İyi okumalar...
*
"Benimle gelecek ve peşinde olduğum adamı bulmama yardım edeceksin!"
Rory genç cadının öfke dolu gözlerine bakıp başını iki yana salladı.
"Psikopat bir katile yardım edeceğime-"
Yüzüne yediği bot topuğuyla cümlesi yarıda kesildi. Ağzındaki kanı önündeki cadının ayağının dibine tükürüp sıktığı dişlerinin arasından konuştu. "Eğer sırf panzehir için seninle iş birliği yapacağımı düşünüyorsan cevabımı zaten biliyorsundur!"
Rüzgar asasını sertçe adamın başına indirdi. Bir insan sırf sapık imparatoruna ihanet etmemiş olmak için kendi hayatından nasıl vazgeçebilirdi? Önündeki sandalyede oturan iri cüsseli adama acıma ve tiksinti karışımı bir bakış attı. Aptallığın bu kadarı da olmazdı!
Gözlerini kendini izleyen gri gözlere çevirip genç adamın kimliğini biraz önce kulübeden ayrılmış olan Amelia'dan gizleyip hayatını kurtararak acaba gerçekten de iyi bir şey mi yapmış olduğunu merak etti. Önündeki bu çamura bulanmış kütüğün ahmak olduğunu biliyordu evet, ancak bu kadar aptal olmasını da beklemiyordu.
"Küçükken şövalyecilik oynadığım çocuğu özledim."
Rüzgar, Rory'nin sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı. Bu ne kadar da saçma bir cümleydi böyle. Adamın çocuksu saflığı- Dur bir dakika! Genç cadı aniden aklına gelen bir fikirle sandalyede oturan adamın önünde yere diz çöküp, iri ellerinden birini kendi ufak ellerinin içine alarak gülümseyip mırıldandı.
"Ben de. Kim bilir belki senin yardımınla o eski masum çocuk geri gelebilir bile."
Rory burnundan gülüp elini sertçe geri çekti. Rüzgar'ın oyununa kanmadığı belliydi. Bu Genç cadıyı daha da sinirlendirmiş olacak ki asasını bu sefer adamın kasığına indirdi.
Sandalyeye bağlı adam acı içinde iki büklüm olduğunda cadı kulağına eğilip fısıldadı.
"İmparatoruna bir köpek gibi sadıksın. Fakat şunu düşün bakalım, onun en iyi adamı Rory ölünce onu Kara Cadı'dan kim koruyabilecek?"
Rory başını kaldırıp iri gözlerini tekrar Rüzgar'ınkilere dikti. Kara Cadı'nın İmparatoru öldürmek istediğini bilmeyen yoktu. Fakat İmparator'u koruyan yüzlerce adamı yok muydu zaten?
Kara Cadı adamın düşüncelerini okumuş gibi başını iki yana sallayıp gülümsedi. "Salak olabilirsin, ama İmparator'un şövalyeleri arasında en gözü açık olanı da sensin."
Adamı nihayet zayıf bir noktasından vurduğunu anladığında kucağına oturup işaret parmağıyla burnuna hafifçe vurdu. "Benimle gelmeyi kabul ettiğine göre seni üzerindeki şu paçavralardan kurtarıp yolculuk için hazırlayalım ne dersin?"
Yenilgiyi kabul etmiş genç şövalye karşı çıkmayınca cadı yüzünde memnun bir ifadeyle oturduğu yerden kalkıp asasının ufak bir hareketiyle adamı bağlarından kurtardı. Ardından arkasındaki gardırobu işaret edip konuştu.
"Hazırlanmak için on dakikan var."
Rory derince bir soluk alıp dişlerinin arasından vererek homurdandı.
"Panzehiri vermeyi unuttun."
Bunu üzerine Rüzgar parmağını ağzına sokup ısırdıktan sonra adama ağzını açmasını söyleyip, akan bir damla kanı dilinin üzerine damlattı. Bu zehri üç yıl önce esir aldığı birkaç köylü üzerinde deney yaparken icat etmiş, ondan sonra kendi üzerinde yaptığı, dört ay süren denemelerden sonra panzehiri mükemmelleştirmişti. Zehrin yayılmasını durdurmak bir hayli zordu. Zira İmparator Thorn'un baş büyücüsü bile Rüzgar içkisine birkaç damla damlattıktan sonra neredeyse nalları dikiyordu. Zehrin yayılımını durdurmanın en kolay yolu onu hazırlayan kişinin kendi rızasıyla vereceği bir kadeh kanıydı. Fakat Rüzgar hepsini bir anda verecek kadar ahmak olmadığından adama ufak dozlarda verip kendine bağlamayı uygun görmüştü.
Diline değen damla boğazından akar akmaz kendini daha iyi hissetmeye başlayan genç şövalye nihayet kendinde ayağa kalkacak gücü bulabildiğinde Rüzgar çoktan yolculukta ihtiyaç duyacakları şeyleri toplamış, sabırsız bakışlarla onu süzüyordu.
"Üzerimi sen bakarken değişemem!"
Rüzgar kendine söylenen cümlenin mantıksızlık ve çocuksuluğuna şaşırmış olsa da ağzını açmayıp hazırlamış olduğu iki çantayı kapıp, yolculuk pelerinini de üzerine geçirerek kulübeden çıktı. Siyah peleriniyle yüzü ve saçları çamurdan arınmış Quinn de ona katıldığında genç cadı asasına doğru üç kısa ıslık çaldı. Adam ne olacağını beklerken sağ taraflarındaki ağaçların arasından iri, siyah bir at fırladı. Hayvanın uzun yeleleri ıslanmış, kaslı boynuna yapışmıştı. Kürküyle uyumlu kuzgun siyahı gözleri kendini izleyen ikilinin üzerindeydi.
Rüzgar yanındaki adamı dürtüp transından uyandırdıktan sonra arkalarındaki kulübenin duvarına asılı eğeri gösterip deli gibi yağan yağmurun altında sesini duyurmak için bağırdı.
"Eğeri tak hadi! İstikamet Kızıl Balçık!"
...
Ee hikayenin gidişatını beğeniyor musunuz bakalım? Sizi sıkmaya mı başladı yoksa?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA CADI (BxB)
FantasyÇoğunluk tarafından Kara Cadı olarak da bilinen, köylülerin korktuğu, İmparator Thorn'un kellesini kilolarca altınla ödüllendirdiği Korniard Oğlu Rüzgar Meptis'te kalan son cadı meclisinin en genç üyesidir. Hayatta her şeyin zor kullanarak elde edil...