Bathroom dance🎶
Keyifli okumalar...Aslında dertlerimiz bir kelebeğin kanadını çırpması kadar hafif. Onu ağırlaştırıp büyüten bizleriz. İnsanlar acılarını içine ata ata küçüldüğünü sanar. Hâlbuki öyle değil, Yaşadığın acıları unutmazsın, alışırsın. O sebeptir ki, en çok gülümseyen insanlar acılarını mantıken serbest bırakıyor. Fakat içinde bir yerlerde acının tohumları ekiliyor. Kendisi farketmese bile o acı büyüyor.
İnsan kalbine ektiği tohumu büyütüp yeşillik verdikçe tadını aldığı meyvelere göre davranır. İçimizde korkunun, merhametin, sevginin, nezaketin tohumları da bulunur. Hangisine su verip büyütürsek ondan meyve alır, onunla besleniriz. Herhangi tohuma su verip büyütmek bizim elimizde. Kin? Öfke? Nefret? Aşk?
Susma!
Konuş, akıt içindeki cehennemden sana miras kalan zakkum çekirdeklerini. Parçala kalbinin üstüne örtünen ve seni eceline terk eden kefeni. Yüreğimden tutmalısın, tut ki korkularım, duygularıma esir olmasın. İçime ektiğim tohum korku olmasın.Küçüklüğümden bu yana duygulara ve düşüncelere saygı göstermiş bir kız çocuğuydum. Taa ki benim duygularım linç edilip kapının eşiğine itilene kadar... Her duygunun kavramına duygusuz kalbimle baktım. Çünkü duygularım elimden alındığı zaman henüz küçücük bir kız çocuğuydum.
Korkaktım belki, insanlardan kaçmamın sebebi buz gibi olan kalbimin onlara bulaşmasını istememem olabilirdi. Fakat bunu kimse anlamadı. Ben yine hep kendi sinemde ruhsuz, duygusuz bir şekilde devam ederdim. İçime ektiğim tohumların bedenime kök salmasına izin vermemiştim. Bu sebeple bugün, mutsuz bir çocukluğun izlerini taşıyorum bedenimde. Fakat benim bazı duyguları yansıtmam için sevilmem gerekirdi. Şefkat ve merhamet duygularını tatmak ve ardından bunu çevreme yansıtmak...
Gözlerimi açtığımda orta sehpadaki 3 tane bira şişesi karşıladı beni. Biri masaya paralel düşmüş diğerleri dik bir şekilde koyulmuştu. Uzanıp telefonumu yerden alınca saatin 09.47 olduğunu gördüm. Karşımdaki koltukta muhtemelen sızıp uyuyakalan Koyu, uzanmamış sadece oturduğu yerden kafasını koltuğun arka tarafına yaslamıştı. Bu, ademelmasını daha belirgin hale getirmişti.
Battaniyeyi tek hamleyle üstümden atıp ayaklandım. Dışarıdaki soğuk havaya rağmen içerisi sıcacıktı. Sönmüş olan şöminenin küllerini yanında bulunan bir odun parçasıyla karıştırıp odunları yeniden yerleştirdim. Altına ateşi verip tutuşması için kapağını kapattım. Koyu hala uyanmamıştı, uyanana kadar bir duş almak bana iyi gelir diye düşünmüştüm.
Dün gittiğim odaya doğru ilerlediğim sırada adımlarım istemsizce beni geriye götürüyordu. Çünkü Koyu'nun üstünde sadece boğazlı bir kazak vardı. Arkamı dönüp bakışlarımı ona çevirdim. Uğruna karanlık yollarına düşüp meşale yaktığım o adama.
Ankara'ya geldiğim gün bir karanlığa adım attığımı ve yolun sonunda bir aydınlık olduğunu biliyordum. Fakat elime tutuşturdukları meşale beni karanlıktan korumuyordu, o sadece aracıydı. Usul usul yürümekteyim hala o karanlık yolları... tek bildiğim yolun sonundaki aydınlığa erişince meşalemi söndüreceğim.
Benim üstüme örttüğüm battaniyeyi ve yastığımı elime aldım. Yastığı yanına bırakıp battaniyeyi üstüne attım. Ardından üstüne eğilip boynunu hafifçe kaldırdım. Yastığı hızlıca alıp boynunun altına yerleştirdim. Yüzü yüzüme yakın olunca istemsizce rahatsız oldum. Hafif çekik gözleri, dolgun dudakları, kavisli burnu ve sert çene kasları adeta ben buradayım diye bağırıyordu.
Yanından kalkıp tekrar odama doğru ilerledim. Kapıyı kapatıp hemen karşısında duran dolabın kapısını açtım. Giyinebileceğim siyah bol paça pantolon, üstüne ise kırmızı yün bir kazak ve bir çift çorap çıkarıp yatağın üstüne koydum. Temiz iç çamaşırlarını da alıp bornoz ile birlikte banyoya doğru ilerledim. Dün uyumak için giyindiğim kıyafetleri kirli sepetine atıp sıcak duşun altına girdim. Sıcak beni her zaman rahatlatmıştı. Soğuk davranışlarım olduğunu söyleyenlere, soğuktan nefret ettiğimi söyleyememiştim hiçbir zaman. Nedense beni anlamakta zorluk çekiyorlardı. Belki de ben kendimi ifade edemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOYU
Teen Fiction"02.11.2020✍ 💉 Ruhun beyaz ölümün, sessiz adımları olsun. Aldığın beyaz zehir, aydınlık dünyana kan gibi damlayacak ve seni karanlıkta bırakacak. Bu bir isyan, bir yok oluş! Bu bir kızın sessiz yakarışları... Cennet'ten kovulduğum gün cehennem'e...