Oy sınırı: 29
Temaslar ve Gerçekler
|7.Bölüm|
Yatağında titriyordu.
Sargılı kolu sızlıyor, bileğindeki iz yanıyordu. Karanlık odada ki tek ışık masasının yanındaki gece lambası iken, açık kapı karanlığa bakıyor, ayağa kalkarak kapıyı bile kapatmaya korkarken gözleri karanlığın içine bakıyordu. Kucağında ise ne olur olmaza karşı aldığı telefon vardı. Koridordan gelen sesler yataktaki bedenin kulaklarına dolarken, odasından koridora bakan açık kapının ardı simsiyah iken hiç bir ışık aydınlatmıyordu karanlığı. Evinde sesler yükseliyordu, bir şeyler düşüyor, adım sesleri duyuluyordu. Ama Jimin yatakta korkuyla titriyor boğazına kadar çektiği battaniyesi ile karanlığa bakıyordu. Sargılı olan kolu cayır cayır yanarken bazen ufak ufak sızlanıyor, dudakları arasından çıkan her seste kendini susturmak için dudaklarını birbirine bastırıyordu.
Gözleri karanlığa dalmışken yanında
komidinin üstündeki lamba yanıp sönmeye başlamış, gözleri hemen yanındaki lambaya dönmüştü. Dudakları titrerken yanıp sönen lamba tamamen kapanmış, yataktaki bedenin dudakları titremeye başlamıştı. "Hayır hayır, ne olur açıl, çok karanlık." Fısıldayarak konuştuğunda sağlam olan eliyle lambaya uzanmış, tuşuna basarak açmaya çalışmıştı. Açılmayan lamba ile gözleri dolarken karanlıktan yükselen ses ile birlikte gözleri korkuyla tekrar karanlık koridora döndü. Adım sesleri duydu, sert adım sesleri. Düşen eşyalar daha sert düştü. Ardından ise bütün sesler kesildi. Gözleri daha fazla doldu, bedeni zangır zangır titremeye başladı.Sadece titreyen nefes seslerinin duyulduğu odada, korkuyla atan kalbiyle birlikte yatağında oturuyordu. Eli örtüsüne sımsıkı sarılmışken aniden üstünden yavaşça çekilmeye başlayan örtüyle birlikte gözlerinden korkuyla bir yaş aktı. Yanaklarından süzülerek kolundaki sargıya düştü. Parmakları örtüyü bırakmış iken, örtü kayarak şort giydiği için çıplak bacaklarına sürtünerek açık bıraktı.
Hemen bacaklarını korkuyla kendine çeken beden sargılı olmayan kolunu bacaklarına sardı. Titreyen nefesleri, tekleyen kalbi ile gözleri sürtünerek yere düşen çarşaftaydı. Titreyen dudaklarını birbirine bastırdığında, dudaklarına karışan göz yaşı tuzlu bir tadı hissetmesini sağlamış, göz yaşlarıyla nemlenmiş dudakları titremeye devam etmişti. Örtü tamamen yeri bulduğunda yataktaki beden geriye giderek sağlam olan elini yanında ki lambayı açmak için kullanmış, açılmayan lamba ile devamlı tuşu açıp kapatıyor ama lamba yinede açılmıyordu.
Ardından bir ses duydu.
Bir kıkırtı.
Bir gülüş.
Bu sefer daha çok korktu yataktaki beden. İnce ses kime aitti bilmiyordu. Evine hırsız girmiş olabilir miydi? Aklı almıyor neler oluyordu anlamıyordu. Titreyen göz bebekleri ile karanlığa bakarken, odasını sadece ay ışığı aydınlatıyor, yinede hiç bir şey görmüyordu. Adım sesleri duyuldu bu sefer, ellerinden destek alarak kendini yatak başlığa doğru çektiğinde tam odasının kapısında bir sima belirdi.
Kırmızı parlak gözler.
Dudakları arasından ufak bir çığlık kaçtığında elleri hızla yanındaki lambanın tuşuna gitti. Sertçe açıp kapatıyor yanması için uğraşıyordu. Gözleri önündeki simadan ayrılmıyor karanlıkta gördüğü kadar karşısında olan yüzün insan olmadığı belliydi. Belkide deliriyordu. Gördüğü kırmızı gözler, kısık bir şekilde kendi gözlerine bakıyordu. Nefesini tutarak titreyen elleri ile hâlâ lambayı açmayı uğraşırken karşısında ki bedenin kafası yana doğru düştü ve tekrar bir kıkırdama duydu. Bu onu daha çok korkuturken sargılı kolunu iki bacağı arasına aldı. Eli hâlâ sertçe düğmeye bastığında gözleri biran olsun karşısında ki bedenden ayrılmıyordu. Dolu gözleri bulanık görüyor iken, korkuyla titreyen bedeni yatağıda titreyecek kadar çoğalmış, korku bedenini esir almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monster Under The Bed † taekook
Mystery / ThrillerYatağının altında bir canavar vardı. Her gece onu korkutan, rüyalarına girerek onu kurtarmasını söyleyen. "Ben korkunun prensiyim, farklı bir boyutun farklı bir dünyanın Tanrısıyım. Ben senin kâbusun'um." Sesi kısık bir tonda olsa bile küçük çocuk...