Bölüm 9

135 12 15
                                    

"Sen de farketmedin mi? Az dediğin küçük bir kelime. Sadece a ve z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış on binlerce kelime ve yüz binlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son... Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte olmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler.
Sen ve benim gibi..."

"Seni az seviyorum."
"Ben daha az."

Okuduğum kitabı kapatıp dolan gözlerimi dindirmeye çalıştım. Tek kelimeyle mükemmel bir paragraftı. Biri bana seni az seviyorum dese ağzının ortasına çakardım ama bu paragraftan sonra... Aras gelip bana seni az seviyorum, dese onunla evlenirdim. Kesinlikle.

Kitabı masamın üstüne koyup test kitabımı çıkardım. Her zamanki hayatımın yanında büyük bir yeri dolduruyordu bu kitaplar. Size büyük ihtimalle çalışmayan biri gibi gelmiş olabilirim. Ama derslerim iyiydi. Oldukça olmasa da psikoloji bölümüne yetecek kadar iyiydi.
"Hera! Misafirimiz var!" diye bağırdı Şirine. Yataktan miskince kalkıp paytak adımlarla salona indim. Gelen kişilere karşı 'I don't give me fuck' havasında takılmayı planlarken karşıma çıkan Deniz'le gözlerimi pörtlettim.
Deniz, Aras'ın kardeşi. Deniz geldiyse o da gelmiştir... Aferim. Bu halimle çok güzelim(!)
Deniz kollarını bana dolayınca ben de ona sarıldım. Abisi gibi değildi daha cana yakın, daha kibardı.
"Hera, rahatsız ettiğim için özür dilerim. Ama birlikte dışarı çıkarız diye düşünmüştüm." dedi ellerini önünde birleştirip. Bu haliyla küçük çocuklara benziyordu.
O anda arkadan gelen kızgın sesle oraya doğru döndüm. Aras, ellerini deri montunun cebine sokmuş ben belayım bakışları atıyordu. "Deniz. Zorlama şunu. Gelmek istemiyorsa, gelmez." dedi.
Gidip gitmememi düşünmüyordum. Sadece... Kalbimde bir sızı vardı, bana 'şu' sıfatını yakıştırdığı için. Belki de... Adımı unutmuştu.
Stay strong, diye fısıldadı iç sesim. Stay strong.
"Sensin şu! Benim bir adım var, bay küçül dağları ben yarattım!"
Bana sadece gözlerini devirerek karşılık verdi. Ay ama ben onun gözlerini devirme hareketini yalarum.
"Merak etme Deniz," Aras'a bakarak devam ettim. "Seninle gelirim. Ben başkaları gibi; sadece kendini düşünen, ukala, her şeyi bilirim havalarında takılan, küçük dağları değil Everst'i ben yarattım haval-"
"Kes sesini..." diyip yüzünü buruşturdu Aras, "sesin yüzünden bir gün hayattan soğuyacağım"
"O senin güzelliğin" diye saçma bir cevap verdim. Lafın altında kalamazdım. Değil mi? Ben Hera'ydım. O kadar okuduğum hikayelerde nasıl laf dalaşına girdiklerini unutmamam gerekiyordu.
"Hadi o zaman, Hera. Hazırlan da gidelim."
Usayn Bolt'a taş çıkaracak şekilde koşarak odama çıktım. Yatmadan önce duş aldığım için kendime sarılmak istedim. Ama sadece istedim.
Üstüme güneş gözlüklü emoji resimleri olan, göbek hizama gelen tişörtü giyip altıma yüksek bel alt hafif yırtık kot pantılonumu giydim. Saçlarımı açtım ve Allah'a şükrettim, bana böyle saçlar verdiği için.
Hızlıca merdivenlerden aşağı inerken ayağım diğer ayağıma dolaştı. Nasıl oldu bilmiyorum, ama yere hızla çakıldım. Kafamı vurmaktan son anda kurtulup elimle yerden destek aldım.
"Ah... Şahsenem! Bir gelir misin?" Şirine'nin geldiğini yaklaşan ayak seslerinden anlıyordum. Biraz sonra görüşüme giren bir çift atakla sırıtıp başımı yukarıya kaldırdım.
"Ne bu hâl Hera? Şınav mı çekiyorsun yerde?" diyip eliyle beni işaret etti.
"Saçmalamaz mısın Şirine? Düştüm işte. Yardım et bana!"
Şirine elini uzatıp kalkmama yardımcı olurken Deniz ve Aras salondan çıkmıştı.
"Hadi gidelim." dedi Aras. Soğuk tavrına karşı yüzümü buruşturup "Sanki Osman'ız biz. Allah Allah! " diye mırıldandım.

_

"...şunu da al bakıyım..." diyip kollarımdaki kıyafetlere bir yeninisin daha ekledi.
"Ahh." diye inledim. Gerçekten yorulmuştum ve yaklaşık üç saattir alışveriş yapıyorduk.
"Tamam mızıkçı, bitti zaten.... Şimdi..." dedi sondaki 'i' yi uzatarak. "...kabine giriyorsun ve bunları deniyorsun. Ben de sana en yakışanı seçip alıyorum." diye cıvıldadı.
"Deniz?" dedim bıkkınlıkla.
"Hı?" dedi gülümserken.
"Çok önemli bir şey soracağım... Biz bunca şeyi neden aldık?!" diye kaşlarımı çattım.

"Ah, oyunbozan kızımız kendisini gösterdi yine... Belki bir gün ihtiyacın olur diye alıyoruz." dedi bıkkınlıkla.

Yarım saatin sonunda üstümde siyah bir elbiseyle çıktım. Deniz'in karşısına.
"Bak Deniz, eğer bunu da beğenmezsen seni asarım. Keserim. Boğarım..." tam devam edecekken aklıma gelen şeyle piç smile yaptım. "... ya da Meriç'i çağırırım, üzerinde sigara söndürür. Ediz, seni vurur ve Ayaz sana yumruk atar. Kıvanç da... Onun pek umursayacağını sanmıyorum." diyerek omuz silktim.
Deniz'in beni dinlemediği her halinden belliydi. İç sesim beni terk etmiş gibi hissediyordum. Depresyon time.

"Tamam. Bunu alıyoruz! " diye şakıdı Deniz.
Gözlerimi devirdim.

Kabine tekrar giyip üstümü çıkarırken telefonuma gelen wattpad bildirimiyle yerimden sıçradım. Wattpad bildirimi olduğunu biliyordum, çünkü ona özel bildirim sesi çıkıyordu.
Elbiseyi hızla çıkartıp kot pantılonumu giydim. Telefonumu açıp güncellenen hikayeye bakıp bir çığlık kopardım.
Kiraz Mevsimi!
Bir çığlık daha atıp zıplamaya başladığımda kabinin perdesi hızla açıldı ve bir adet meraklı gözlerle bana bakan Aras'la karşılaştım. Gözlerinde biraz da endişe olduğunu görünce liseli aşıklar gibi sırıttım.
Sen zaten liselisin aptal.
İc sesimin mutluluğumu bozmasına izin vermeden Aras'a odaklandım tekrardan.
Aras meraklı gözlerle beni süzerken-
Aman Allah'ım! Üstümda sadece südyen vardı! (Yazar Notu: Bsmsjsjsj sütyen mi südyen mi diye yazıldığını bilmiyorum, kusura bakmayın :D)
Ellerimle üstümü kapatmaya çalışırken telefonum elimden kayıp düştü.
Gözlerimi kocaman açıp düşen telefonuma bakarken her şey ağır çekimde oldu.
Ellerimi vücudumdan çekip telefonumu tumaya çalışırken dengemi kaypedip benden saniyeler önce düşen telefonumun üstüne düştüm. Ve evet. Aras hâlâ tepemde bekliyordu.
"Ah." diyerek inledim. Telefonum düşmüştü benim! Telefonum!
Nefesim hızlanırken gözlerim doldu. Popom da acımıştı baya.
Aras dizlerinin üstünde eğilip yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına attırdı. "İyi misin?" dedi yumuşak ses tonuyla. Cevap veremedim. Veremezdim de. Çok yakınımda olduğu için kokusu burnumu dolduruyor, görüş alanıma giren dudaklarıyla içim titriyordu.
"İyi misin Hera?" diye tekrarladı yeniden.
Kafamk sallamakla yetindim.
"Güzel. Kalk hadi." deyip kollarımdan tutup destek verdi.
Ayağa kalkınca yerdeki telefonumu aldı. "Sen üstünü de giy. Ben telefonunu yaptırırım. Tamam mı?" diye sordu, aynı yumuşak ses tonuyla.
Beyin fonksyonlarımın durduğunj hissediyordum. Kafa salladım tekrardan.
O çıkınca üstümü giyinip ben de çıktım kabinden. Kendimi evlilik teklifi almış kız gibi hissediyordum. Mutluydum, çünkü Aras benimle ilgilenmişti. Mutsuzdum, çünkü Kiraz Mevsimi'nin yeni bölümünü okuyamamıştım.

2 gün sonra.Aras'ın ağzından.

"Sikeyim." dedim tekrardan. "Seni de sikeyim Bora, aşkını da sikeyim, yemeğini sikeyim. Rezervasyonunu da sikeyim. O kızı da si-"
Kendimi o kıza küfretmekten son anda kurtarmıştım. Elimdeki telefonu bi kere daha çevirdim elimin içinde.
"Nerde kaldı be?" dedim sıkıntıyla.
Yarım saattir hanımefendiyi bekliyordum ve müzil kursu on dakikaya başlayacaktı.
"Aras!" ses doğru hızla döndüm ve gözlerimi devirdim. Hera ve yanındaki esmer kız bana doğru geliyorlardı. Adını bilmediğim kız bağırmıştı bana.
Elimdeki telefonu Hera'ya verip yapmacık bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. O gittikten sonra hep yapmacık olmuştu gülümsemelerim.
Kendime müzik kursunda olduğumuzu ve Hera'ya yakın davranmam gerektiğini hatırlatıp derin bir nefes verdim.
Elimi, Hera'nın beline yerleştirdim ve merdivenlerden çıkarken ona destek oldum. Elimin altında taş kesmiş vücudunu hissesiyordum. Hak veriyordum da. Ona müzik kurslarında neden yakın davrandığımı merak ediyor ve garip karşılıyor olmalıydı.

Yakında, diye geçirdim içimden. Yakında öğreneceksin, Hera.

Merhaba! Sınır dolmadan gelen uzun bölüm ^.^
Vote sınırı var. 10 vote 5 yorum yine. Kitabın az vote aldığının farkındayım ama ilerde çok okunacağını umut ediyorum. İnşallah da öyle olur.

Bir şey soracağım ben. TeamBora mı TeamAras mı?
Ben #teamboraşkım. Agagaga.

Not: Hera'nın Deniz'le yaptığı Meriç, Ediz konuşmasındaki Ayaz, Kiraz Mevsimi hikayesinden. Bilmeyenler için söylüyorum, okuyun, çok fazla muhteşem bir hikaye.

Denizimsi de kitap oluyor. Çok mutluyum. Okuduğum en güzel hikayelerden biri ve hak ediyor. Alayına New York'un da hak ettiği gibi.

Neyse, görüşmek üzere.

İnstagram: xsaywhatever

Wattpad DelisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin