3. Bölüm

630 84 15
                                    

Wangji, o gün karşılaştığı sarı gözleri aklından çıkaramıyordu. Sarı gözler Lan ailesine ait nadir görünen bir özellikti ve bu yüzden o kişinin bir şekilde onlarla alakası olduğunu düşünüyordu.

Yoğun olduğu için bir aydır göremediği eşini, eve götürmek için Yunmeng'e geldiğinde, aklına dolan düşüncelere engel olamamıştı. Sekte geldiğinde ona selam verenlere bakmadan bahçeye girmiş, yeğeni ile kılıç çalışması yapan eşini görünce gözleri parıldamıştı. Bu kadar ayrı kalmak özlemle dolup taşmasına sebep olmuştu. Onun yanına ilerlemeyi bırakıp, ikisini izlemeye başlamıştı.

Wei Ying, yeğeninin hareketlerini rahatça karşılarken başını iki yana sallıyordu. "A-Ling, her seferinde nasıl yanlış yapabiliyorsun? Baban olacak o tavus kuşu sana hiçbir şey öğretemiyor sanırım." diyerek onun biraz daha ciddileşmesini sağlamaya çalışmıştı. Kaşlarını çatıp daha sert darbelerle hareketlenen yeğenine karşı seslice gülüp, kaçınmaya devam etmişti.

Onun hareketlerinden kaçarken, kapının yanında gördüğü adamla durmuş gözleri ışıldamıştı. "Lan Zhan! Ne zaman geldin?" diyerek ona odaklanmışken yeğeni onu yakalamış ve zaferle gülmüştü. "Ben kazandım! Şimdi istediğim şeyi olmak zorundasın dayı." diyerek gülen çocuğa karşı, kaşlarını kaldırmış, "Dikkatim dağılmasa zor kazanırdın da neyse, alacağım sen şimdi kendi başına pratik yap yarım saat sonra bırakabilirsin." diyerek onun bir şey söylemesine izin vermeden sevgilisine doğru koşup üstüne atlamıştı.

"Lan Zhan~ hoş geldin." diyerek vakit kaybetmeden sevgilisiyle dudaklarını birleştirmişti. Ona uzun ve sevgi dolu bir öpücük verdikten sonra, omzuna başını yaslayıp, "Seni çok özledim, işlerini halledebildin mi?" diye bir soru yöneltmişti.

Wangji, onun sevgi dolu hallerine karşı mutlu olmuştu. Oğullarının doğum günü yaklaştığı için sevgilisi kötü bir ruh haline girmişti ve bu yüzden kafası dağılabilsin diye Yunmeng'e gelmesine karar vermişlerdi. Onun saçlarına minik bir öpücük kondurup, "Mn. Hallettim." demişti.

Uzun olmayan ama onlara çokça uzun gelen ayrı durdukları zaman diliminde ikisi de birbirini çok özlemişti. Yanlarına gelen Jin Ling ile ayrılmışlar, onun dikkatle Wangji'ye baktığını fark eden Wei, "A-Ling, neden o kadar dikkatli bakıyorsun?" diye meraklı bir soru yöneltmişti. Normalde Lan Zhan'a karşı mesafeli olan çocuğun bir anda böyle davranması meraklandırmıştı.

Jin Ling, Wangji'nin sarı gözlerini gördüğünde aklına gelen aynı renkli bir çift göz ile düşüncelere dalmıştı. Onu sekte götürüp amcasına söyledikten sonra bir daha görememişti. Amcasının tanıdığı ve ona çalışan biriyse görmesi gerektiğini düşünüyordu ama uzun zaman geçtiği için bunlar aklından çıkmıştı. Şimdi ise çok benzeyen gözleri görünce kaşları çatılmış, dayısının söyledikleri ile ona dönmüştü. "Daha önce aynı Hanguang-Jun'un gözlerine sahip birisini görmüştüm, aklıma o geldiği için dalmışım." diyerek onlara kısaca açıklamıştı.

İkili kaşlarını çatarak çocuğa bakmış, Wangji onun sözlerinden sonra aklına gelen kişiyle şüphelenmiş ve "Aynı olduğuna emin misin?" diye bir soru yöneltmişti. Eğer aynı kişiyle karşılaşmışlarsa onun da kötü bir duruma düşmüş olabileceği düşüncesi endişe duymasını sağlamıştı.

Wei, sarı gözlerin Lan ailesine ait olduğunu biliyordu ve şimdiye kadar Lan ikilisinden başka kimsede olmayan göz renkli birinin olması onu meraklandırmıştı. "Nasıl birisiydi? Nerede karşılaştınız?" diye merakını saklamadan sormuştu.

Jin Ling onların neden bu kadar meraklandığını anlamasa da onlara anlatmasında bir sakınca olduğunu düşünmüyordu. "Bir ay önce sektin ormanında-" diye anlatmaya başlamıştı ki arkasından "Genç efendi Jin Ling, Hanımefendi sizi çağırıyorlar." diyen bir görevli tarafından yarıda kesilmişti. Görevli tamamen yanlarına geldiğinde onları selamlamayı unutmamıştı.

树荫下的花 - 𝓦𝓪𝓷𝓰𝔁𝓲𝓪𝓷Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin