•23• Özel bölüm W/1

1.1K 106 89
                                    


"Lyra!" Dedim mutfağa girip hafifçe bağırarak.

"Ya ne var anne!"

"Draco... Mektup yollamış... Sana?" Dedim heceleye heceleye.
"Yani? Ne yapayım?"

Başımı hafifçe eğdim ve gözlerimi kısarak ona baktım.
"Off anne kaç kere diyeceğim... Tamam ikimizde eskiden birbirimizden hoşlanıyor olabiliriz ve o hala benden hoşlanıyor olabilir ama o karanlık tarafı seçti, korkaklık yaptı ve şimdi sekizinci sınıf için bana yaptığı hiç bir teklifi kabul etmeyeceğim."

"Babana çeken genlerin kurusun."

"Diyene bak..." Dedi elindeki eti doğarken.

Kızım diye demiyorum çok yetenekli ve güzeldi... Eh benden çıkmıştı tabii güzel olacaktı.

"Sanki bilmiyoruz babamla birbirinizin ağzına sıçtığınızı!"
Yandan yandan sırıttım ve elimdeki bıçağı Lyra'yı doğrultup mırıldandım.

"En büyük aşklar nefretle başlar... Sen bizi mi örnek alıyorsun bakayım?"

"Anne!" Dedi utanarak.
Kıkırdağımı gördüğünde elindeki bıçağı bıraktı ve kollarını göğsünde bağlayarak salona ilerledi.

Savaştan sonra tam bir yıl geçmişti, hayatımız olağan bir biçimde çok güzel ilerliyordu. Remus hogwarts'ın müdürü olurken -ki aklı başında tek o vardı- diğerleri bakanlıkta ya Seherbaz ya da üst düzey bir konuma gelmişlerdi.

Lyra, Harry ve Mabel'a çok çok fazla düşkündü. Aynı şekilde Rigel'de...
Aslında Rigel ve Mabel'ın birbirlerinden hoşlandığını düşünmüyor değildim ancak çocukluk arkadaşlarıydılar ve aynı zamanda da kuzen bu yüzden de doğal olarak onlara bu yakıştırmayı yapmak istemiyordum.

Lyra benden sonra ki Şafak Ateşi varisiydi ve bunun için onu eğitiyordum. Zaten onunla anne kız ilişkisinden çok abla kardeş ilişkimiz var gibiydi ve aramızda bu yüzden nadiren sorun çıkıyordu.

Asla sahip olmadığım ama hep hayalini kurduğum aileye şu an sahiptim. Çocuklarıma iyi bir gelecek sunmak için uğraşıyor, aynı zamanda onları bıktırmamak için arkadaş gibi yaklaşıyordum...

Zaman herkesi, her şekilde olgunlaştırmıştı. Örneğin Severus ile barışmıştık...

Hayatımda Değişmeyen tek şey diğerleri aramızdaki bağdı, ne olursa olsun ne kadar savaşırsak savaşalım bundan on sekiz yıl önceki  gibi hala en yakınımız birbirimizdik...

Bu bağ o kadar güçlüydü ki çocuklarımız bile bundan etkileniyordu, onlar için örnek arkadaşlık olabilirdik...
"İly?" Dedi Sirius yanıma gelerek ve her zamanki gibi saçlarıma öpücük kondurdu.

"Efendim bebeğim?" Dedim ocaktaki çorbaya tuz eklerken bir yandan da onu dinliyordum.

"Malfoy çocuğu yine mi Lyra'ya mektup yollamış?"

"Onun bir adı var Sirius..."
Huysuzca karşıma geçti ve mutfak dolabından kırmızı şarap çıkartıp bir bardağa döktü.

"Neyse ne... Lyra odasında küfür ediyordu... Bağırarak ve sarı piç diyerek..."
Gülümsememe engel olamadan kıkırdamaya başladım ve konuşan Sirius'a geri döndüm.

"Bu bana seni hatırlatıyor ve çok korkutucu! Bana rapunzel kılıklı piç diyordun... Ya bir gün Mal- yani Draco'yu alın size damat diye getirirse!"

"Abartıyorsun Sirius..." Dedim bıkkınca ve o bir yudum içerek tekrar bana döndü.

"Merlin o abartıyor muyum?! Lucius ile akraba olacağız!" Yine göz devirip ocaktaki yemeğe döndüğümde onu çok takamadığımı anladı ve başını önüme doğru etip grimsi gözlerini bana dikti. Rahatsız oldum ve mırıldandım.
"Sen zaten Lucius ile akrabasın..."

Burnundan hıhladı ve konuştu.

"Hem... Sende narcissa ile akraba olacaksın..."

"Ne!" hassas noktamı bulduğu için sırıtırken sakallarını hafifçe kaşıdı.
Hemen başımı iki yana salladım ve kendime geldim. Yemeklerin altını kısıp iki elimi belime koydum ve dağılmış topumuzumla ona baktım.

"Orda dur bakalım bay Black."

"Durdum bakalım bayan Black."

"Biz ideal ve mükemmel anne babalar olarak çocuklarımızın seçimlerine karışamayız. Lyra Draco'dan hoşlanabilir, Rigel'de bir Lestrange veya parkinson'dan hoşlanabilir ama bu bizi ilgilendirme-" cümlemi yarıda kesen dudaklarımda olan dudaklarıydı... Ağır ve yavaş bir içimde öptükten sonra kendini geri çekti ve bana baktı.

"Ay yine başladın dırdıra ama ne yapayım."

Gülümseyerek göz devirdim ve başımı iki yana sallayarak bana haylazca bakan kocama döndüm.
"Akşam bizimkiler gelecek onlar gelmeden Rigel ve Lyra'nın yarıyıl ödevlerini kontrol eder misin?"

"İyide ben anlamam ki!"
"Sirius! Kocaman adam oldun, hala ödev yapamam mı diyeceksin cidden!" Dedim şokla.

"Off ya... Tamam ya..."
Bardağnı tezgaha bıraktı ve omuzlarını düşüre düşüre merdivenleri çıkmaya başladı.

"Hayır koca koca değil 3 yaşında çocuk..." Kendi kendime söylenirken fırındaki tavuğun altını kapattım ve akşama az vakit kaldığı için asamı çıkartıp ufak bir büyüyle sofrayı kurdum.

Tam asamı cebime koyacakken aniden aklıma gelen düşünce ile oflayarak kollarımı tezgaha dayadım.
Ben bir cadıydım ve asayla kolayca yemekleri yapabilirdim.

Salaklığıma oflarken iş işten çoktan geçmişti bile...
Tekrar önüme döndüm ve yemek kokan kıyafetlerimi değiştirmek için üst kata yatak odasına ilerledim.

Kazak ve siyah kot pantolon geçirdim uzun saçlarımı tarayıp at kuyruğu yaptıktan sonra yemek yaptığım için çıkarttığım yay şeklinde ki kolyemi çekmeceden çıkartıp boynuma taktım.

Kapının çalması ile hızla merdivenlere yöneldim bir yandan bağırmaya başladım.
"Lyra! Rigel! Sirius! Geldiler hadi çabuk!"

"Geliyoruz!" Sirius'un anında cevap vermesi ile gülümsedim kapının önünde bir kaç saniye bekledim, üçüde geldikten sonra kapıyı açtım.

"Hoş geldin seçilmiş çocuk!" Diyip alayla Harry'e yumruğumu uzattığımda kıkırdayıp gözünü devirdi ve yumruğuma yumruk tokuşturdu.

"Sanada merhaba İlena abla..." Dedi ablaya vurgu yaparak

"Abla deme diye kaç kere uyaracağım seni çocuk."

"Tamam tamam sakin ol İlena!" Dedi bu kez Harry.

"Sen koskoca voldemort'u öldür İlena'dan kork!" Mabel harry ile dalga  geçtiğinde Harry yüzünü buruşturdu.

Bu kez Mabel'a sarıldığımda onu etrafında döndürdüm.
"Yine prenses gibisiniz leydim!"

"Senin kadar değil İlena!"

"O haklı, senin ve lily'nin güzelliğini kimse geçemez!" Hepimiz gülüşürken bu kez Lily, James, Remus ve Peter ile sarıldım.

"Ginny, Ron veya Hermione yok mu?" Dedi Sirius.

"Hayır..." Harry Sirius'u cevaplarken ben asam ile tabaklara yemekleri servis ediyordum.

"Ginny bu yıl ki sınavlardan düşük not aldı, molly'de ona kızdı. Hermione'de onu çalıştıracak, Ron da arada kaynadı kısaca!"

Kafamı sallarken Sirius'un yanına oturup koyulaşan sohbete katıldım. Çocuklar okul, ödevler ve quddicht hakkında konuşurken biz bakanlık haberler veya yeni çıkan iksirler hakkında konuşuyorduk.
Zaman ne kadar ilerlerse ilerlesin konuşacak konumuz bitmiyor, aksine artıyordu.

Ben Yılların eskitmediği bir aşka, aileye ve dostluğa sahiptim.
Tanrıdan daha ne isterdim ki?

Arrow - S.B.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin