Maya küçük kardeşi Mete'nin okuluna varınca bir kenara geçip çıkışın önünde kardeşinin çıkmasını bekledi. Çıkış saatinden biraz erken varmıştı, o yüzden biraz beklemesi gerekecekti.
Mete okuldan çıkana kadar kafasındaki düşüncelerle baş başa kaldı. Abisi neden Toprak'ı onu koruması için görevlendirmişti ki? Ayrıca abisi de Maya'nın Toprak'tan ne kadar haz almadığını bilirdi. Toprak'ın evlerine geleceği her gün bir şekilde kendisini dışarı atardı, tahammül edemediği türden bir insandı. Hiçbir şeyi ciddiye almazdı ve herkesle şaka adı altında dalga geçerdi. Her zaman her konuda da kendisinin en iyisi olduğunu düşünürdü.
Okuldan gelen çocuk seslerini duyunca düşüncelerinden kurtuldu ve kapıya doğru döndü. Merdivenlerden aşağı inen bir sürü çocuk arasından Mete'yi aradı. En sonunda kardeşinin bir eliyle kafasını tutarak aşağı doğru indiğini gördü. El sallayıp onu görmesini sağladı, kardeşi yanına doğru geldi.
Maya hafifçe eğilip Mete ile aynı hizaya geldi ve kardeşinin kızgın suratına doğru baktı. ''Bir şey mi oldu?''
''Evet oldu!'' dedi Mete sinirle. ''Sınıftaki malın teki ayakkabılarımın çok çirkin olduğunu söyleyip kafama kalem kutu fırlattı.''
''Hangi mal yaptı bunu?'' dedi Maya sinirle. Mete etrafına bakındı ve parmağıyla saçını at kuyruğu yapmış sarışın kızı gösterdi. ''O mal yaptı.''
''Mal dediğin kişi bir kız mı?'' dedi Maya Mete'ye bakarak. Mete omuz silkti, ''Kızlar mal olamaz diye bir kural mı var? Eğer varsa da bu mal o kuralı bozdu bile.'' dedi öfkeyle kıza doğru bakarak. Maya iç çekti ve kardeşinin elinden tutup kızın yanına doğru ilerledi.
''Merhaba tatlı şey.'' dedi Maya gülümseyerek ve yine eğilip kızla aynı hizaya geldi. Kız kafasını Maya'ya doğru çevirdi ve baştan aşağı Maya'yı inceledi. ''Merhaba çirkin kız.''
Maya'nın yüzündeki gülümseme bir anda silindi ve kaşlarını çattı, ''Efendim?''
''Alara!'' Hepsi kafasını kıza doğru ilerleyen sarışın çocuğa doğru çevirdi. Çocuk yanlarına varınca nefes alışverişini düzene sokmaya çalıştı. ''Kusura bakma abicim, geç kaldım biraz.'' dedi ve Alara'nın elinden tuttu. Mayaları fark edince gözünü onlara doğru çevirdi, ''Merhaba?''
Maya eğildiği yerden ayaklandı ve üzerini silkeleyip yine kardeşinin elini tuttu. ''Merhaba. Kardeşin bugün benim kardeşime ayakkabıları çirkin diye kalem kutusu fırlatmış ve canını acıtmış. Ayrıca az önce bana çirkin olduğumu söyledi.''
''Alara?'' dedi çocuk şaşkınlıkla kardeşine bakarak. Kız bir anda yüzüne sevecen bir ifade yerleştirdi ve masum şekilde abisine doğru baktı. ''Ben bir şey yapmadım abicim. İlk o bana laf attı, benim de kalem kutum elimden kaydı.''
''Elinden nasıl kayabilir be! Beynim parçalara ayrılıyordu az kalsın yalancı!'' diye bağırdı Mete. Maya kardeşini yanına doğru çekti ve susturdu. ''Bir daha böyle bir şey yaşanmasın lütfen, olur mu? Ayrıca tanımadığın insanlara da çirkin demesen daha iyi.'' dedi Maya Alara'ya bakarak. Hala olabildiğince nazik davranmaya çalışıyordu.
''Kusura bakmayın lütfen.'' dedi abisi Maya ile Mete'ye bakarak. ''Eminim bilerek yapılmış bir şey değildir.'' dedi çocuk. Maya kafasını onaylar anlamda salladı.
''Atlas.'' dedi çocuk elini Maya'ya uzatarak. Ne gerek var şimdi tanışmaya diye düşünse de uzattığı eli sıktı. ''Maya.''
''Memnun oldum.'' dedi Atlas. Maya'nın elini bırakmadığında en sonunda Maya elini çekti. ''Her neyse, iyi akşamlar.'' Mete'nin elinden tuttu ve eve doğru ilerlemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
la faveur
Romancekendimden bile koruyamazken başkalarından nasıl koruyabilirim ki seni?