~Yorumlarınız beni motive ediyor arkadaşlar, 🙏🏻
Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen💫🎶 cem Adrian & Şebnem Ferah : ince buz üstünde yürüyorum.
⛸❄
Dünya, tüm insanoğlunun bakıp uğradığı bir kervansaraydı. Her gören geldi, konakladı ve dünyadan göç etti. İnsanlardan geriye sadece yaşanmışlıklar yahut anıları kaldı. Bu sebeptir ki arda kalanların canı, bu denli yanardı hep mutsuz devam ederler. Hani diyor ya şair; "Aslında insanı en çok acıtan şey, hayal kırıklıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır."Evet mutlu olabilirdik. Fakat gelin görün ki şartların el vermemesi üzerine hep kaçmayı tercih ettim. Ruhumda taşıdığım tren raylarının sesiyle sessiz ıstıraplarla anımsardım anılarımı. Nasıl kaçtığımı, annemi nasıl mezarın soğuk toprağında bir başına bıraktığımı...
Bu yaşadığıma dejavu mu desem yoksa beynimin bana oynadığı saçma bir oyun mu desem bilemedim. Sınıftan bir hışımla çıkıp lavaboya gittim. Yüzüme defalarca şu çarptım. Bu bir nebze beni kendime getirmişti. Kafamı kaldırıp aynaya yansıyan görüntümü inceledim. Saçlarım yüzüme yapışmış ve nefes alışverişlerim düzensizdi. Elimi boynuma götürüp nefes alışverişlerimi düzeltmeye başladım.
Kafamı kaldırıp lavabonun tavanına baktığımda bir kaç yerin kırık olduğunu ve pencereden sonrasının dışarıya çıkan bir tavan koridoru olduğunu farkettim. Burayı detaylı incelemeliydim fakat ilk önce yaşadığım bu olayı sindirmeliydim.
Tam dışarıya çıkacakken kapı usulca açıldı ve içeriye giren kişi Koyu idi.
"Ne oldu sana öyle?"
"Bilmiyorum, ayrıca napıyorsun sen burda? "
Dudaklarını ıslatıp hafifçe yutkundu. Adem elması hareket edince gözümden kaçmadı. Bir şeylerden çekiniyor gibiydi.
" Gizlice girdim içeri, hadi izin al da çıkalım."
" Koyu, bugün ilk iş günüm. İzin almam sence de çok absürt olmaz mı? "
"Agâh'ın ismini verirsen olmaz. Dışardayım, seni bekliyorum."
Sessizce dışarı çıkınca kapıyı ardından kapattım. Kafamı kapıya yaslayıp düşünmeye başladım. " Söylesene Mihriban, bizim için mi ağlıyor bu türküler?" Ben bu sözü nerden hatırlıyorum. Kafayı yemek üzereydim. Saçlarımı düzeltip hiçbir şey olmamış gibi dışarı çıktım.
Bacaklarımda derman kalmadığı için tırabzanlara tutunarak üst kata çıktım. Koray beyin odasının kapısını tıklayarak içeri girdim. "Müsait misiniz müdür bey?"
Gözlüğünü çıkarıp masanın üstüne koydu. "Müsaitim hocam, buyrun bir şey mi vardı?"
Sesimi çıkaramayışım ve parmaklarımla oynayışım gözünden kaçmamış ki vücudu tamamen bana döndü ve daha dikkatli inceledi. "Gazel, iyi misin sen? Gözlerin kıpkırmızı. Ağladın mı?"
"Hayır. Sadece... Sadece biraz yorgunum ilk iş gününün heyecanı ile dün gece uyumadım. Bir de,"
Agâh' ı nerden tanıdığını bilmiyordum. Böylesine kendini eğitimine adamış bir insan gibi gözükürken içinde bir şeytan yattığına kimse olur vermezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOYU
Teen Fiction"02.11.2020✍ 💉 Ruhun beyaz ölümün, sessiz adımları olsun. Aldığın beyaz zehir, aydınlık dünyana kan gibi damlayacak ve seni karanlıkta bırakacak. Bu bir isyan, bir yok oluş! Bu bir kızın sessiz yakarışları... Cennet'ten kovulduğum gün cehennem'e...