🐾 5 🐾

391 25 1
                                    

Bay Carter ben hariç herkesi biriyle eşlerken yerde oturmuş onların dövüş hareketlerini izliyordum telefonuma gelen bildirim sesiyle çantama koyduğum telefonu çıkartıp mesajı açtım Simon'a numaramı silmesini söylememe rağmen silmemişti ah bu çocuk

Simon"Lucia acil bunu kimseye söylememem lazım ama Kanada'da wiliam Anderson adında bir avcı varmış babamlar konuşurken duydum Brain amca avcılara senin ismini söyleyeceklermiş senin daha iyi eğitim alman için"

"Simon bilgilendirdiğin için teşekkür ederim numaramı sil bu gün değiştireceğim" aslında şimdiye değiştirmiştim ama merkeze gitmeye üşenmiştim

Simon"Tamam dikkat et"

Simon'a bir mesaj göndermiştim boğaz temizleme sesiyle başımı kaldırmış karşıma bakmıştım bay Carter kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu "Telefonla uğraştığım için kızacaksınız değil mi?"

Carter"Ah hayır öyle biri değilim..morelin bozuk gibi bir şey mi oldu?"

"Aile meseleleri"

Carter"Anlıyorum İtalyadan geldiğini duydum. O kadar güzel üniversiteler varken neden Kanada?"

Derin nefes alarak başımı yere eğdim "İnsan aynı yerde okumaktan ve yaşamaktan sıkılır bazı insanlar kendi memleketinden kaçmak ister ben.."
söylemek ve söylememek arasında kalırken anlatmaya karar vermiştim
"İtalyadaki bütün üniversitelere gittim hepsinden de atıldım. Gülerek bay Carter' e baktım dikkatli bir şekilde bana bakıyordu ayakta durmaktan sıkılmış olacak ki yanıma gelerek oturdu Hiç bir şeyi beceremediğim için eziklendiğim için beni ezikleyen bütün herkesi dövdüm sonra Annemin sevdiği ülkeye yani Kanada'ya gitme kararı aldım hem buradaki üniversiteye puanımda yetiyordu öyle yani peki siz hiç eziklendiniz mi? veya hiç sorunlarınız oldu mu?"

Carter"Hiç eziklenmedim sorunlarım var ama çözebileceğini hiç zannetmiyorum"

"Anladım en azından benim gibi kötü bir hayatınız yok" bunu tabiki bilemezdim sadece bir an öyle söylemek gelmişti Bay Carter'le biraz daha konuştuktan sonra herkes evlerine gitmek için dağılmışlardı arabama doğru ilerlerken Jacked ve ikizlerin kötü bakışlarına maruz kalmıştım yine sakin olmalıydım arabaya binip evime doğru sürdüm hava oldukça karanlık olmuştu biraz daha hızlandım. Eve ulaştığımda arabamdan inip eve doğru ilerledim çantamdan çıkardığım anahtarla kapıyı açıp içeriye girdim açılan kapıyla Max ve Holy yine dibimde bitmişlerdi onları biraz sevip kapının hemen ilerisinde bize bakan Kurt'u görünce gülerek iki elimi de açıp yanıma gelmesi için el işareti yapmıştım "Hazır mısın bakalım?" "Hav hav" "Üzerimi değiştirip gideriz Holy Max vedalaşın arkadaşınızla" Holy ve Max acı dolu inlemeler çıkartınca onlara dönüp baktım patileri önlerinde başları patilerinin üstünde Kurt'a bakıyorlardı "Bende gitmesini istemiyorum ama onun da bir ailesi var bizim gibi" Oradan ayrılıp odama gitmek için merdivenlerden çıkıp odama girdim dolaptan siyah elbiselerimi çıkartıp üstüme yenilerini giydim saçımı açık bırakarak siyah şapkamı da takmıştım

 Eve ulaştığımda arabamdan inip eve doğru ilerledim çantamdan çıkardığım anahtarla kapıyı açıp içeriye girdim açılan kapıyla Max ve Holy yine dibimde bitmişlerdi onları biraz sevip kapının hemen ilerisinde  bize bakan Kurt'u görünce gülerek  iki e...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aşağı indiğimde 3'üde beni gördüklerinde yanıma gelmişlerdi "Siz ikiniz burada kalıyorsunuz ev size emanet...Hadi bakalım gidelim" Holy ve Max'ı öpüp evden çıkmıştık park ettiğim arabanın ön kapısını açıp içeri geçmesi için kenarı çekilmiştim içeri girdiğinde bende binip arabayı ormana doğru sürdüm. Göz ucuyla Kurt'a baktığımda onunda bana bakıyor olduğunu gördüm gülerek kafasını okşadım

