•11• Yalnızlığı paylaşmak

1.6K 135 187
                                    


acı çekerken bile gülüyordu.  Belli etmemek için çabalasada acıları gülüşünde saklıydı onun...

Bir saat kadar önce çatlak kazana varmış ve James'e başka birinin adından mektup yollamıştım -böylece babası benimle iletişme geçtiğini anlamazdı- ve mektupta çatlak kazanda olduğumu yarın okula döneceğimi belirtmiştim. James'in yazdığına göre o ve diğerleri Fleamont'a kızıp evi terk etmişlerdi. Çatlak kazan ve Potter evinin yakın olması kesinlikle şansımaydı ki hemen gelmişlerdi.

Şu ansa çatlak kazanda ki masalardan birinde hepimiz oturmuş sessizce çorba yiyorduk, en azından yemeye çalışıyorduk.
"Off"

Peter oflayıp tabağını önünden ittirice hepimiz aynısını yapıp tabakları ittirdik. En sonunda o kadar çok daralmıştımki Ayağa kalktım ve masada kalktım.
"İlena nereye?"

"Dışarıya çıkacağım bunaldım Peter"

"Dikkat et."

"Ederim James"
Hepimiz üzülüyorduk ancak en çok üzülenin ben olduğumu hepsi biliyordu.

Her zaman neşeli ve pozitif olan ben şu an yüzüme gülümsemeye dair tek bir iz yoktu. Dışarıya çıktım ve duvara yaslanıp gökyüzünü izlemeye başladım. Bir kaç dakika sonra tanrı sanki içimdeki yangını görmüşte yağmur bulutlarını yollamış gibi yağmur yağmaya başlamıştı. Islanacağımı veya hasta olacağımı düşünmeden titreyen bacaklarımı kendime çekip yere oturdum. Saat gecenin on biriydi, yağmur yağıyordu ve benim tek istediğim şey yalnız kalmaktı.

Bir süre sonra yanımda adım sesleri hissetmemle başımı dizlerimden kaldırdım ve adım seslerinin sahibine baktım. Sirius, Sirius Orion Black. benim  kötü de olsa iyi de olsa hep yanımda olan Sirius.

Birbirimizden nefret ederken bile birbirimizi savunmasız yakaladığımız zaman asla birbirimize kılıç çekmemiştik, acılarımıza yaralarımıza saygı duymuştuk Ve şu an yine o anlardan biri yaşanıyordu....
"İlena kalk yerden..."

Sesi üzgün geliyordu, neden üzgünsün Sirius?

"Yalnız kalmak istiyorum Sirius. Ben üzüntümü yalnızken yaşarım, kimseye yaralarımı göstermem."

"O zaman yalnızlığını paylaş benimle."
Yanıma oturduğunda dediği şeye gülmek istemiştim ama olmadı.

"Yalnızlığımın beni terk etmesine izin verme Black, git yanımdan. Çünkü şu an hiç olmadığım kadar yalnızlığa ihtiyacım var..."
Kalk demiştim, git demiştim, beni bırak demiştim. O gitmemişti, kalkmamıştı ve beni bırakmamıştı...

"yalnızlık öldürür İlena. Kalp krizine neden olur, tansiyonu ve stres hormonlarını yükselterek kanda kimyasalların artmasına ve kansızlığa neden olur. Damarların tıkanır, yavaş yavaş acı çeke çeke ölürsün. Hala yalnız kalmak mı istiyorsun?"

Kafamı kaldırdım ve yaşlı gözlerle ona baktım. Bir kaç dakikalık sessizliği benim ani sinir bozukluğu ile karışık ağlamam bölmüştü...
"Ben artık yoruldum Sirius... Abim yüzünden dışlanmaktan sürekli üstümde iğrenen gözlerin olmasından iyi biri olduğuma kimsenin inanmamasından... Cidden çok yoruldum... Ben bir gryffindor'um ve bundan gurur duyuyorum ama kendi binamda ki bazı öğrenciler bile benden nefret ediyor çünkü abimin en yakın arkadaşı Regulus çünkü abimin en yakın arkadaşı Bellatrix çünkü abimin en yakın arkadaşı Lucius!"

Sirius şaşkındı karşısında çaresizliğini ona döken kıza ne diyeceğini bilmiyordu daha kendi yarasını saramamışken nasıl başka birinin yarasını sarabilirdi ki?

O nasıl yara sarılır bilmiyordu...

İlena... Amaya İlena Prince... O tanıdığını en hayat dolu kızdı, ne kadar nefrete sahipse bir o kadar da seviliyordu. Akademik başarıları olsun quidditch başarıları olsun o cidden mükemmele yakındı ve Sirius bunu kıskanmıştı.
Ormanda İlena dediği her şeyde haklıydı Sirius o olamadığı için sinirini kızdan çıkartıyordu. Ona göre İlena'nın hayatı mükemmeldi, kimseden korkusu yoktu kafasına ne eserse yapıyordu. Arkadaş grubunun neşe kaynağıydı ne zaman üzgün biri olsa ona iyi geliyordu.

Arrow - S.B.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin