Yerde yatan genç cadının dudakları aniden çıkan kargaşanın sebebini öğrenmek için bir omzunun üzerine abanıp, başını geri çevirdiğinde gördüğü yüzle beraber şaşkınlıkla aralanmışlardı.
"Amelia?" (Amelia, Rüzgar'ın ilk bölümlerde evine gelmiş olan cadı)
Parçalara ayrılmış camın önünde dikilen uzun boylu, kısa saçları yüzünü çevreleyen orta yaşlı kadın ona kısa bir bakış atmasının ardından arkasındaki bir figüre hitaben konuştu.
"Onu buradan çıkar," Ardından çoktan iki ayağının üzerine kalkmış, asası hazırda bekleyen boynuzlu cadıya dönüp cümlesini bitirdi. "bununla ben ilgilenirim!"
Rüzgar aniden koltuk altlarından kavrandığında yönünü bu sefer telaşla kendini tutan figüre çevirdi. Karşılaştığı, sarı buklelerin perdelediği mavi gözler onun için ikinci bir sürprizdi.
"Hadi."
Gözlerini, kendini sanki hiç ağırlığı yokmuş gibi yerinden kaldırıp kucağına alan adamınkilerden alamıyordu. Ağzını açıp bir şeyler söylemek istediğinde içinde bulunduğu duygu karmaşasından dolayı ne diyeceğini bile bilemediğinden geri kapadı.
Rory kapıya doğru geniş adımlarla yürürken kucağındaki beden gözlerini kapayıp, başını omzuna yaslamıştı. Şovalye biraz önce kurtardığı cadının yüzüne kısa bir bakış attı. Buraya gelirken kendini en kötüsü için hazırlamıştı. Kollarındaki beden bitkindi evet. Ama tanrıya şükür hala hayattaydı.
Arkalarından gelen, enerji dalgalarının sebep olduğu yüksek çatırtılar eşliğinde kapının önüne vardıkları sırada Rory yönünü sertçe değiştirip sağa sapınca Rüzgar gözlerini geri açıp etrafa bakındı. Odadaki koca bir gardırop ve yatak biraz önce açık duran kapının önünü kapatıyorlardı.
Rory sert bir hareketle arkasına dönünce Rüzgar da artık neler olduğunu görebilir olmuştu. Amelia görünürde yoktu. Seth ise yüzünde sinsi bir sırıtışla kendilerini süzüyordu.
"Benim olanı bana ver!"
Dudaklarını yalayarak söylediği bu cümle Rüzgar'ın kanını dondurmuştu. Bununla taşı mı yoksa kendini mi kast ettiği hakkında bir fikri yoktu. Zaten iki ihtimal de kendisi için aşırı kötü sonuçlar doğururdu.
Rory tutuşunu sıkılaştırdığında göz ucuyla ona bir bakış attı. Öfkeyle parlayan gözleri boynuzlu cadıya kilitlenmişlerdi.
"Son şansın!"
Rory yine bir şey söylememiş, yalnızca kollarında Rüzgar ile yere çömelmişti. Bunu gören Seth tıpkı bir yılan gibi tıslamasının ardından asasını kendilerine doğrultup, kan kırmızısı renginde bir büyüyü kendilerine doğru fırlattı.
Genç cadı yalnızca gözlerini kapayabilmişti. Ancak beklediği, büyünün temasıyla gelecek olan acıyı hiç hissetmediğinde gözlerini geri açınca Rory'nin önlerinde tuttuğu kılıcı ancak fark edebilmişti. İmparator Şovalyeleri'nin kılıçları... İmparator'un cadıları öldürebilmeleri için şovalyelerini tılsımlanmış nesnelerle donattığı zaten bilinen bir gerçekti. Ancak Seth'inki gibi güçlü bir cadının sihrine bile direnecek güçte bir tılsımın varlığı onun için büyük bir şok olmuştu.
Boynuzlu cadı kahkzhalarla gülerken kendilerine doğru akın eden büyü Rory'yi geri gitmeye zorlamaya başlamıştı bile. Bu, içi biraz da olsun rahatlamış olan genç cadının kalbini yeniden endişeyle doldurmuştu.
"Beni almasına izin verme. Lütfen!"
Kendini tutan adama dönüp yalvarır tonda konuştuğunda Rory gözlerini onunkilere kilitlemişti. Bakışı öyle tuhaftı ki ne hissediyor anlamak imkansızdı.
"Hayır!"
Dudakları birden aralanıp sert ve kendinden emin bir sesle konuştuğunda bu Rüzgar'a yeni bir umut vermişti. Gözlerini şovalyeden ayırıp, on metre ötesinde yerde yatan asasına odaklandı. Her ne kadar güçsüzlükten bayılacak gibi olsa da böyle felçli bir kadın gibi yatıp kurtarılmayı bekleyemezdi.
Elini uzatıp nesneyi kendine doğru çağırdı, fakat asa yerinden oynar oynamaz kendi tarafına değil, cama doğru havalanmıştı.
"İkinci raund!"
Amelia elindeki iki asayı da Seth'e çevirip, o bir şey yapmaya fırsat bulamadan güçlü bir enerji dalgasıyla adamı gardrobun içine fırlattı.
"Onu al ve çık."
Rory'e bakmadan söylediği bu cümleyle şövalye kılıcını kınına sokup cama doğru fırladı. Bu esnada Amelia elindeki asalarla tavana nişan almıştı. Rüzgar kadının amacını anladığında yüzüne yerleşen memnun bir gülümsemeyle nihayet gözlerini kapatıp, başının kendini kucağında taşıyan şövalyenin omzuna düşmesine izin verdi. Amelia tavanı Seth'in başına yıkacaktı. Bunun onu öldürmeyeceği barizdi. Zira kendisi adamı kalbinden bıçaklamış ve hiçbir sonuç alamamıştı. Ama en azından biliyordu ki koca taşların altında ezilmek onun canını baya yakacaktı!
Eee nasıl beğeniyor musunuz birsey yazin🤣🤣
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA CADI (BxB)
FantasyÇoğunluk tarafından Kara Cadı olarak da bilinen, köylülerin korktuğu, İmparator Thorn'un kellesini kilolarca altınla ödüllendirdiği Korniard Oğlu Rüzgar Meptis'te kalan son cadı meclisinin en genç üyesidir. Hayatta her şeyin zor kullanarak elde edil...