Mia'nın bağırışı ile gözlerimi bana bakan kalabalıktan çekmiş ona çevirmiştim..
Ağlamış ve hırpalanmış görünüyordu.
Yırtılan beyaz tişörtü siyah sütyeninini belli ediyor giydiği dar deri olan siyah eteği ise dizlerinin üstüne çöktüğü için soyulan bacaklarını gösteriyordu.
Dağılan kahverengi saçları ile ona acıya bilirdi onu tanımayan biri.Ama kesinlikke bir şeytandı
Tabi
Aptal olanlarından
Hani şu kendini akılı sanıp şeytanlık yapıp sonradan etdiğini kendine bulanlardan.
Ona doğru adımlamış ama arkadan çıkan jungkook ve önüme geçen rosé ile durmuştum.
" O kadar kolay değil monaban"
Rosé jungkook'un kardeşiydi kendine güvenen yeri geldiğinde erkek yeri geldiğinde kadın gibi davranan biriydi. Gerçi bütün jeon kadınları böyleydi şuana kadar sadece Jennie'yi zarif ve tam bir kadın olarak görmütüm.
Arkadan gelen bu şehrin asıl sahibinine baktım bedenini mia'nın arkasında kalan küçük masaya
yaslamış gayet ciddi bir ifade ile bana bakıyordu."Çekil roseanne"
Kararlı ve oldukça sert çıkan sesimle gözlerini onun gözlerinden çekmiş önümde sırıtan kıza çevirmiştim.
Mia kendini yırtarak ağlasada pek umrumda değildi şuan tek umrumda olan soyadımı kurtramaktı.
" Biliyor musun lalisa bize bulaşan her zaman pişman olmuştur çünkü"
Arkama geçerek önüme düşen saçlarımı geriye çekmiş kulağıma yaklaşmış fısıldamasını beklerken yüksek konuşmuştu.
" Jeonların ulaşamıycağı hiçbir bilgi yoktur"Sözleri ciddi yüzümün bozulmasına sebep olurken düşündüğüm şeyin olamaması için tanrıya dualar etmeye başlamış ama tabiki kabul olamamıştı
jungkook'un arkasındaki karanlıktan ağzı bağlı olan Lucası çıkarmıştılar.
"Öz kardeşini iyi saklıyormuşsun"
Kafamdan kayar sular inmişti damarlarımda volkan gibi patlamaya hazır kan akıyordu sinirden kasılan çenem ile roséye dönerek sert bir tokat yapıştırdım. Bir iki adım geri sendelemişti etraftaki çıkan sesler anında susmuş bana öldürücü bakışlar atan roséye dönmüştü.
Bana doğru geleceği sırada kolunu jimin tutmuştu.
" Haddini bil senin karşında sıradan bir insan yok!"
Bağırışmıştım. Öyleki sesim kocaman mekanda yankılanmış bana geri gelmişti şuan beni öldürmek istesede tek bir hamlesine konsolosluk onu
bin pişman ederdi. Aninda Lucasa dönerek gözlerimi üstünde gezirdim sırf zarar gelmesin diye onu kendimden ayırmış Çin'e yollamıştım ama onlar ama onlar benim damarıma basıyordu." Ne yaptığını sanıyorsun sen!"
Jungkooka doğru yürümüş bedeninin karşısında dikilerek onun ayağa kalkmasını sağlamıştım.
Jungkook
"Ne yapmışım"Alaylı sesi kanımı çekiyordu şuan onu öldürürdüm ama onunda dokunulmazlığı vardı bunu bildiği için bana karşı geliyordu.
" Benimle bu şekilde konuşamaz-"
Jungkook
" Kardeşin benim mekanımı dağıtamaz!"Üstüme gelerek mesafeleri sıfıra indirmiş daha deminki sesi yerine oldukça erkeksi kalın sesi ile bağırmıştı.
Ama bana bunlar sökmezdi.
"Karşında resmi bir elçi var jeon"
Adımlarımı geri çekerek sırıtmış telefonumu çıkartarak konsolosluğun resmi ilişkiler müdürünü aramış hoparlöre alarak etrafa bakmıştım.
Hepsi çalan telefona bakıyor ne yaptığımı sorguluyordular. Açıldığına dair ses gelirken gözlerimi kendimden emince jungkook ile birleştirdim.
"Jay kayıt altına al şuan jeonların mekanındayım ve şu dakikadan sonra kim Lucas benim tarafımdan koruma altına alındı"
Hehehehe devam et lalisa sanada ilerleyen zamanlarda koyacam
Yav yayınlamışım ama açılmamış tekrar atıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
real love
Fanfiction" yanılıyorsun evlat. kadınlar çok önemli varlıklardır. .." "Mesela bütün büyük adamların arasında onu yönetebilcek bir kadını var"