591 Kelime.
İyi Okumalar...
Seth hiç yorulmamışçasına kahkahalar atarken Rüzgar titreyen koluyla asasını bile zor tutabiliyordu. Ellerindeki değneklerin uçlarını birbirine kenetleyen enerji tıpkı iki mıknatıs gibiydi. Güçlü olan enerji diğerini geri geri itiyordu. Rüzgar git gide kendi tarafına yaklaşan çatırtıdan ve üzerine atlamaya başlayan ufak közlerden karşısındaki adamı zar zor seçebiliyordu. Şimşeğin kendisininkini tamamen delip geçerek asasının ucuna ulaşması her şeyi bitirirdi. Lanet olsun ki bu türde bir enerji huzmesi nesneyi parçalara bile ayırabilirdi.
Seth'in asasının ucundan çıkan mavi enerji her geçen saniye Rüzgar'ın asasına santim santim yaklaşıyordu. O kadar yaklaşmıştı ki iki şimşeğin birleştikleri yerlerden etrafa sıçrayan közler genç cadının cüppesine ve pantolonuna inip, kumaş üzerinde küçük, duman tüten delikler bırakıyordu. Mesafe artık iki buçuk metreye indiğinde ve Kara Cadı, Seth'in asasından çıkan şimşeğin sıcaklığını yüzünde hissedebilir raddeye geldiğinde aklına gelen ilk şeyi yapıp, asalarının arasındaki enerji bağından faydalanarak kendisininkinin ucunu sertçe sağa doğru savurdu. Karşısındaki boynuzlu cadının yolladığı şimşekte o tarafa dönünce büyük bir çatırtıyla koridorun sonundaki odanın kapısına çarpıp ahşabı parçalara ayırdı. Bu, Rüzgar'a diğer hamlesi için yeterli zamanı tanımıştı. Hiç beklemeden asasının ucunu yere çevirip, nesneyi tüm hızıyla ayaklarının altındaki zemine indirdi.
Seth böyle bir hamle beklemiyordu. Doğrusu afallamıştı afallamasına ama etkilenmişti de. Son anda kendini geri çekip Rüzgar ile aralarında oluşan yarığa bir göz attıktan sonra yüksek sesli bir kahkahayla bunu dile de getirdi.
"Bravo." Asasını koltuk altına sıkıştırmış, bir yandan alkış tutarken bir yandan da konuşuyordu. "Beni şaşırttın. İşte şimdi adının hakkını veriyorsun."
Seth'in gülüşü Kara Cadı'nın üzerine doğrulttuğu asasının ucundan fırlattığı portakal büyüklüğündeki alev topuyla silindi. Adam kolunun altına tıkıştırdığı asasına uzanamadan kırmızı küre göğsünün tam ortasına inip onu önünde durduğu odanın içine yuvarlamıştı.
Hamlesinin işe yaradığını gördüğünde Rüzgar hiç vakit kaybetmeden hızla arkasına dönüp, en yakın odadan içeri daldı ve kapıyı arkasından kilitledi. Şimdilik güvendeydi. Nefes nefese, bitkinlikten dolayı titreyen dizlerinin üzerine çöküp soluklandı. Evet, şimdilik güvendeydi. Ama hala bu hanın içerisindeydi. Bir plana ihtiyacı vardı. Geri dönüp merdivenlerden inmesi olasılık dışıydı. Seth-
Aklına gelen düşünceyle titreyen eliyle kavradığı asasını sağ tarafındaki gardıroba çevirdi. Nesne bir iki sallantıdan sonra yerinden kayıp, odanın kapısının önüne sürüklenmişti. Kapıyı güvenceye aldığından emin olduğunda Rüzgar sırtını soğuk duvara dayayıp terle yüzüne yapışmış saçlarını geri taradı. Sabaha kadar dayanabilirse belki bir şansı olurdu. Genelde enerjisini Ay'dan çekerdi. Zira Ay'ın yaydığı enerji Güneş'inkinden nispeten daha zayıf olsa bile rafine edilmiş bir haldeydi. Güneşten enerji çekmekse bir o kadar zahmetliydi. Bu tıpkı ağzını koca bir şelalenin altına dayayıp su içmekle bardaktan içmenin arasındaki farka benzer bir şeydi. Yine de bu hiç yoktan iyiydi. Dövüşe devam etmek istiyorsa, kaynağı fark etmeksizin bir yerlerden enerji çekmek zorundaydı. Özellikle biraz önceki dövüş onu aşırı yormuştu ve gözlerini bile zor açık tutabiliyordu.
"Etsi tene'aku hun ullagu serpentum, "
Rüzgar kulağına dolan soğuk sesle aniden yerinde diklendi. Bu dil...
"Etsi tene'aku hun ullagu ofis, Ye wosseri serpentum, Ye wosseri ofis,"
Seth'in tıpkı bir şiirmiş gibi okuduğu sözler kalbinin atışlarını hızlandırırken Kara Cadı, kendisinin bile korktuğu o kara dilde söylenen cümleleri dinledi.
"Ye wosseri Ananta Shesha, Lucifer. Etsi tene'aku hun ullagu ofis, Etsi tene'aku hun ullagu Apophis"
Verbis Diablo... İblis'in dili. Azathoth'un dili!
Çok geçmeden ahşap üzerinde sürünmeye benzer sesler kulaklarına gelmeye başlamışlardı. Bu sesler her yerden geliyordu. Tavandan, zeminden, sağdan ve soldan. Sanki karanlıkta göremediği her yer bu seslerle kaynıyordu. Titreyen uzuvlarına aldırmadan asasından destek alarak yerinde doğrulup, her an meydana çıkacak olan yaratıkları beklemeye koyuldu. Terlemesi artmış, başı feci bir sancıyla kavrulmaya başlamıştı. Ama hala içinde savaş vardı. Pes etmek onun hayatta hiç sahip olmadığı bir lükstü.
》》》
*Seth'in konuştuğu dili tanıyanınız var mı? Incognito'nun son bölümünde Elena da yılanları çağırmak için bu cümleleri kullanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA CADI (BxB)
FantasyÇoğunluk tarafından Kara Cadı olarak da bilinen, köylülerin korktuğu, İmparator Thorn'un kellesini kilolarca altınla ödüllendirdiği Korniard Oğlu Rüzgar Meptis'te kalan son cadı meclisinin en genç üyesidir. Hayatta her şeyin zor kullanarak elde edil...