Bölüm 1

608 24 5
                                    

"Lan kızım kalksana! Ne uykuymuş be! Sanırsın kış uykusu!"

Yorganı biraz daha üzerime çekip mırıldandım. Şahsenem'in başımdan gitmesi için her şeyi yapabilirdim. Tabii... telefonumdan kopmak dışında.

"Lan! Hera, öldün mü?" İşte bu her zamanki Şahsenem. Benim deyimimle Şirine. Evet, ona bu adı taktım. Bundan nefret ediyor. Aslında bakarsanız şirineye hiç mi hiç benzemiyor. Wattpad'deki Erkek Fatma gibi...ama onun bir Ediz'i yok. Ya da Francisco gibi meteorların oluşturduğu arkadaş gurubu yok. Ama ben varım. Bir de Anıl.

"Şşş. Kızım uyansana!"

Şirine'yi 4n1k hikayesindeki Yaprak'a da benzetirdim. Ama Şirine'mizi Ali Tekelioğlu gibi seven biri yoktu.

Yorganımın üstümden çekilmesiyle bir küfür savurdum. Küfrederdim. Bazen erkeklerden bile fazla. Ama bir Gökhan değildim. Onun bulduğu küfürler kadar yaratıcı şeyler görmemiştim ben. Sonunda gözlerimi araladığımda Şirine ellerini yukarı doğru kaldırıp dua edermişçesine ağzını oynattı. "Kalk, mal. Okula geç kalacağız." diyip odamdan çıkınca ayaklarımı yataktan aşağıya sallandırıp sabah uyanınca yapılan 'Halı modeli ve oda şekli inceleme' olayını yapıp birkaç dakikada kendime geldim. Uzun, sarı saçlarımı iyice karıştırıp banyoya doğru ilerledim. Sabah hazırlanma itemlerini yapıp formamı üstüme giymeden önce 'Senden nefret ediyorum, gereksiz şey.' bakışı attım.

Ben buydum işte. Her olaya bir hikayeden örnek veren, saçma düşünceriyle boğulan masum kız. Bir Kayla'ydım ben. Ya da bir Nehir veya bir Doğa. Tek fark Meriç'imi beklemiyordum, birine gidip 'Sana aşık olmama izin verir misin? diye sormayacaktım hiçbir zaman. Belli ki beni kaçıracak bir katil de yoktu. Sıradan bir lise 11. sınıf öğrencisiydim. Sınav yaklaştıkça stresim biraz daha artıyordu. Test kitaplarıyla aşk yaşıyordum. Buydum işte ben. Hera Özsoy. Öz babamı hiç tanımadım. Annem onun hakkında 'Hamile bıraktıktan sonra terkeden kötü sevgili' diye bahsetmişti.

Formalarımı giyinip Şirine'nin yanına gittim. O, herzamanki gibi saçını toplamıştı. Benim aksime kahverengi saçları vardı. Güzel kızdı ama resmen bunu saklıyordu.
"Sonunda geldin Hera. İlk günden okula geç kalmak istemezsin değil mi?" diye sordu ayakkabı bağcıklarını bağlarken.
"Abartma Şirine. 3 yıldır gittiğimiz ve bezdiğimiz okuldan bahsediyoruz." diye yakındım.
"Ben, onu öyle özledim ki..." Ah, evet. Şahsenem bir platonikti. Okulun ilk gününden beri ondan hoşlanıyordu. Doğu'dan. Gerçi her kız ondan hoşlanıyordu. Çok çekici ve bi o kadar badboy'du. Bu aşk olayı bana her zaman Büşra Küçük'ün 'Benimle ol diye.' hikayesini hatırlatıyordu.

Ben de ayakkabılarımı giyip kapıyı arkamızdan kilitledim. Şirine'yle yan yana bir süre yürüdükten sonra okula geldik. Okul bahcesinde kızlar birbiriyle sarılıyor, şu meşhur çığlıklarını atıyorlardı. Önüme çıkan Anıl'ı görünce ben de çığlık atıp onun sırtına atladım. "Anıl! Çoook özledimmm!"
Bir an dengesini kaybetse de kollarını bacaklarıma koydu.
"Daha iki gün önce konuştuk, Hera. Ne bu özlem?" diye sorup kıkırdayınca tek elimle kafasına hafifçe vurdum. "Mal mısın yavrum?" diye sorunca sırtında ben, okulda koşmaya başladı. "Aaaaaaa! Lan Anıl! Bıraksana beni! Annneeee!" ben bağırırken Anı'ın biriyle çarpışmasıyla yeri boyladım. "Aaah. Anıl seni öldüreceğim." diye söylenmeye başladım. Anıl, çarptığımız kişiye bakarken Esma gelip elini bana uzattı. "Selam. Kalkmana yardım edeyim." diyerek elini gözümün önünde salladı. Elini tutunca beni yukarıya doğru çekti. Ben ellerimi birbirine sürterken, Esma çarptığımız kişiyi işaret etti.

"Bu çarptığınız seksi çocuksa okula yeni geldi. Adı Aras'mış. "

××Okunursa devam edeceğim... Teşekkürler.

Wattpad DelisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin