P-3"Söz."

165 18 83
                                    

Keyifli okumalar dilerim^^

Keyifli okumalar dilerim^^

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

3.bölüm: Söz.

"Anahtarı kapının önündeki paspasın altına bıraktım. Ne zaman geleceğimi tam olarak bilmiyorum. Çiçeklerimi sulamayı unutma lütfen. Kendine dikkat et. Seni seviyorum Elena!"

Telefonu kapalı olan Elena'ya sesli bir mesaj gönderdikten sonra, elimdeki küçük valizi sürüyerek gelen anonsla birlikte önce valizimi teslim edip, ardından bekleme salonuna ilerledim. Saat 12.23'tü. Elena her ne kadar beni yolcu etmek istese de, havalimanının evime uzaklığı sebebiyle yola erken çıkmıştım. Onunla vedalaşma işini bile sabah halletmiştim üstelik.

Bekleme salonuna girip, rastgele bir yere oturduğumda, kulaklığımı takıp, etrafta gözlerimi gezdirdim bir süre. Kimi mutlu, kim heyecanlı, kimi çok mutsuzdu. Dışarıdan bakan bir insan beni nasıl tanımlardı bilmiyordum. Dün gece, Sam, Elena ve beni eve bıraktığında, Elena'nın mutluluğuna ortak olup, onu ayılttıktan sonra geri evime dönmüştüm. Valizimi hazırlamış ve tüm gece boyunca hiçbir şekilde uyumamıştım.

Tüm gece boyunca balkonda oturmuş, boş gözlerle etrafı izlemiştim.

Son kimlik kontrolü işlemi başlayıp, yolcular yavaş yavaş uçağa giriş yaparken, sıraya girmiş, ve ardından ben de uçağa giriş yapmıştım. Cam tarafında oturuyordum. Yanımda yaşlı bir teyze, onun yanında ise bir kadın ve kucağında çok küçük bir bebek vardı.

Kulaklıklarımı çıkarıp, camdan havalimanı sahasına baktım. Herkes yavaş yavaş yerine oturduktan sonra, kabin memurlarının gerekli talimatlarından sonra uçak havalanmıştı. New York'un eşsiz manzarasını izlerken gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı.

Gözlerimi gelen seslerle açtığımda, uçağın inmiş olduğunu farkettim. Yolcular yavaş yavaş dışarı alınıyordu.

Antalya'daydım.

Yavaşça yerimden kalkıp diğer yolculara eşlik ederek uçaktan indim. Havalimanına giriş yapıp, bir süre valizimi bekledikten sonra, dışarı çıktım. Yaklaşık 10 saattir havadaydım. Ve tabi arada olan saat farkı ile gece yarısını geçeli bayağı oluyordu. Gecenin serin rüzgarı saçlarımı uçuştururken, kapıdaki karmaşayı geride bırakıp, bir taksiye bindim. Gideceğim otelin adresini şoföre verip, arkamı yaslanarak dışarıyı izlemeye başladım.

Kısa süre içerisinde, taksi otelin önünde durduğunda ücreti ödeyip indim. Ötele giriş yaptığımda dikkatimi çeken ve kesinlikle beni şaşırtmayan bir diğer şey ise, Selçuk Yalçınkaya'nın adamlarının, hatta belki kendisininde burada olduğuydu.

İçeri geçip gerekli işlemleri hallettikten sonra anahtarımı alıp, odama çıktım. Odam 5.kattaydı ve ben kesinlikle asansör kullanmadım. Kullanmaya da pek niyetim yoktu.

Odaya girdiğim an valizimi kenara bırakıp, yatağımın üzerine oturdum. Bakışlarımı dışarıya sabitlediğimde, içimde bastırdığım duygular boy göstermişti.

PUSULAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin