2

2.2K 269 324
                                    

(Medyayı dinlemeden geçmeyin plss)

Kapıya Geçirilen Tırnaklar

|2.Bölüm|

Üzgündüm.

Bıkkındım.

Ve mutluydum.

Yirmi üçüncü yaş günüme haftalar kalmışken ailemle birlikte yaşadığım evimden ayrılıyordum. Nedeni belirsiz yalnız yaşamak daha cazip gelmişti. 23 yaşına girecek bir birey olarak ailemle aynı evde yaşıyor olmam zaten ironikti. Yani bence. Çoğu arkadaşım kendi evlerine çıkmışken ailemle yaşıyor ne derlerse onu yapıyordum. Sanki hâlâ çocukmuşum gibi yaptıklarıma karışıyor, kararlarıma saygı duymuyorlardı. Ayrı eve çıkma olayı ise içimdeki sesi dinleyerek karar verdiğim bir olaydı. Ailem buna fazlaca karşı çıkmış eğer bu evden gidersem bir daha beni eve almayacaklarını söylemişlerdi.

Umrumdamıydı?

Hayır.

Ailemle hiç bir zaman anlaşabilen bir çocuk olmamıştım. Beni kendi istedikleri gibi yönetiyor kararları kendileri veriyorlardı, taki bu zamana kadar. Ayrı eve çıkmak istediğimde aramızda geçen kavga sonucu evi terk etmiş eşyalarımı alarak en yakın arkadaşım Jimin'e bir süreliğine yerleşmiştim. Jimin ne kadar hep onunla kalmamı istiyor olsada ben kendi evime çıkmak istiyordum.

Evi bulmuştum.

İki katlı eşyalı tatlı bir evdi, tek sorun fazla tozlu ve pis olmasıydı. Ailemle geçen kavgadan sonra kendi maaşımla alabildiğim bu ev için mutluydum.

Bir yazardım.

Kitaplarımı konu alan doğa üstü olaylar, ya da vampirler, cadılar. Kısacası fantastik kurgular yazardım. Bu konular gerçekten ilgimi çok çekerlerdi. Araştırmayı ve yazmayı seviyordum. Kitaplarım çoğunlukla tutmuş yazarlığım basit bir yazar olmaktan çıkmıştı. Yazmak ve hâyâl dünyamda gerçekleşen olayları konu almak benim için vazgeçilmez olmuş aklımda geçenler ve rüyalarıma giren kâbuslarım ise saçma ama bana ilhâm kaynağı olmuştu.

Şimdi ise yeni evimin önünde elimde bir bavulla dikiliyor yüzümdeki hafif tebessümle yeni evimi izliyordum. Eve girip bir sürü yapmam gereken varken kapı dışında evi izlemem içimdeki sesin 'sonunda kendi evimdeyim' diye mutlulukla çığırmasını sağlıyordu. Evimin önündeki yarı solmuş çiçekler ve bozulmuş çitler ne kadar kötü dursada marifetli ellerimle bunu güzelleştireceğimi düşünüyordum. Derin nefes alarak yüzümdeki gülümsemeyi büyütmüş eve yavaşça elimdeki valizle ilerlemeye başlamıştım.

Ciddi ciddi kendi evim vardı artık.

Kalbim heyecanla çarpıyor, aklım ise yeni bir evimin olmasını kalbim hızlı atışlarla karşılıyor diye kalbime sövüyordu. Evimin kapısına vardığımda elimdeki anahtarla kapıyı açmış evin içine ilk adımı mı atarak bavulumu kapının kenarına koymuştum. Arabamda duran koliler ise bir an önce eve girmeyi bekliyordu.

Ama önce tozlu evi temizlemeliydim.

Eve girdiğim anda boğazıma kaçan toz taneleri ile öksürmeye başlamış ellerimi burnuma kapatarak en yakın cama adımlamıştım. "İnsan önceden bir hava aldırır." İsyanıma engel olamazken emlakçıya içimden küfürlerimi ediyor bir elim burnumdayken diğer elimle camı açıyordum. Camı açtıktan sonra kısık gözlerimle evi süzmüş temizleme için gerekli malzemeleri almak için banyoya adımlamıştım.

Monster Under The Bed † taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin