6

118 17 9
                                    



minho'nun soobin'in dudağını patlattığı günün ardından,gece rahat bir uyku çekmiştim.

bugün okul çıkışı minho ile dışarı çıkacaktık.
nereye gideceğimiz hakkında bir bilgim olmasa da minho ile olacağım için pek umurumda değildi.

hazırlanıp evden çıktıktan sonra 3 hafta önce beni beklediği yerde tekrar beklediğini gördüm.

uzaktan ona el sallayıp yanına doğru ilerledim.

beni gördüğünde gülümsemesi büyümüştü.
"günaydın sevgilim." dedi. bana sevgilim dedi...
"günaydınnn!" ah jisung biraz daha samimi ol!

motora bindiğimizde her zamanki gibi kaskımı kendisi taktı. ama bu sefer farklı bir şey yaptı.

duraksayıp yüzüme baktıktan sonra,
"çok güzelsin." diyip dudağıma minik bir öpücük kondurdu.

o an elleri ellerimde olmasa büyük ihtimalle geri geri düşecektim. ani hareketi yüzünden fena afalladım.

ellerimi beline sarıp,başımı omuzuna yasladıktan sonra yolu izlemeye başladım.

gözlerim yolu izliyor ama zihnim onu düşünüyordu. onunla olacak olan günleri.
büyük ihtimalle 3 kedimiz olur,evimizin bir kış bahçesi veya direkt bir bahçesi olurdu falan...

sonunda geldiğimizde kaskımı çıkarırken minho ellerimi tuttu ve kendisi çıkardı.

okula gireceğimiz zaman elimi tutması beni şaşırttı. açıkçaşı ondan böyle bir hamleyi beklemiyordum.

sınıfın kapısına ulaştığımızda voleybol koçu minho'yu çağırdı.

"sen sınıfa git ben geleceğim."
"tamam bekliyorum."

1 ders olmasına rağmen minho hala gelmemişti. endişelenmeye başlamıştım. yerimden kalkıp onu arayacakken elinde tostla sınıfa girdi.

"her neredeydin?"
"maçlar hakkında konuşmamız gerekti. sen yorulma diye de gelirken sana tost aldım."
"teşekkür ederim,ben zaten alacaktım."
"işte o yüzden yorulma diye."
"teşekkür ederim,sevgilim..."

minho suratıma bakıp sırıtmıştı.

"sevgilim mi dedin sen bana?"
"duydun işte."
"ahhahahaha çok tatlısın jisung."

iyice kızardığım için kafamı pencereye doğru çevirdim.

artık en arkada pencere tarafında oturuyorduk.
bu yüzden minho beni utandırdığında dışarıyı izleyeceğim bahanesi çok iyi oluyordu.

son ders de bittikten sonra minho ile dışarı çıkacak olmamız aklıma geldi.

bu sefer arabayla gideceğimizi söylediğinde şaşırmıştım. çünkü minho daima motorunu kullanırdı.

fazla sorgulamadan arabaya binip kemerimi taktım. onun da takmasını istediğimi belirtircesine baktım. taktıktan sonra yanağına öpücük kondurup önüme döndüm.

minik bir tabiat parkına gelmiştik. her şey çok tatlıydı. minho bana dönüp,
"küçükken piknikleri çok severdin." dedi.
"evet öyleydi. artık öyle değil ama."  gözleri büyüdü.

"neden? beğenmedin mi?"
"hayır. artık senli piknikleri daha çok seviyorum da ondan."

gülümseyerek arabanın bagajından çıkardığı örtüyü göletin yanındaki masaya serdi. sepeti çıkarıp içinden yiyecek ve içecekleri çıkardı.

"tanrım minho,pizzadan başka bir şey yemez misin sen?"

"eğer istersen seni yiyebilirim." diyip çapkınca gülümsedi.

"olur,şu an mı?" TANRIM HAN JİSUNG NE DİYORSUN?!

"jisung... şaşırdım." diyip gülümsedi...

utanmıştım.

pizzamız bittikten sonra cheescake'i yedik.

"çok lezizmiş,nereden aldın?"

"kendim yaptım." ağzımdaki kolayı püskürmekten son anda kurtardım...

"minnie,ne ara böyle şeyler yapmayı öğrendin?"

"minnie mi?"

ona eskiden minnie derdim...

"evet." diyip gülümsedim.

yanaklarımı öpüp,

"öğrendim işte sungie." dedi.

bana sungie derdi...

dönüş yolunda sağda bir araba vardı. kaza yapmış gibi duruyorlardı. yardım ederiz düşüncesi ile merakla yanlarına ilerledik.

2 genç görünce hemen koşup iyi olup olmadıklarını sorduk.

minho gerekli birimlere haber verdikten ve çocuklar iyi olduklarını söyledikten sonra araçı çekmeye gelmişlerdi.

biz de cocukları eve bırakacaktık.

yolda tanıştığımız çocukların bizler gibi 18 yaşında olduğunu öğrendik.

isimleri chan ve felix'di. korkmuş görünüyorlardı.

aslında iyi çocuklara benziyorlardı,yol boyu konuştuk. ikisi 2 yıldır sevgiliymiş. aslında çok tatlılardı.

verdikleri adrese ulaştıktan sonra çocuklara herhangi bir sorunda ulaşmaları için numaralarımızı vermiştik.

ardından minho beni eve bırakıp evine doğru yola çıktı. beni öpmeyi unutmamıştı.

uyumadan önce ona mesaj atmak istedim.

ben

bugün için teşekkür ederim. çok güzeldi. seni seviyorum,iyi geceler minnie!❤️

minnie

ben de seni seviyorum,sana hep mutlu günler  yaşatacağım sevgilim. iyi geceler 🤍

bayağıdır bölüm yazmıyordum aaaaaa ciglik
ben normalde ingilizce klavye kullandigim icin fici yazarken cok zorlaniyorum😭😭 umarim
seversinizzzz

sizce diger bolum kaos olsa nasil olur🤪🤪

boy story/ minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin