4.Bölüm(KAKTÜS)

11 3 1
                                    

  Eve gittiğimde bir hayli yorgun hissediyordum.Annemin defalarca çağırmasına rağmen yemeğe çıkmayı reddederek kendimi odama kilitledim ve yarını düşünmeye başladım.Belki saksıyı fark edecek ama yarın fark etmeyecekti.Belki hiç bir zaman aklına gelemeyecekti ki bu imkansız diye düşünüyordum.

Üstüme örttüğüm yorgana daha da gömüldüm ve sıcaklamam şu an umurumda bile değildi.Hasta hissediyordum.Fazla korkmuştum ve hala korkuyordum.

Sabah holdinge gittim ve ilk iş olarak  danışmaya uğradım.Simge'ye gülümseyerek selam verdim ve fısıldayarak"Çağatay Bey geldi mi?"diye sordum.

Kafasını hayır anlamında iki yana salladığında rahatlarcasına derin bir iç çektim.

"Ne oldu?İkinci günden seni bıktırdı mı yoksa?"O da benim gibi kısık sesle fısıldarken kafamı iki yana salladım ve telaşla onu yanıtladım.

"Ondan sonra geldiğimde biraz tilt oluyorum."

"Anladım."gülümsediğinde ona kolay gelsin dileklerinde bulundum ve hızla odama geçip dolabımı açtım.Saksı hala burdaydı.Ne yani Çağatay Bey'in gelip onu senden önce mi alacağını düşündün Birce?

İç sesimle dün geceden beri bitmek bilmeyen kavgamız anlaşılan bugünde devam ediyordu.Bilgisayarımı açtım ve bir süre bitirmem gereken dosyalar üzerinde çalıştım.Bir kaç saat geçmeden kapımın hızla açılması ile irkildim ve gözlerimi büyütüp yutkundum.

"Ça-ça-Çağatay Bey."Bir kere de sakin ol ve kekeleme salak kız...

"Adım Çağatay.Ça-ça-Çağatay değil."diye mırıldandığında boğazımı temizledim ve hızla ayağa kalktım.İçimi kaplayan korkuyu size nasıl tarif ederim bilmiyorum ama Çağatay Bey'in kapıyı kapatıp bana doğru bir kaç adım atması ile kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı.Soğuk terler akıtırken bir yandan da gülümsemeye çalışıyordum ki şüphelenmesinin önüne bir miktar geçmeliydim.

"Nasıl gidiyor bakalım?"diyerek masamın önünde ki tekli koltuğa oturdu ve bacak bacak üstüne attı.

"Hı?"Tek kaşını kaldırdı ve ciddi bir ifade ile yüzüme baktı.Hı ne demek Birce!!Sen tam bir salaksın..

"Kusura bakmayın biraz...Ben..."uyhun kelimeleri ararken ve kekelememeye çalışırken Çağatay Bey'de meraklı gözlerle konuşmamı bekliyordu.

"Ben biraz şaşırdım."dediğimde dudaklarını büktü ve"Neden?"diye sordu.Kesin fark etti..Kesin çiçeğinin kayıp olduğunu fark etti...

"Yani açıkçası ben sizden biraz çekiniyorum."Yutkundum ve telaşla gülümsemeye çalıştım.Allahım canımı al da beni bu kasvetli ortamdan kurtar ne olur...

"Çekineceğin bir durum mu var?"diye sordu ve oturduğu yerden ayağa kalkıp etrafa göz gezdirdi."Ya da.."diyerek devam ettiğinde kalbim artık horon çekmeye başlamıştı bile.

"Çekineceğin bir şey mi yaptın Birce?"Bir kaç adım atarak yanıma geldiğinde, sandalyeyi kenara itip geri geri adım atmaya başladım.Her adımım bir uçuruma doğru yürüyornuşum gibi kalbimi acıtıyordu.

"Na-nasıl ya-yani?"Bir yandan kekeliyor bir yandan bozuntuya vermeden gülümsemeye çalışıyordum ki sırtımı duvarda hissettiğimde yutkundum ve koyu kahve gözlerinin içine baktım.

"Bilmem..."diyerek ellerini duvara yasladı ve beni iki kolunun arasında, bir kuşun kafese hapsedilmesi misali tuzağa düşürdü.

"Çağatay Bey ben...Ben..."Yutkundum.

"Çağatay Bey sen?"Tek kaşını kaldırdı ve yanıt beklercesine yüzüme baktı.

"Ben ço-çok özür di-dilerim."Gözlerimi kapattım ve kafamı yere eğerek bakışlarımı ondan çektim.

ALEKSİTİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin