6. Bölüm

599 89 16
                                    

Yuan odasında ki aynada gözyaşlarının etkisiyle kızaran gözlerine bakarken içinde kendisine kızıyordu. Bu aralar olduğundan daha yumuşak davranmaya başladığını düşünüyor ve bu onu daha fazla kızdırıyordu. Yüzünü temizleyip gözlerindeki kızarıklıkları kapattıktan sonra üstünü giyinmişti. Bu üniformaları giymek kendisini özel hissetmesini sağlıyordu ve bu da onu kızdıran şeylerden biriydi.

Daha kalkma zamanına biraz olduğunu görünce, yatağına oturup altın özüne çalışmak için meditasyon yapmaya başlamıştı. O altın özüne odaklandıkça, karanlık enerjinin onu rahatsız etmesi iç çekmesine sebep oluyordu. Normalden daha uzun süredir karanlığı kullanmadığı için bu aralar rahatsız etmeleri çoğalmıştı.

Bir süre meditasyon yaptıktan sonra kapının çalması ile anında doğrulmuş, onu almaya gelen görevli ile çalışma sahasına doğru ilerlemeye başlamıştı. Oraya vardığında geçici ustası ve eşini beraber görünce istemsizce gerilmişti. Adamın eşinin hala kendisine güvenmediğini biliyordu ve yan yana olmaları iki kat dikkat etmesi gerektiğini gösteriyordu.

Lan Zhan, gelen öğrencisini süzüp düzgünlüğünden emin olunca konuşmaya başladı, "Bugün kılıca binme dersleri yapacağız." diye kısaca söyledi. Wei onun kısa açıklamasına göz devirip gülümsedi. "Gece avına çıkacağımız için bunu iyice öğrenmelisin, tabi ki ben Lan Zhan dan daha iyi bir kılıç sürücüsü olduğum için size yardıma geldim." diyerek hem kocasına sataşmış hem de çocuğun gerginliğini azaltmaya çalışmıştı. Hala ona tam güvenemese de, bu kadar insanın iyi olduğunu düşünmesi tesadüf olamazdı. Bu yüzden bu eğitim hem onun da alışmasına yardımcı olacağı için iyi bir seçim gibi gözükmüştü.

Yuan, kılıca binmeyi duyduğunda heyecanlansa mı bilememişti. Onun bir yerlere gitmesi için karanlığı çağırması yeterdi ve kılıca binmeye hiç gerek olduğunu düşünmüyordu. Tabi ona kılıca binmeyi öğreten birisi de daha önce olmamıştı. Kendisine ait özel bir kılıcı da yoktu. Bunları hızlıca aklından geçirirken adamın son söylediklerine hafifçe gülümsemişti. "Dediğiniz her şeyi dikkatle dinleyeceğim! Çabucak öğrenebilmeyi umuyorum teşekkürler efendi Wei." diye olabildiğince heyecanlı bir sesle konuşmaya çalıştı.

Öncelikle ona nasıl yapacağını gösteren adamı izlemiş, ardında içinde büyüyen heyecana engel olamadan o binmeye çalışmıştı. Ama üstüne bindiği gibi dengede duramayıp düşmesiyle onları izleyenlerin gülüşlerine maruz kalmıştı. Biraz utanmışlık ve çokça sinirle kalkıp tekrar denemiş bir kaç tane daha olumsuz sonuçtan sonra başarmıştı.

"Aferin, hızlı öğreniyorsun." diye konuşan Wei yavaşça kılıcıyla havalanmaya başlamıştı. Ona da arkasından gelmesini işaret ettikten sonra öğle yemek vaktine kadar çalışmaya devam etmişlerdi. 

Yuan, yemeğini yedikten sonraki zamanı da pratik yapmakta kullanmış, uçmasını iyileştirmişti. Bunu başka zaman kullanmayacağını bilse de, öğrenmek hoşuna gitmişti. Hayatı boyunca hep normal biri gibi yaşamayı umut eden birisi olduğu için beğenmesi normaldi. Akşam yemeğine kadar çalışmış, yemekten sonra herkes gibi o da hazırlanmak için odasına gitmişti. 

Zaman geldiğinde, kıyafetine gizlediği eşyaları ve planı ile toplanan öğrencilerin yanına ilerledi ve gece avının başlamasını bekledi.

Gece avı başladığında herkes gruplarıyla dağılmıştı her grubun başında bir usta olacak şekilde dağılmışlar. Yuan da geçici ustası ve bir kaç öğrenci ile ilerliyordu. Önlerine çıkan yaratıkları, ruhları defetmeye başlamışlar, herkes Hanguang Jun'a kendini gösterebilmek için var gücüyle uğraşıyordu. Yuan da onlardan biriydi. Önlerine çıkan şeylere şu ana kadar öğrendiği şeylere dikkat ederek saldırıyordu. İlerleyen saatlerde yorulan öğrenciler geride kalmaya başlamış hatta bir süre sonra onlardan uzakta dinlenmeye başlamışlardı. 

树荫下的花 - 𝓦𝓪𝓷𝓰𝔁𝓲𝓪𝓷Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin