Masalların tadına doyamayarak büyümek zorunda bırakınlara itafen pek masum olmayan masal;
Bir varmış bir yokmuş nerede olduğuna aldırmadan tüm güzelliğiyle etrafını büyüleyen bir gül varmış. Kırmızı rengiyle görenlerin yüzünde tebesüm oluşturup , kokusuyla baş dönderen bir gül. Fakat bu güzelliğe rağmen bir kusuruda var. Nemi? Boynu bükük olup soluyor gibi görünmesiydi. Ve görenler bu düşünceye kapılıp su veriyordu. Aslında bi nebze gül onlara sevap işletiyordu tabi farkında değil... Verilen su ve güzel sözcükler sadece gülün yapraklarını coşturmaya işe yarıyor boynu bükük kalmamasına değil. Günler birbirini kovalamaya devam ederken o gün duruyor. Kötü günün habercisi rüzgar esmeye başlıyor. İşte olmazsa olmaz o kara gün kapıya dayanıyor. Rüzgar şiddetiyle kapı aralayıp içeri giriyor ardından ise yağmur eşlik ediyor. Yağmur gülün yapraklarına can vermeye çalışırken sert rüzgar ise yağmurun çabasını boşa çıkarmaya başlamak istercesine daha sert esmeye başlar. Gül her ne kadar sert rüzgara direnmek istesede hasas yaprakları o şiddete dayanamıyor. Ve bir yaprağını feda ediyor koruyamıyor. Fakat rüzgar bir yaprakla yetinmiyor diğer yaprağınıda elinden alıyor. Ve oan gül tüm rüzgarın şiddetine rağmen ilk kez başını dikleştirip, rüzgar eşliğinde sürüklenen yaprağına bakıp ve görmek istemediği manzarayı görüyor. Sessiz tenha ,bazı insanların korktuğu yerle bizzat kendi karşılaşır. Sırf bu ıssız mezarlıkta tüm pişmanlıklara kör olmak için başını kaldırmamışken şimdi düşen yaprağı uğruna gerçekle yüzleşmişti. Gerçek hayatınn son bulduğu kendisinin alakası olmadığı yere yüzüne düşen ıslaklıkla bakmaya devam etti. Yağmur da şiddetini biraz daha arttırdı. Buna rağmen gözleri diğer çiçekleri görür. Bazısı çoktan kurumuş bazısı ise aynı kendisi gibi fırtınada hayatta kalmaya çalışıyor, yapraklarının savrulmasına izin veriyor derken gülün gözleri bir noktada takılı kalıveriyor. Onca mezar taşının içinde, onca yazılı ismin içinde sadece gülün gözleri o isimde takılıyor. Ve yağmurdan bağımsız bir yaprağını daha kendi isteğiyle feda etti. Yağmurdan mı bilinmez ama gülün yanağında ıslaklık oluştu. Ve eş zamanlı olarak mezarda bir ses yankılandı."Anne gül ağlıyor." Ve işte hayatı bu sesle değişeceğinin habersiciydi. Mezarda yankılanan kendine gelen tok ayakkabı seside bunun altına bir imza...
Masalı bilmeyen bir çocuğun ağzından yarım yamalak bir masal dinlediniz. Kendisine anlatılan masal olmadığı için size kendi hayatını masal şeklinde anlatmak istedi. Bazınız sevmedi acıya bulanmış masalı zaten seven olmaz. Ama içinizden birileri kendinden bir parçayı bulacağını bildiği için sevdi... Eğer okumaya devam ederseniz kötülük ve acı kokan masalı dinlemeye tatmaya devam edeceksiniz. Buna hazırsan devam et. Ben uyarımı yaptım ve artık devam edenleri ona devrediyorum. Birbirimize buruk tebessüm bahşedip ben arkama yaslandım o ise eline kalemi karanlıkta olmasına rağmen aldı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖNİZ
Teen FictionBir hikâyede her zaman bir kahraman vardır. Başkasını kurtarmak için kendini feda eden bir kahraman. O hikâyelere nazaran benim hikayem de kahraman yoktu. Avcı yeşil gözlü adam benim kahramanım olmazdı. Benden ise zaten bir kahraman olmazdı. Biz ken...