Ormana geldiğimizde arabanın diğer gözünden aldığım silah ve bıçağı alarak arabadan indim kurt'da inince ormanın içine doğru girmiştik onu bulduğum yere geldiğimizde silahı belime bıçağı da ayakkabımın arasına saklayıp kurt'a doğru eğildim "İşte geldik hadi git" Sanki kötü bir şey demişim gibi dişlerini gösterip hırlamıştı "Tamam tamam gel buraya, seni özleyeceğiz be oğlum acı dolu sesler çıkartarak bana sokulmuştu başını iki kere öpüp ayağı kalktım . Hadi daha fazla bekletme aileni bizi unutma tamam mı?" "Hav hav auu" Uğladığın da ormanın içinde bir kaç uğlama daha geldi arkasını dönüp gittiğinde arkasından öylece bakmıştım.

Gelen çatırdama sesi ile elimi belimdeki silaha attım  silahı alıp arkama döndüm önümde beş kişi vardı hepsinin elinde silah bana doğrultmuş arkadaki şapkalı adamın emrini bekliyorlardı.

"Lucia Mia Adolpha bizde seni arıyorduk"

Elimdeki silahın kabzasını biraz daha sıkılaştırdım herhangi birinin atak yapmasını bekledim beynim kaç emri veriyordu. Bir kaç adım geriye gittim arkamdan hırlamaya benzer ses çıkınca arkamı döndüm bir Kurt'un iki katı bir kurt vardı arkamda adamlara geri döndüm üç kişi bana doğrultuğu silahı kurt'a doğrultmuştu yüzlerini cesaretten çok korku kaplamıştı neden bu kadar korkuyorlardı onlardan.

"Lucia buraya gel!"

Bana bağırdığında kaşlarımı çattım Şapkalı adamın sağındaki kişi silahını benden kurt'a yöneltiğinde bende silahımı ona doğrultum çocuk silahı ona doğrultuğumu görünce

"Onları bize karşı koruyorsun bu ihanettir!"

"İhanet mi? ben sizden biri değilim hayvanların canını yakmam onlara işkence etmem!"

"Yanılıyorsun sen avcı kızısın bizim gibisin"

"Yeter bu kadar!"

Uzaktan uğlama sesi geldi arkamdaki büyük kurt daha çok hırladığında ona döndüm "Git!" hırlayarak gittiğinde onunla beraber diğer kurtlarda onun arkasından gitmişti

"Onlara hükmetiyorsun"

"Hayır onlara hükmetmiyorum kurtlar hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz uğlama sesini duydunuz benim yanımda kalamazdı ailesine bir şey oldu düşüncesi ile yaşarlar bu yüzden git dediğimde gitti..benim sözümü dinledi çünkü ailesine bağlılığından gitti."
neden onlara açıklama yapma zorunluluğu hissetmiştim ki? işaret parmağımı onların arkasına doğrultup gözlerimi pörtleterek arkalarına baktım "Ayı mı o?" onlar arakalarına bakarken ben arkamı dönmüş koşmaya başlamıştım bile arkamdan o adamın yakalayın dediğini duymamla daha da hızlandım arkamdaki koşma seslerini duyuyordum arabamın olduğu yere doğru koştum arabam görüş açıma girmişti bile cebimdeki anahtarları zor bela çıkartmış arabaya binmiştim ara koltukta hareketlilik hissettiğimde pes ederek arkama yaslandım ne yaparsam yapayım yakalanacaktım arabanın kapıları açılmış dışarı çıkarılmıştım iki kolumdan tutularak başka bir arabaya bindirildim nereye götürüldüğümü bilmiyordum ama bunları onlara ödetecektim

Yarım saatin sonunda araba durmuştu dışarı çıkarmışlardı beni

"Lucia'yı onun yanına götürün"

"Ama bu onun için tehlikeli olmaz mı?"

"Dediğimi yap!.. Götürün"

Tehlikeli miydi dedikleri neydi ki acaba bunlar bana eğitim yerine işkence mi edeceklerdi büyük bir kapının önünde durmuştuk benimle yaşıt olan birisi arkadan bağladığı ipleri çözmüş açtığı kapıyla beni içeri itmişti demir kapı hızla kapatılmıştı derdi neydi ki bunların karanlık yerde tek başımaydım korkuyor muydum 'hayır' alışıktım karanlığa İtalya'daki eğitimlerden biri de karanlıkta tek kalmamızdı herkesi tek tek denerlerdi başarmayanları küçük bir odaya koyup alışmaları için beklerlerdi

Arkamda bir şey hareket edince arkamı döndüm karanlıkta hiç bir şey gözükmüyordu gözüken tek şey bir çift sarı gözdü.

---------------------

her beğenilmede bir bölüm gelecektir

iyi okumalar 

oy sınırı 30

Aramızdaki BağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin