''Keşke hiç gitmesen.'' dedi Maya. Ağlamamak için kendini çok zor tutuyordu.
''Merak etme güzelim, arada bir sizi görmeye geleceğim.'' dedi abisi Mert ve eğilip sımsıkı sarıldı. Birkaç saniye o şekilde kaldıktan sonra Maya'nın yanında duran küçük kardeşine doğru gülümsedi ve yanağından makas aldı. ''Tek başınıza nasıl idare edeceksiniz acaba..''
''Babam var.'' dedi Maya mırıldanarak. Mert iç çekti, ''Babam var mı yok mu belli değil ki kızım. Baksana, adam çalışmaktan beni yolculamaya bile gelemedi.'' dedi üzgün bir şekilde. Her ne kadar belli edip ortamı daha fazla germek istemese de bu konu onu cidden üzüyordu.
''Olsun.'' dedi Maya küçük kardeşine bakarak. ''Biz hallederiz her şeyi, senin aklın kalmasın.''
''Yok ben buna bir çözüm bulacağım, aklım kalır yoksa sizde.'' dedi abisi, ''Her neyse, ben gideyim artık. Uçak kalkmak üzere.''
Son bir kez hepsi sarıldı, ama bu sefer gözyaşlarını tutamamışlardı. En sonunda Maya sıkıca küçük kardeşinin elini tuttu ve abisinin bavuluyla beraber gitmesine izin verdi.
***
Mert üniversite için şehir değiştireli bir buçuk hafta olmuştu. Daha okul başlamamıştı, yaz tatilindelerdi ama orada kalacağı yere yerleşmek için bir ay erken gitmişti. Şimdiden kardeşlerini ve babasını özlemişti.
İstanbul'dan İzmir'e, en yakın arkadaşı, Kerem'in yanına gelmişti. Kerem'in burada ailesinin onun için aldığı ufak ama güzel bir yerde bulunan bir evi vardı. Mert'e üniversite için buraya geldiğinde yanında kalabileceğini söylemişti ve Mert her ne kadar mahçup hissetse de kabul etmişti.
''Nerede kaldı bu Toprak olum ya?'' dedi Kerem saatine bakarak. Toprak, Mert ve Kerem küçüklüklerinden beri en yakın arkadaşlardı. Bu yaşa gelene kadar hep beraber kalmışlardı.
Aslında birbirlerine çok benzemezlerdi. Toprak'ın maddi durumu diğer ikisine kıyasla çok daha iyiydi. Çok küçüklerken Mert'in annesi temizlik için Toprak'ların evine giderdi. Mert'i evde tek bırakamadığından onu da yanında götürürdü, Toprak ile de bu sayede tanışmıştı. Kerem ise mahalleden arkadaşıydı.
''Gelir şimdi.'' dedi Mert ve arkasına yaslandı. Toprak onları görmek için İzmir'e gelmişti, bir saat öncesine kadar Mertlerin evine varmış olması gerekiyordu ama her zamanki gibi yine geç kalmıştı.
En sonunda zil çalınca Kerem ayaklandı ve kapıyı açtı. Kapıda Toprak'ı görünce Mert de ayaklandı ve Toprak'ı karşıladı. ''Gelmeseydin kanka.''
''Yurt dışında kala kala Türkçeyi unutmuşum adama yolu tarif edemedim anasını satayım.'' dedi Toprak diğerleriyle beraber salona doğru ilerlerken. Kerem güldü, ''Havalara bak.''
Hep beraber salondaki koltuklara yerleştiler. ''Bir şey ister misiniz?'' dedi Kerem ikisine bakarak. Mert de ayaklandı, ''Ben getireyim, otur sen.''
''Yok lan otur, evi falan da sen temizliyorsun zaten habire. Bunu ben yapayım bari.'' dedi Mert'i geri oturtarak.
''Siz iyice evli çiftlere dönmüşsünüz.'' dedi Toprak ve kafasındaki güneş gözlüğünü çıkartıp eliyle siyah dalgalı saçlarını düzeltti. Kerem kıkırdadı, ''Cips falan koyuyorum.'' İkisi de kafasıyla Kerem'i onaylayınca Kerem salondan çıkıp mutfağa doğru ilerledi.
''Ee, neler yaptın, alışabildin mi buraya?'' dedi Toprak Mert'e bakarak. Mert iç çekti ve gülümsedi, ''Alışabildiğim kadar işte, sen ne yapacaksın? Son seneni İstanbul'da mı okuyacaksın?''Aynı yaştalardı ama Toprak bir sene hazırlık okumuştu bu yüzden bu sene lise sonu bitirecekti.
''Evet.'' dedi Toprak. ''Son iki senemi yurt dışında okuduktan sonra buraya ayak uydurmak biraz zor gelecek gibi.''
''Hangi okula gideceğine karar verdin mi?''
''Evet.'' dedi Toprak. ''Yani, babam karar verdi. Vega Kolejine gideceğim, İstanbulun en prestijli okuluymuş falan filan..'' dedi umursamaz bir tavırla. Bu zamana kadar zaten babası ne istediyse onu yapmıştı, bu konuyu da direkt ona bıraktığı için çok ilgilenmemişti.
''Vega mı?'' dedi Mert. ''Ben de oradan mezunum oğlum, nasıl unuttun?''
''Cidden mi?'' dedi Toprak şaşırarak, ''Aklımdan çıkmış.''
''Maya'yı hatırlıyor musun? Kız kardeşim.'' dedi Mert ve devam etti, ''O da hala o okulda okuyor, tam burslu tabii ki. Bu sene lise ikiye geçecek, geçen sene ben de o okulda olduğumdan habire yanında olabiliyordum ama şimdi üniversiteye geçtiğim için yalnız kaldı.''
''Lise ikideyse on altı yaşında olması gerekiyor, değil mi?'' dedi Toprak ve omuz silkti, ''On altı yaşındaki kız kendi çaresine bakabilir bence. Meraklanma.''
''Öyle tabii de..'' dedi Mert ve mutsuz bir şekilde iç çekti. ''Maya ortaokuldan beri arkadaş yapmakta zorlanan bir kız. Liseye geçince değişir sandım ama geçen sene de kendine arkadaş edinemedi. Hatta üstüne zorbalık bile gördü, ben olmasaydım çok daha kötüsünü yaparlardı. Liseliler baya acımasız oluyor, biliyorsun.''
Toprak yavaşça kafasını onaylar anlamda salladı. ''Kardeşine göz kulak çıkmamı istiyorsan sorun yok, bana bırak.'' dedi rahat bir şekilde.
''Yok be kanka, sen son sınıfa geçeceksin. Lise ikide olan bir kızla seni meşgul etmek istemiyorum. Hem birbirinizi hiç sevmiyorsunuz zaten, farkındayım.'' dedi Mert hafifçe gülümseyerek. ''Sadece normal olarak aklım kalıyor. Zaten babamın işinden dolayı eve uğradığı da yok, Mete ile baş başa kaldı kız.''
''Mert,'' dedi Toprak ve Mert'in yanına oturdu. ''Küçüklüğümden beri başımı her türlü belaya soktum ve hepsinden kurtulmama yardımcı olan sendin. Eğer sen olmasaydın babam çoktan beni öldürmüştü.'' Mert bu dediğine gülümseyince o da hafifçe gülümsedi ve devam etti. ''Kardeşine sahip çıkmak benim için bir yük olmaz. Her ne kadar kardeşinle birbirimizden nefret etsek de senin kardeşin benim de kardeşim, unutma.''
''Uyuz ve ukala herifin tekisin ama iyi ki varsın lan.'' İkisi de Mert'in bu dediğine hafifçe kıkırdadı. Toprak Mert'in sırtını sıvazladı ve gülümsedi.
''Ben burada olduğum sürece kendini strese sokma, ne yapmam gerekiyorsa yaparım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
la faveur
Romancekendimden bile koruyamazken başkalarından nasıl koruyabilirim ki seni?