Kara kedi

6 1 21
                                    

Bir anda olduğum yerde irkildim. Omuzuma elini koyanın kim olduğunu görmek için kafamı arkaya çevirdim. Gülümseyen gözler ile bana bakan, üzerine koyu turuncu püsküllü kalın bir hırkası olan o kadar yaşlı olmamasına rağmen bembeyaz olmuş yarım yamalak topuz yapmış saçları ve masmavi gözleri ile bana bakan bir teyzedi. Şaşırdığımı ve korktuğumu anlamış olmalı ki ortamı yumuşatmak için kahkaha atarak;

-Korkma tatlım. Öyle dalmışsın ki bastığım yaprakların çıtır çıtır sesini bile duymadın.

Masmavi gözlerinin içine iyice odaklanmıştım. Sesimi düzelttim. Elimi başıma koyarak;

-A.. Şey evet öyle oturuyordum. Dalmışım herhalde. Kalkacaktım zaten.

Sol tarafımda duran sırt çantasına baktım. İçinden çıkardığım bir kaç kitabı hızla çantamın içine koydum. Arkamda dikkatlice beni izleyen teyze koluma bir iki kere vurarak;

-Yana kay bakayım. Ben de biraz oturayım. Sohbet etmek ister misin?

Biraz tedirgin olmuştum açıkçası. Ne zararı olabilirdi ki ?

-Tabi buyurun oturun.

Sırt çantamı kucağıma alıp hızla sola doğru kaydım. Sonra kafamı sağ tarafa çevrirek;

-Tabi. Sohbet edebiliriz.

Dediğimden memnun olan kadın. Yanıma oturdu. Kocaman kalın turuncu püsküllü hırkasının cebini karıştırdı. Birkaç gereksiz kağıtları eline alıp inceleyip diğer cebine koydu. Daha sonra cebinden paketi açılmış yarım bisküvi paketini çıkarıp bana uzattı.

-Al. Belli ki açsın. Ölü balık gibi bakıyorsun.

İç sesim;

Ağladığım için olabilir mi acaba ? Aslında pek de tok sayılmazdım.

Elimi uzattığı bisküviye uzattım. Bir tane aldığım bisküviyi kedi gibi yiyordum. Bir yanda da kadını inceliyordum.

-Burası çok güzel değil mi ? İnsana huzur veriyor. Burayı pek bilen yoktur aslında. Genelde şans eseri bulanlar gelir ve bulduktan sonrada her başları sıkışınca buraya gelirler. Ama ben hep burdayım. Burası benim evim.

Dedi. Ellerini iki yana açarak.

Demek burada kalıyordu. Etrafı biraz incelerken ileride kocaman bir karton, kartonun üzerinde de yağmurdan korunmak için çatı tarzı eski solmuş mavi renkte bir şey vardı ve üzerinde birkaç battaniye ve içine kıvrılmış yatan kedi vardı. Karşısında da kocaman bir çöp konteyneri ve içinde ağzına kadar neredeyse dolu kağıt parçaları vardı.

Elim ile orayı işaret ederek;

-Eviniz burası mı?

Gülümseyerek gözlerimin içine bakıyordu. Ne kadar da güzel gözleri vardı öyle ki. Fakat göz altı torbaları,göz altı morlukları ve düşük yorgun göz kapakları ile aslında ne kadar da zor günler geçirdiğini anlatıyordu aslında. Gözler her şeyi ele veriyordu.

-Evet güzel kızım. Orası benim evim,yuvam ve her şeyim. İki tane de çocuğum var. Gel hadi göstereyim sana.

Ayağa kalktı. Kambur vücudunu taşımakta zorlanıyor gibi yavaş yavaş yürüyordu. Birlikte kedilerin yanına gittik. Biri sapsarı fakat tozdan ve kirden grileşmiş bir kedi. Diğeri de simsiyah tüyleri olan kediydi.

-Ne kadar da zıtlar değil mi?

Dedi masmavi gözleri ve ince dudağı ile bana gülümseyerek.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 06, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KARALAMA DEFTERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin