SARRAF

183 149 97
                                    

~Beğenmeniz temennissiyle,
                          Keyifli okumalar♡

  İyi bir insan değilim. Ama kötü bir insan da değilim. Bu hayatımın bana oynadığı küçük bir oyun sanki, ne iyi bir kişiliğim var ne de kötü.

 
  Ben bir katil olmuştum. O trenden indiğim vakit ellerimdeki kan katre katre damlıyordu ruhuma. İçimin yanmasına sebep oluyordu. Ne zaman sönecek içimdeki ateş bilmiyorum. Ama elimden alınan bir gençliğin hesabı var. Ancak o hesap kapanırsa içimde kor olan ateş diner.

  Ben Gazel, Gazel Rençber. Şırnak uludere'de doğdum.13 yaşındayken yatalak olmasına sebep olan babam tarafından annemi kaybettim. Ve o yaştan itibaren okulu bırakıp evi geçindirmeye çalıştım. Yapamadığım ev işleri için defalarca dayak yedim. Yemek yapmayı bilmediğim için sokakta 3 gün aç kaldım. Soranlara ise dışarıyı sevdiğim için sokakta kaldığımı söyledim.

  Bugün 24 yaşındayım. Annemi kaybetmemin üzerinden tam 11 yıl geçti. Karabasan'ımdan kaçtığım gün Koyu ile tanıştırıldım. Hâlbuki felakete adım attığımdan bir mafya çetesinin üyesi olduğumdan habersizmişim.

  Koyu kahverengi, gözlerinin rengi buydu. Acımasızlığı simgeleyen renk belki de buna benzerdi. Gözlerini ilk defa bakma fırsatı edinmiştim. Arabanın camlarına damlayan yağmur taneleri Ankara'nın altını üstüne getirecek şekilde yağıyordu. Parmaklarımla damlaları takip ettim, fakat eve geldiğimizden habersizdim.

  Arabadan inip eve gidecekken Alyeska, evin karşısındaki depodan seslenip gelmemizi istedi. Koyu önden ilerleyip beklemedi.

  Depoya girince sıcak hava beni karşıladı. Yağmurun altında üşüdüğümü yeni yeni hissediyorum. Küçük bir varilin içine ateş yakmışlardı. Oraya yaklaşıp ellerimi ve saçlarımı yağmur suyundan kuruladım. Ceketimi çıkarıp Ziya'nın oturduğu koltuğun yanına iliştim.

-Koyu ne yapacağız?


  Ateşle uğraştığı ağaç parçasını sol yanına bırakıp sorusunu cevaplamak üzere Janset'e döndü.

- Savaşacağız.

  Uzun bir süre ateş ile oynadı. Ateşin çevresinde oturduğumuz için yüzüm sıcaktan gerilmişti. Alyeska ve Asaf tam karşımda, Ziya benim yanımda, Janset ise Koyu'nun yanında yılışık hareketlerle oturuyordu.

Birden Koyu ayağı kalkıp "Toplanın!" Diye emir verdi. Deponun sonundaki ofisine hep beraber ilerledik. Masanın arkasına geçip çekmeceyi açtı ve içinden büyük bir kağıt çıkarıp masaya serdi.

- Agâh bu gece silah ve külçe altın sevkiyatlarından birini gerçekleştirecek. Teslimatı, İran'lı iş adamları aracılığıyla suriye üzerinden Şırnak'a getirecekler. Ve tabii ki onları senin baban Cahit Rençber karşılayacak. Şehirler arası petrol satıcılığı bahanesiyle silah ve altınları ülkede istediği yere getirebilecek. Bu görev senin küçük kız. Ne kadar cesursun görelim.

  Anlatırken bir yandan da harita üzerinden bir kaç şey göstermesi anlamama yetti. Fakat tek bir sıkıntı vardı.

- Kaçtığım yere geri dönemem. Benden Şırnak sınırına gidip sevkiyatı patlatmamı bekleme.

- O kadar becerikli olduğunu düşünmüyorum zaten. Sen yolda arabaları bir şekilde durdurup el yapımı bombaları yerleştireceksin. Bombaları patlatıp Ankara'ya döneceksin. Sevkiyat yarın şafak vaktinde olacak. Uçak biletleriniz bende. Bu gece 3'te Janset ve Asaf Şırnak'a gidiyor. Sen de arabaların çıkış noktalarını öğrendikten sonra ilk ıssız yerde arabaları bir şekilde halledeceksin. Anlaşıldı mı?

KOYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin