• 7 ve son •

248 41 11
                                    


merhabalar, bu hikayedeki size son notum olacak notu şu an okumaktasınız. nasıl bir hisle buraya kadar geldiniz veya okurken nasıl hissediyordunuz, bilemem. ancak kelimelerimi okuduğunuz ve zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. 


-------


Herkese iyi akşamlar. Bu mekanda uzun zamandır çalışmaktayım, çoğunuz bilirsiniz. Bizim mekanın diğer mekanlardan tek farkı, bir aileyiz fakat birbirimizi pek tanımayız. Evet, biz bir aileyiz. Birbirine yabancı. 

25 yaşındayım. Belki birkaçınız biliyordunuz ve 17'den beri bu sahnedeyim. İster severek yapıyor olayım, ihtiyaçtan. Fark etmez. Ben, bunu yapmak zorunda hissettim. Aileme, kendime karşı.

Eğer bir işiniz yoksa para kazanamazsınız. Dolaylı yoldan da aç kalırsınız, açıkta kalırsınız. Ancak gelin görün ki, geliri standartlarının üstünde olan bir ailenin çocuğuydum, hala da öyleyim. Fakat kendi ayaklarımın üstünde durmayı bir şart olarak koydum. Derler ya "babasının oğlu" onu aklım erdiğinden beri duydum. Ben, annemin oğluydum ve oldum olası da duygusaldım.

Bununla hep gurur duydum. Rol olarak modelim olan insana benzetilirdim ve bu beni bir miktar hırslandırdı. Fakat bir konuda annemden farklıydım. Sevgimi dışa vuramazdım. Duygusal bir insanım ve bir o kadar da mantıkçı. Evet, ikisinin bir arada olması tuhaf ve imkansız gibi gözükebilir ama değil.

19 yaşımın bittiği 20'ye bastığım sene, ben, yine bu sahnedeydim. Benim için hazırlanan doğum günü partimden kaçıp buraya sığındım, sizlere geldim. Hatta başıma gelen küçük bi' olayı anlatayım. O gün birine vuruldum. Kıvırcık saçlı bir oğlana.

Çoğunuz bilmezsiniz. Sizler gittikten sonra masaları temizlemelerinde yardım ederim. Bunu kendimi yüceltmek için söylemiyorum. Sadece o gün, vurulduğum birinden olan, bir parçaya sahip oldum. Bunu söylemeye çalışıyorum.

Hiç unutmam bir kağıt buldum, küçük bir şeydi. Güzel bir el yazısıyla şunlar yazılmıştı. 

'Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,

fakat asla ümitsizliği değil...' 

Bir Nâzım şiiriydi. Fakat kimsenin bilmediği bir şey vardı. Ben, Nâzım'ı severdim. Belki o da bilmiyordu ama sevinmiştim.

Anlattıklarımla dakikalarca vaktinizi çaldım, kusura bakmayın. Bu doğum günümün hikayesi farklı olsun istedim. Sizce ve bence. Ne için söylüyorum, bunu bilin istedim. Şarkılar bi' duygu yansıtır. Geçmişten, ölmüşten, hayalden bir izler taşır. Kim olursa olsun bir değeri vardır. Belki bir sevgiliyle dinlenilen son şarkıdır ve belki de ebeveynin sevdiği şarkıdır.

Ne olursa olsun kendimi şanslı hissetmişimdir. İşte, sosyal çevrede ve ailede... Ta ki aşık olana kadar. Aşk, bahtsızlıkmış. Çaresizlik. Bir arayışmış. Sevgilinin kendisini aramakmış.

Bu gece yine 20 yaşıma bastığım gün gibi oldu. Bana sürpriz olarak yapılan organizasyondan kaçarak geldim. Buraya sığındım. Kabul edersen bu gece söyleyeceğim. Eğer geldiysen kendimi şanslı hissedeceğim.

Ben, yıldızlara aşık bir oğlan çocuğuydum. Teleskopum oldu, uzayda bir yıldıza dönüştüm. İlgimi çekti diye astrolojiye ilgi duydum. Büyüdükçe uzaya merakım çoğaldı. Yapamazsın demediler ama zorlanırsın dediler, uzay mühendisliği okudum.

AİLE - TAEGYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin