0.3🌼

165 15 2
                                    

Sesler duymaya başladım. Sanki beni teğet geçen kurşun sesleri. Ama nereden geliyordu bu?

Gözlerimi ağır ağır açınca, geçici olarak kalacağım (!) odamdaydım. Yerimden doğrulup etrafa bakınmaya başladım. Uyuya mı kalmıştım? Hava hâlâ aydınlanmamıştı. Ben ne olduğunu anlamadan odanın penceresi aniden patladı. Korkudan çığlık atmam bir olmuştu. Hemen yatağın, pencereye bakmayan tarafına geçip saklandım. Elim ayağım titriyordu. Kalp ritmim çıldırmış durumdaydı.

Bir kaç dakika sonra odaya ateş açmaya başlamışlardı. Yatağın köşesine daha çok sinmiştim. Vazonun gözümün önünde parçalanması ve benim sesleri duymamak için kulaklarımı kapatmam bir olmuştu. Korkuyor muydum? Evet! Hem de fazlasıyla.

Silah sesleri daha da çok şiddetlenmeye başlamıştı. Derin ve hızlı nefes alıyordum. Birinin kolumdan tutmasıyla korkuyla oraya yöneldim. Bu Umut'tu.

Kendini bana siper ederek odadan çıkmaya başladık. Korkudan elim hâlâ kulaklarımı kapatıyordu. Odadan çıkmayı başarınca, evin alt katına doğru ilerlemeye başlamıştık. Bir alt kata inince önümüzde silahı bize doğrultmuş bir adam dikilmişti. Korkum kat be kat artmıştı. Adam tetiğe basacağı sırada Umut onu vurmuştu.

Şok üstüne şok yaşıyordum. Silahlı saldırının ortasında kaldığımız yetmiyormuş gibi bir de gözümün önünde adam öldü. Umut beni sarmalayarak, dikkatlice ilerlemeye devam ettik. Evin arka kısmında birkaç adamla dışarıya çıkmıştık. Hızla bir arabaya binip oradan uzaklaşmıştık. Elim ayağım hâlâ titriyordu. Kendime gelmem zaman alacaktı. Umut sol tarafımda oturuyordu,

-Anlaşamadığımız bir ortağımız. Ve Allah kahretmesin ki bunun hesabını çok ağır verecek.

Oldukça sinirliydi. Ve bu beni korkutmadı da değil.

-Nefes al.

Ne? Söylediği şeyi anlamadığımı belirterek başımı sallayınca, sıkıntılı bir nefes alarak,

-Nefes al Helin. Çatışmada ölmedin, şimdi ölmek mi istiyorsun?

Söylediği zamana kadar nefes almayı unutmuştum. Evet bunu yapabilmiştim. Bir insan nasıl nefes almayı unutur diye dalga geçerdim. Al sana Helin.

Korkudan gözlerim dolmuştu. Şu an nereye gidiyorduk? Ne için gidiyorduk? Benim burada ne işim vardı? Ailem ve Lila nasıllardı? Belirsizlikleri düşündükçe ağlama hissi daha ağır basıyordu. Yumruğumu iyice sıkmıştım, Umut,

-Yapma.

Dediğinde yine 'Ne diyorsun lan sen?' der gibi bakınca, yumruk yaptığım ellerimi açarak,

-Kendine zarar veriyorsun.

Demişti. Sinirle,

-Bana sen zarar veriyorsun Umut. Belirsizlikler içindeyim. Dış dünyayla tamamen bağlantım koptu. Ailem nerede? nasıl? bilmiyorum!! Lila'm nasıl onu da bilmiyorum! Az önce ölümden döndük evet bu senin için normal bir şey olabilir ama bana göre bu bir felaketti!! Okulunu okuyan geleceği için çalışan bir öğrenciydim iki gün önce. Ama şu an geldiğim hale bak!

Ağlayarak bunları söylüyordum. Ne zaman ağlasam nefes alış verişimin ritmi bozulurdu. Ve şu an olduğu gibi.

Umut telaşla omuzlarımı tutup beni hafif dürtmeye başladı,

-Tamam sakin ol, Helin sakin ol. Geçti.

Bu daha çok sinirlenmeme neden olmuştu,

-Geçmeyecek. Ben burada olduğum sürece bu böyle olacak. Ve benim sonum tımarhane.

O an ne mi olmuştu? Bana sarılmıştı. Evet Umut bana sarılmıştı. Hem de sıkıca. Seni bırakmayacağım der gibi. Ama ben bunu istemiyordum. Ondan kurtulmak istiyordum, eski hayatıma geri dönmek istiyordum. Bu düşünceler göz yaşlarımı daha çok şiddetlendiriyordu.

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Burnumun gıdıklanmasıyla hapşırma hissi ağır basmaya başlamıştı. Ne oluyor? Gözlerimi açtığım gibi hapşırmam bir olmuştu. Yerimden doğrulup etrafıma bakınmaya başladım. Burası da neresiydi?

Kucağımda hareketlilik hissedince, bunun Lila'mın olduğunu gördüm. Tabi sevinçle sağlam bir çığlık atmıştım. Dikkatlice onu kucağıma alıp öpmeye başla. İki gün geçmesine rağmen çok özlemiştim onu.

-Sen buraya nasıl geldin bakayım?

Lila'yla konuşurken kapının açılmasıyla sırıtarak oraya yönelmiştim. Gelen kişiyle yüzüm düşmüştü Umut'tu,

-Sen mi Lila'yı getirdin?

-Dün iki günde fazlasıyla yıprandığını gördüm. Ve ayrıca aşısı da yapıldı.

-Beni daha fazla yıpratmak istemiyorsan bırak beni. Ben buraya ait değilim.

-Bilmediğin şeyler ver Helin burada kalman senin güvenliğin için.

Dediği şeyle kaşlarım çatılmıştı.

-Ne demek istiyorsun?

Derin bir nefes alıp,

-Sadece burada olma nedeninin, yanlış bir kargodan ibaret olmadığını bil yeter. Evet başta öyleydi ama artık işin rengi değişti.

Şaşkınlıkla,

-Beni korkutuyorsun. Açık konuşsan.

-Şu an olmaz Helin. Şu an olmaz.

Dedikten sonra gitmişti. Bu da neydi şimdi?

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Beraber kahvaltı etmiş, şu an Lila ile birlikte bahçede çimlerin üzerinde oturmuş, oyun oynuyorduk. Şu an nerede olduğumuzu bile bilmiyordum.

Burası resmen malikane gibi bir yerdi. Devasa büyüktü.

Biz oynadıktan birkaç dakika sonra malikanenin(!) kapısı ağır ağır açılmaya başlamıştı. Kapı tam açıldıktan sonra, siyah ve oldukça lüks range rover içeriye giriş yapmıştı. Kapı ile aramızda oldukça bir mesafe vardı ama buradan her şey çok net gözüküyordu. Araban ise oldukça şık ve dört dörtlük fiziğe sahip, kırmızı elbiseli, siyah stilettolu bir kadın inmişti. Şöyle kendime baktığımda hayaller hayatlar olurduk kadınla yan yana gelseydik.

Bir dakika bu kadın neden buradaydı ki? Umut'un sevgilisi miydi? Aman canım beni ilgilendirmiyor sonuçta. Ama benim bu merakım oraya gitmemi söylüyordu. Ben ne yaptım? Tabi ki de merakıma yenik düştüm. Lila'yı uygun bir yere yerleştirip, dışarıdaki adamların gözüne batmadan eve doğru yürümeye başladım. Eve girip Umut'un odasının bulunduğu kapıya yöneldim. Kapının önüne gelince kalbim deli gibi atmaya başlamıştı.

Kapıya kulak vermeye başladım. Kadın,

-Seni çok özledim sevgilim.

What dedin gülüm! 'Sevgilim(!)' mi? Ne yere bakan yürek yakanmışsın be Umut. Umut sanki iç sesimi duymuş gibi,

-Sevgilim mi?

Demişti. Devam edip,

-Üzgünüm ama senden daha önemli işlerim var.

Dedikten sonra ben ne oldu demeden kapı açılmıştı. Ve yakalanmıştım. Kadından gözümü almamıştım. Bana tek kaşı havada bakıyordu. Evet kalbim deli gibi çarpıyordu. Suçumu kabul etmiş gibi iki elimi birleştirmiştim. Konuşmam gerekiyordu,

-Ben... şey.

Aferin sana Helin. 'Ben... şey.' demek mi? Ciddi olamazsın! Umut,

-Hayatım geldin mi bende seni bekliyordum.

Demişti. Kaşlarım çatılmıştı. Bu ne diyordu?

YANLIŞ KARGOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin