4.Bölüm:YALANLAR ve YARALAYANLAR

358 29 5
                                    


Gece havanın serinliğinden dolayı aldığım hırkaya daha da sarılarak Mahir'in peşinden arabaya yürüdüm.

Doğum günü bittikten sonra etrafı toplamış, annemlere Selvi'de kalacağımı ve beni Mahir'in bırakacağını söyleyerek haber vermiştim. O evden döndükten sonra Selvi'lere gidecektim.

Arabanın yanına gelip arkasını döndüğünde soğuktan üşüyen bedenimi fark edip bir an bile tereddüt etmeden beni kolları arasına alıp çenesini başıma yerleştirdi.

Yaz ayında olduğumuzdan belki de hava o kadar serin değildi ama gerginlikten tüm vücudum tir tir titriyordu.

"Mihri'm , eğer gitmek istemiyorsan zorunda değilsin. Kendini zorlama, başka bir zamana da erteleyebiliriz."

Geriye doğru bir adım atarak hareketimden dolayı önüme düşen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp, gözlerine odaklandım.

"Mahir, ben şu son iki üç günde kaçmaktan yorulduğumu fark ettim. Ben her şeyden yoruldum. Bırak, yüzleşelim. Bitsin artık. Hayatıma devam edemiyorum böyle, olmuyor."

Sanki ne kadar kötü olduğumu, halimi, yaralarımı, kırgınlıklarımı şimdi görüyormuşçasına gözleri doldu, omuzları çöktü.

"Tamam." diye kabullenmişlikle fısıldadıktan sonra daha gür bir sesle devam etti "Tamam. Sen nasıl istiyorsan, nasıl iyi olacaksan öyle olsun."

Arkamdan dolanarak kapımı açtı, binmemi bekledi. Kapıyı kapatmadan önce duraksayarak son kez konuştu.

"Ben; senin kırıklarını, sende açtığım yaraları iyileştirmeden ölmeyeceğime yeminler ettim Mihri. İstersen kov, sen iyi olmadan ben gidemem. Ama sana söz senin yaraların iyileşince gitmemi istersen gideceğim."

...

Karşımda duran apartman bir gecede tüm hayatımı baştan sona değiştiren apartmandı ve ben dört senedir bu apartmana ayak basmamıştım.

İnsan korkularıyla yüzleştikçe bu korkuların yersiz olduğunu anlıyordu. Bugün ben de bu eve olan korkumun yersiz olduğunu kendime kanıtlamak istiyordum.

Emniyet kemerimi çıkartıp çantamı omzuma takarak arabadan inip apartmanın önünde Mahir'i beklemeye başladım.

Bu apartmanda Mahir beni o kadar çok yaralamıştı ki. Şimdi... Diyorum kendime. Şimdi, şu an, burada, bu adamla ne yapıyorsun sen?

Bu kadar mı gurursuzsun diyorum bazenleri hatta. Ama yüzleşme isteğinden, kırılıp saçılan parçalarımı birleştiremesem de etraftan toplayıp avucumda tutma isteğinden vazgeçemiyordum.

Daire 10'un balkonuna gözüm takılıp gitmişken belimde hafif bir temas hissedince irkilerek arkamı döndüm.

"Korkma yavrum, benim." dedi karşımdaki adam. Bana sevgi sözcükleriyle seslenecek kadar yakınken ben niye ona bir o kadar uzak hissediyordum? Aramıza ördüğüm bir duvar vardı ve Mahir son bir haftadır her gün o duvara bir tuğla koyuyordu kendi elleriyle. Her kullandığı sözcük midemi bulandırmaktan öteye gidemiyordu.

"Mahir, lütfen bana böyle seslenme. Gerçekten daha kötü hissediyorum kendimi. Lütfen!"

Gözlerime bakarken afalladı, bana yaptıklarından nefret etti. Çünkü eski Mihri sevgi sözcüklerini sever, 'Benim ismim Mihri'yse n'olmuş? Sevgi sözcükleriyle seslenemez misiniz?' derdi.

"Ona da tamam Mihri. Sen neyi nasıl istersen." gözlerindeki öfke bana değil, kendineydi. Gözlerimi ona değdirmeden apartmana yürüdüm.

Asansöre biniyorduk ama adımlarım geri geri gidiyordu. 5. Kata bastığında, o günkü heyecanla Mahir'e sarılarak 5. Katı tuşlayan sonra da dönüp dönüp öpen Mihri'yi hatırladım. Heyecan duygum bile beni terk etmişti. Dört senede insan ne kadar değişebilirdi ki? Şimdi ise asansörün iki farklı köşesinde yukarı çıkmayı bekliyorduk.

MİHRİMAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin