdi. Kupasını makinesinin altına koydu ve çalıştırdı. Kahvesi olurken salona doğru yürüdü. Salondaki masadan defteri ve kalemliği aldı. Mutfağa tekrar girdi. Masanın üzerine aldığı defteri ve kalemliği bıraktı. Kahvesinin kupasına doluşunu izledi. Kahvesi olduktan sonra kupasını aldı. Sandalyesini çekti ve oturdu. Defteri açtı. Kalemliğini açıp kurşun kalemini aldı. Gündelik hayatta yaşadıklarını ufak ufak not alırken bir yandan da sıcak kahvesini yudumladı. Yarın randevusu vardı. Saat 16:45'e geliyordu. Zaman su gibi akıp geçmişti. Defteri ilk iki sayfasını doldurmuştu. Kupasını eline aldı. İçine baktı. Kahvesi bitmişti. Kupasını sudan geçirip makineye yerleştirdi. Akşam için yemek yapması gerekiyordu. Ne yapacağını düşünmeye başladı. Akşama arpa şehriyeli bulgur pilavı ve kızarmış sebzeli tavuk yapmaya karar verdi. Buzluktan tavuk göğsünü çıkarttı ve çözünmeye bıraktı. Telefonundan bulgur pilavı tarifini açtı. Tarifte yazan malzemeleri tek tek çıkarıp mutfak tezgahına dizdi. Alt raflardan orta boy derin bir tencere aldı. Ocağın üzerine koydu. İçine bir yemek kaşığı tereyağı ve iki yemek kaşığı zeytinyağı koyup ocağın altını açtı. Yağ yavaş yavaş ısınmıştı. Isınan yağın üzerine üç yemek kaşığı arpa şehriye ekledi. Açık kahverengi olana kadar arpa şehriyeleri kavurdu. Küçük boy soğanı alıp ince ince doğradı. Kavrulmuş arpa şehriyenin üzerine soğanı da ekledi. Kısa bir süre sonra soğanı da kavurmuştu. Tencerenin içerisine bir su bardağı pilavlık bulgur koyup iki defa karıştırdı. Son olarak tencereye bir buçuk su bardağı sıcak su ve azıcık tuz ekledi. Pilavı güzelce karıştırıp kapağını kapattı. Pilavı kaynamaya bıraktı. Daha sonra soğanı,havucu ve kabağı ince ince doğradı. Pilavının bir süre sonra kaynadığını gördü ve ocağın altını kısıp suyunu çekmesini bekledi. Suyun çekmesini beklerken doğradı sebzeleri tabağa koydu. Alt raftan tava çıkarıp ocağın üzerine koydu. Tavaya azıcık yağ ekledi ve sebzeleri tavaya boşalttı. Sebzeler hafif hafif kızarıyorken tavuk göğsünü küp küp doğradı. Tavanın içerisine tavukları da ekledi. Sebzelerle birlikte tavuğu kızarmaya bıraktı. Pilav suyunu çekmişti. Kapağını açtı. Üzerine havlu kağıt serdi ve kapağı kapattı. On beş dakikalık alarmını kurdu. Atlas tavayı kontrol etti. Sorun yoktu güzelce kızarıyorlardı. Atlas mutlu gözüküyordu. Yemek yapmaktan keyif alıyordu. Tavadakiler kızarmıştı. Ocağın altını söndürdü. Yemekler neredeyse hazırdı. Atlas acıkmaya başlamıştı. Alarmı çalmıştı. Kapağı açıp havlu kağıdı aldı ve çöpe attı. Tabağına bulgur pilavı koydu. Tavadakileri tabağına boşalttı. Buzdolabını açtı küçük boy yoğurdu aldı. Yoğurdun kapağını açıp yanına aldı. Yoğurdun içerisine biraz pul biberi ve nane koyup masaya yerleştirdi. Masanın üstündeki defter ve kalemliği toplayıp salondaki masanın üzerine bıraktı. Mutfağa geri döndü. Tezgahın üzerindeki tabağını masasına koydu ve yemeğe başladı. Yemeklerin tadı harikaydı. Her ne kadar hâlâ tarifleri ezberleyememiş olsa da eli yatkındı. Yemeğini bitirmişti. Saatine baktı. Saat 18:00'a geliyordu. Masada oturup sinmesini beklemeye karar vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Batan Umutlar
Mystery / ThrillerSahil kasabasında yaşayan Atlas, başına gelen bir dizi olay sonrası zamanla kırılma noktasına ulaşır.