3. BÖLÜM

61 9 0
                                    

-Rosemary-

Aynadaki yansımama dehşetle baktım. Gözbebeklerim kıpkırmızı olmuştu. Saçlarımda gözlerime uydu ve kırmızılaşmaya başladı. Bir anda renk değiştirdi gözlerim ve saçlarım gri sonra mavi, kahverengi ve en son yine kızıl oldu. Yeri göğü inleticek cinsden çığlık attım. Kendimi yere bıraktım. En fazla beş saniye sonra odamdan sesler geldi. Sonra arkamda bişey beni ittirmeye başladı. Tepki vermedim. Daha doğrusu veremedim. Şoka girmiştim sadece titriyordum. Titreyip duvara bakıyordum. Kapının ardından sesler geliyordu ama tam olarak algilayamıyorum. Tek bir cümle tanıdık geliyor o an Rose..

*****************

-Sein-

Odamda volta atıyorum. Sinirliyim. Madem buldun nerede ha?? Ah deliricem. Yatağıma oturdum hızla kafamı ellerimin arasında sabitledim ve onu hissetmeye çalıştım Seina'mı masum kardeşimi. O bunların hiç birini hak etmemişti.

Oturduğum yerden sinirle kalktım elime gelen gümüşlüğü duvara fırlattım. Başımdaki damar atmaya başlamıştı. Kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Hızlı nefes alıp veriyordum. Ama o bile yetmiyordu. Kapım tıklatılma zahmeti bile gösterilmeden açıldı bu sefer oraya döndüm elimde olsa gözlerimden ateş çıkardı.

Düşündüğüm şeye gülebilirdim. Tabii bu kadar sinirli olmasaydım. Gelen meşhur üçlüyü. Önde Valerie arkasında Addis ve Adamm. Sıkıntıyla üfledim.

Arkamı hızla döndüm balkona doğru yürüdüm ve büyük bir gürültüyle kapıları açtım. Temiz havayı içime çektim ama her aldığım nefes boğazıma takılıyordu. Elimi yumruk yapıp tutunaklara vurmaya başladım. Tüm hırsımı çıkarmak istercesine vuruyordum. Ama öfkem gram eksilmiyordu. Biri beni güçlükle çekti içeriye ve kollarımı sabitleyerek koltuklardan birine oturttu.

"Derdin ne senin!! Herkes en az senin kadar bitik. Bir sen misin üzülen, kahrolan?? Bana bak!! En yakın zamanda kendini toparla bu halde kimsenin işine yaramazsın. " bunları söyleyen Adamm'dı. Yüzüne boş boş baktım sinirimi karşı tarafa yansıtmamakta oldukça iyiydim. Ama bu benim sinirli olmadığım anlamına gelmiyordu. Ve bunu o da gayet iyi biliyordu. Benden hiç bir tepki gelmeyeceğini anlayarak geri birkaç adım attı. Gözlerinde öfke pırıltıları vardı. Ama kimse benim gibi olamazdı.

Valerie yanıma geldi. Ellerimi sıcak ellerinin içine aldı. Tek eliyle de başımı ona doğru çevirdi. Gözlerinde saf acı vardı. O da acı çekiyordu. Hepimiz çekiyorduk. Yutkundum. "Ağla.. "dedi. "Yılların zehrini şimdi at içinden tutma artık, çok bile dayandın bence "diye devam etti. Cümlesinin sonuna doğru yüzünde buruk bir gülümseme oluşmuştu. Dediklerini düşündüm. Babam onu bulduk dediginde bir kaç damla akıtmıştım. Ama yetmemişti. Haklıydı artık kendimi serbest bırakmalıydım. Ama olmuyordu istesem bile yapamazdım. Denemiştim ama hiç birşey olmamıştı. Ağlamayı bile becerememiştim.

Odaya girdiğinden beri konuşmayan Addis tembellikle yürümeye başladı "haklı dostum . Artık kendini serbest bırakmanın zamanı geldi" dedi. Sonra ani bir dönüşle arkasına döndü ve odamdan çıktı. Genelde bana karışmayan Adamm olurdu rolleri değişmişlerdi sanki.

Valerie ellerimi yanımda olduğunu belli edercesine sıktı. Kafamı yavaşça kapanan kapıdan onun yüzüne doğru çevirdim ve ellerini dudaklarıma deydirdim ve soğuk minik bir öpücük bıraktım. Gülümsedi. "Daha iyi misin? " İyimiydim?? Ne biçim soruydu böyle o olmadıkça paramparçaydım. Ne zaman o gelir işte o zaman parçalarım birer bütün olurdu. Gülümsedim ama bu gülümseme cevabım evet olduğundan değildi onunla ne kadar çok benzediğimi bir kez daha anlamış oldum ee sonuçta ikizdik öyle değil mi? ikimizde bu soruyu çok saçma bulurduk karşındaki kişi üzgün olurdu yada öfkeli her neyse ve sen ona iyi misin diye sorardın. Sence karşındakine kadar iyi olabilirdi. İkimizde bunu çok iyi bilirdik ve birbirimize bu soruyu hiç sormazdık.

Cevap vermedim. O da cevap vermemi beklemedi zaten. Ellerimin arasından narin elleri yavaşça kaydı. Alnıma öpücük kondurdu ve o da odadan çıktı. Geriye ben ve Adamm kalmıştık. Bana yavaşça yaklaştı ve yere çöktü. Gözlerimin içine baktı iki elini de omuzlarıma dayadı "biz senin hep yanındayız. Hep birlikteyiz. Yakında aramıza o da katılacak. Eksik olan hiçbirşey kalmayacak. Dostum endişeleniyorum senin için. Hepimiz endişeleniyoruz. Aynadan bi kendine bak gözlerin mos mor. Böyle mi bulacağız Alvina'yı söylesene? "

Gözlerim dolmuştu ayağa kalktım o da öyle. Ve ona sıkıca sarıldım. Güç almak istercesine. O da bana karşılık verdi ve sırtıma iki kez vurup geri çekildi. İkimizinde yüzünde gülümseme vardı benimki buruk bir gülümsemeydi ama onunkisi beni kendime getirmenin verdiği zafer di. Addis le birbirlerine çok benziyorlardı. Sonuçta onlarda ikizlerdi. Seina, ben, Valerie, Addis ve Adamm aynı gece, aynı saat doğmuştuk. Aynı kan vardı damarlarımızda. Aramızda ikizi olmayan bir Valerie vardı. Bazen şikayet ederdi bu durumdan. Hepimiz aynı ana babadan doğmamıştık. Ama şanslı olanlar ( ne şans ama ) ben ve Seina'ydık. Biz prens ve prenses dik. Kraliyet soyundandık..

Adamm " ihtiyacın olduğunda cağır saniyesinde burada oluruz biliyorsun. "

"Merak etme kardeşim ilk cagıracağım sizlersiniz "dedim gülümseyerek. Artık daha iyi hissediyordum. " tamam o zaman "dedi ve o da çıktı odamdan. Tek kalmıştım. Ama en azından üzerimden büyük bir yük kalkmış gibiydi. Kendimi yatağa bıraktım. Ve üzerimdeki kıyafetlerin değiştiğini düşündüm. İşte şimdi rahatlamıştım. Kendimi yıllardır ilk defa huzurlu bir uykuya biraktığımı hissettim. Elbet bir gün buluşacağız. Ve gerisi karanlık.

**

Vote yapın lütfen emeğime karşılık..

Suya Düşen KanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin