4. BÖLÜM

45 7 0
                                    

Heyecanla bir dahaki bölümü bekleyin lütfen. Az kaldı asıl hikayeye. Çok az kaldı (:


-Rosemary-

Gün ışığı gözlerimi acıtmıştı. Gözlerimi açmam gerekiyordu. Ama o kadar güzel bir şeydi ki uyku keşke sonsuz bir uykuya yatabilseydim. Halimden memnun olmadığımı belli edercesine homurdanıp diğer tarafa döndüm. Ama yattığım yer yatak olamazdı. Kafamı ışık olmayan bi yere doğru çevirdim olduğum yerde doğruldum ve nerde olduğuma baktım. Tek kaşım kalkmıştı. Bulunduğum konum yani bulunduğumuz konum o kadar komikti ki. Abimin kucağında uyumuştum.

Sonra aklıma dün gece yaşadıklarım geldi. Hemen abimin kucağından kalktım ve koşar adımlarla kapıya ulaştım titrek ellerle kapıyı açtım lavaboya girdiğimde gözlerimi ayaklarından korkarak kaldırdım. Gözlerim ve saçlarım normaldi. Sonra akşamki halimi hayal ettim ve etmemle saçlarım ve gözlerim yine renkten renge girmeye başlamıştı. Lavabonun başlığına son anda tutundum. Gözlerimi ovuşturdum ama nafile görüntü değişmiyordu. Korkunçtu..

Içeriden bana sesleniyordu abim. Kafamı iki yana salladım. Ve görüntümün değiştiğini hayal ettim.. olmuştu?? Ah akıl sağığımdan süphelenmeye başladım.
Zorla arkamı döndüm ve bir anda karşımda abimi görünce çığlık attım. Abim hemen elini ağzıma dayadı. "Hey benim sakin ol!" "Hemen niye çığlık atıyorsun başka kim gelebilir senin yanına?? " ah gözlerimi devirdim. Ne saçmalıyordu bu böyle?? Gülerek elini ittirdim hatta sırıtıyordum. "Canım karşımda bir an senin gibi bir varlığı görünce (!) ne yapacağımı bilemedim işte ne yaparsın? "dedim omuz silkerek. Bana gerçekten mi der gibi bakıyordu. Kapıya dayadığı elinin altından geçtim. Ve odadan çıktım. Seke seke aşağıya inmeye başladım. Annem ve babam kahvaltıyı hazırlamış oturma odasında oturuyorlardı. Masa çok cazip görünsede annem ve babamın yanına gittim. Kaşlarımcatıldı abim ne zaman gelmişti ondan önce odadan çıkmıştım. Bana sırıttı ve "sen masayla bakışırken yanından geçtim hatta sana da seslendim ama masaya bakmakla o kadar meşguldün ki beni duymadın bile "
Dil çıkardım ona ve babamı kocaman yanağından öpüp annemin yanına oturdum o da bana sıkıca sarıldı. Herkes bana bakıyordu. Rahatsız olmuştum bundan "Neden bana bakıyorsunuz? "
Babam "tatlım dün olanları hatırlıyor musun? " evet gayet iyi hatırlıyorum hemde, tam ağzımı açmıştım cevap verecektim ki annem konuşmaya başladı "tatlım seni korkutmak istemiyorum ama bak sen çok güçlüsün ve... ıı.. " yardım ister gibi yan gözle babama baktı. Babam da diğer yanıma oturdu ve ellerimi ellerinin içine aldı.
"Tatlım annenin dediği gibi çok güçlüsün ve.. senin bu gücünün aynısı sadace bir kişide vardı ve o kişide yıllardır kayıp. Yani güçlerin onun gibi mi emin değiliz ama dün akşam gördüğümüz kadarıyla öyle. "
Anlamıyorummmm???
Ben etrafa saf saf bakarken abim "yani diyorlar ki prenses gibi dört elemente hükmediyorsun hatta buna dün akşam sen de şahit oldun saçların ve gözlerin dört farklı elementin rengini aldı. Gri olan hava elenti, mavi olan suydu , kahverengi toprak ve deee.. ım kırmızı?? Anne bizim ateş elementine sahip bir akrabamız var mı?? " annemle babam birbirleriyle bakışıyorlardı. Onlarda bir şey bilmiyorlardı. "Hayır yani evet büyük büyük büyük babamın elementi buydu belkide o yüzden sende de var ama anlamadığım şey neden dört elemente de sahipsin? "dedi annem. Evet bunu siz de bilmiyorsanız ben nereden bilebilirdim ki? Annem de söylediği şeyin aptalca olduğunu fark etti ve bıkkınlık la tuttuğu nefesi geri verdi. Birşey vardı ve kimse bu durumdan memnun değildi. O da benim dört elemente sahip olmadı ve bir diğeri de??

"Bücür benimle akademiye geliyorsun. " bunu söyleyen abimdi. Bir dakika bir dakika akademi derken "akademi? " dedim anlamadığımı bağa baya belli ederek "evet akademi abin yıllardır akademiye gidiyo ve sende onunla gidiyorsun. Madem elementin ah elementlerin ortaya çıktı senin de ayit olduğun yer orası. " baba? Abim akademiye mi gidiyordu yıllardır. "Vay canına bu gerçekten yeni bir şey " dedim. Ah oturduğum yer batmaya başlamıştı. Ayağa kalkıp abimin yanına geçtim ve ellerimi yumruk yapıp havaya kaldırdım ve tamamiyle dalga geçmek amaçlı "oww benimde elementim hatta elementlerim var ne muhteşem "ağzımdan küçümseyici bir hıh sesi çıktı.
"Peki madem bu güçler bende ve prenses de var. Prenses nerede? Neden kayıp?? "
"...."
"Pekâlâ bir diğer soru o zaman benim neden onun gibi güçlerim var veyada okula gittiğimde hangi elementim için gidicem? "
"..."
"E cevap verin artık "
"Bak tatlım biz bunu araştıracağız ve o zamana kadar sende akademiye gideceksin, tabiikide sadece bir elementini kullanacaksın ve bundan kimsenin haberi olmayacak. Anlaştık mı? "Annemin gözlerinin içine baktım ve "Anlaştık. "
"Evvet hangi elementini kullanmak istersin? "
"A aslına bakarsan ateş elementini çoktan elemiş sayılırız çünkü tatlım onu kullanmak gerçekten zor o yüzden geriye kalan üç elementten birini seçmelisin"
Hmm demek karar bana kalmıştı.
"Hava elementini seçiyorum. "
"Neee!! " dedi abim "off ya ne haliniz varsa görün 1!! "
Hah kızmışmış. Nasılsa özür dilemek için geri dönecekti. Ve bende kabul edecektim. Başka ne yapabilirdim ki.
Bıkkınlık la nefesimi dışarı verdim ve merdivenlerden koşar adım çıkan abimin peşinden gitmeye karar verdim.
Ayağa kalkıp elimle merdivenleri işaret ettim Annemde gozlerini kapatıp açtı bu evet demek oluyordu.

Ayaklarımı sürüye sürüye yukarı kata çıktım. Koridorun sonundan sola döndüm. Abimle odalarımız karşılıklıydı ve evin en ücra köşesindeydi. Abimin odasına doğru döndüm. Derin bir nefes alıp verdim. Tam kapıyı tıklatacaktım ki içeriden
"Seni hissediyorum bücür gel içeri "
Tek kaşım havaya kalkmıştı. Gerçekten de mi? Bu demek oluyordu ki daha önceden de benim nerede olduğumu hissetmişti. Yok artık!!

Yavaşça kapıyı araladım. Kafamı kapı aralığına soktum başta. Kitaplığının başında durmuş raflara göz gezdiriyordu. Öylesine mi bakıyordu yoksa birşey mi arıyordu anlamamıştım.
"Neden içeri girmiyorsun yoksa benden mi korkuyorsun? " bana bunu pis bir sırıtışla söylemişti. Gözlerimi devirdim ve kapıyı ardına kadar ittirdim. Hızla içeri girip kapıyı da ardımdan kapadım. Arkamı abimi görmek için döndüğümde abimin bana doğru yaklaştığını gördüm beni kolumdan çektip yatağına oturttu.

"Aşağıda söylediklerimi ciddiye almadın diğmi yani biliyorsun sende öyle aptalca tepkiler verebiliyorum. Beni herkesten iyi tanıyorsun. Öyle bi anda hava elementini kullanacağını söyleyince kızdım biliyorsun bu element bana büyüklerimizden kaldı ve bana verildi.. yani verilmişti ve sende onu seçtiğini söyleyince.. " kafasını tembelce yanlara doğru salladı ne zaman bir şeyi anlatmaya çalışsa ve anlatamasa böyle yapardı. Güldüm

O da benim güldüğümü gorunce gülümsedi hatta sırıttı. Ve beni kendine çekip sıkı sıkıya sarıldı bende ona karşılık verdim.

"Toprak elementini seçseydim bir savaşçı gibi yetişmem ve birçok eğitime girmem gerekecekti suyu seçseydim suyla ilgili kötü anılarım var hatırlarsan yani cesaret edemedim. O yüzden ateşte elendiğine göre geriye hava kalıyordu ve emin ol sana kırılmadım hatta dediklerini doğru düzgün dinlemedim bile. Ve merak edersin belki diye söylüyorum bunları bana annem anlattı yani herşeyi öğrendiğimde. "Ben de sırıttım omzunda yatarken.
"Hadi ya " dedi o da ve beni yatağa yatırıp gıdıklamaya başladı. Bir süre debelendikden sonra o da yorulmuş olmalı ki beni bıraktı.

"Hadi kahvaltıya inelim çok açım hatta seni bile yiyebilirim şu an. "
"Ah evet bende çok açım ama seni yemek istediğime pek emin değilim. "Bunu soyleyince beni omzuna aldı tabiri caizse poposuyla bakışıyordum şu an da.

"Yaaa bırak beni başım döndü. "Sırtında debeleniyordum. Ama o kadar rahattı ki odadan çoktan çıkmış merdivenlere yaklaşmıştı bile.
Ağır adımlarla aşağıya indi. Annemle babam mutfakta olmalıydı. Seslerini az buçuk işitebiliyordum. Bir anda dünyam alt üst oldu. Ow aslına bakarsak herşey düzeldi denedebilir. Başım ağrımıştı. Abim karşımdaki sandalye de yerini almıştı çoktan. Öfke saçan gözlerle ona bakmaya başladım. Bakışlarıma aldırmadı bile tam tersine pis pis sırıtmaya başlamıştı.
Tabağına yiyeceklerden doldurmaya başlamış hatta ağzı da nasibini alıyordu.
Eline vurdum "babamları beklesene "
Söylediğim şeylere sadece gözlerini devirmekle yetişmişti.

Annemle babam da masaya yaklaştı. Ve onlarda masada yerlerini aldılar şaşırmamışlardı bizi böyle görünce alışmışlardı artık. Bir süre kahvaltımızı ettik daha sonra doyduğumu hissedince masadan izin isteyerek kalktım. Normal ailelerde böyle izin isteme gibi adetler yok ama bizde işler böyle yürürdü maalesef.
Odama gittim hiç yolumdan başka bir yere sapmadan.
Girince de kendimi direk yatağıma bıraktım. gözkapaklarım yavaşça ağırlaştı ve gerisi karanlık..

Suya Düşen KanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin